Schopenhauer şöyle diyor,
"Endişelerimizin ve kaygılarımızın yarısı başkalarının bizim hakkımızda düşündüklerinden kaynaklanır...
Bu dikeni tenimizden çıkarmalıyız."
Nietzsche'nin bir asır önce söylediği bir söz var: "Yorulduğumuzda ve cesaretimizi kaybettiğimizde, yıllar önce yendiğimiz düşüncelerin hücumuna uğrarız."
Evinde geçirdiği son gece özellikle sarsıcıydı. Evin yeni sahipleri geniş çaplı bir restorasyon çalışması planladıkları için evin tamamen boş kalmasını istemişlerdi. Kitaplıkların bile kaldırılması gerekmişti. Alice rafların duvarlardan sökülüşünü seyrederken ardıç kuşu yumurtası mavisine boyalı duvarda kalan çizgileri görünce irkildi.
Ardıç kuşu yumurtası mavisi! Alice bu rengi çok iyi hatırlıyordu. 40 yıl önce bu eve ilk taşındığında duvarlar o maviye boyalıydı. Ve bunca yıldır ilk defa evi onlara satan kadının ifadesini, kendisi gibi evini terk etmekten nefret eden, acılı, içi ısdırap dolu dulun kederli yüzünü hatırlıyordu. Ve şimdi Alice’in kendisi de acılı ve evinden ayrılmaktan nefret eden bir duldu.
Dört Anlaşma kitabı bitirir bitirmez baştan okudum. Anlaşmalarımı yenilemeye niyet ettim…
4-
Yüzüncü Ad tanıdık coğrafyalarda tanıdık hikayeleri buldum, müthiş bir anlatım dili ile hikayenin içine çekildim. Kahramanla özdeş hissettim, korkularını-heyecanlarını-sevgisini benimsedim.
5-
Suyun Öte Yanı iki ayrılamaz yakanın sempatik benzerliği, benzer acıları, acı ayrılıkları, ayrı düşenlerin umudu… içimdeki her bir özlem kırıntısına dokundu…