Dostoyevski bu kitabında Alexander Petrovich karakteri üzerinden kendi sürgün ve hapishane yıllarını anlatır. Betimlemeler, analizler, tasvirler öylesine başarılı ki. Hamam böcekleri ile dolu lahana çorbası midenizi bulandırabilir, ya da mahkumların gece kanlarını emen pire ısırklarını teninizde hissedebilirsiniz.
Almanlar, Polonyalılar, Ruslar.... Pek çok karakter tanıyacaksınız kitap boyunca. Ve hepsi içinde muhteşem ruhsal analizler yapmış Dostoyevski.
Mahkumların ; yalnızlıklarını, hırçınlıklarını, kaba ve zalimliklerini ince ince detaylandırmış ve aslında tüm bu davranış ve duygunun altında ne kadar insan olduklarını da göstermeyi başarmış kitapta.
Kürek mahkumlarının hapishaneye adım attıkları andan itibaren karşılaştıkları, kendine has kuralları, gelenekleri, davranış şekilleri, kendi içlerinde yasaları olan bu dünyayı Dostoyevski’nin gözünden mutlaka okumalısınız ve inanın hayata, özgürlüğe, insana, sahip olduklarınıza bakış açınız değişecek.
Özgürlük kavramının derinliğini bir duvar arkasından gören gözlerde arayın...