Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1934'te Atatürk Aya Sofya'yı müze yaptırdı. İşte Deesis Mozaiği bu temizlemeler sonunda ortaya çıktı. Yüzler hariç bazı bölümleri ne yazık ki kırılmalar ve bo­zulmalar nedeniyle izlenememektedir. Deesis'te sağda Meryem, solda Vaftizci Yahya vardır. Ortada ise İsa Mesih görünmektedir. Nedir ki, konunun uzmanı olmayan kişilerin anlayabil­mesi mümkün olmayan bir tür "Gizli" şifre işlenmiştir portreye. Bu şifre/ işaret İsa'nın sol kaşının üstüne çok us­talıkla, dikkat çekmeyecek şekilde işlenmiş bir "ll=on bir sayısı" dır. Sanki Mesih'in sol kaşının üstünde belli belir­siz bir yara var gibidir... Ve bu şifre (yara) dikkatlice ince­lendiğinde "11 sayısı" olarak algılanmaktadır. Bu sayı ve yara garip ama gerçektir ki, ünlü Tyanalı Apollonius'un en belirgin simgesi/özelliğidir. Onun hakkında yazılmış olan kitaplarda ve yapılmış olan çalışmalarda, Apolloni­us'un gizli bir tarikata "inisye" edilirken sol kaşının üzeri­ ne bu "11 sayısına benzeyen yara" nın işlendiği yazılıdır. Do­layısıyla Apollonius'un tüm büst ve resimlerine yara işa­reti konulmuştur.
Sayfa 30 - AlfaKitabı okudu
Çocukken okuduğumuzda çok sevdiğimiz, günlerce elimizden düşürmediğimiz, etkisinde kaldığımız kitaplar vardır. Bir örnek vereyim: Çalıkuşu. Sonraları, ileri yaşlarda bu kitaplara bir daha göz gezdirdiğimizde, aynı tadı alamaz, düş kırıklığına uğrarız. Bazı bölümler hiç de bizim aklımızda kaldığı gibi değildir; başka bölümleri daha yakın buluruz kendimize. Ama işte o kitaplar, edebiyat değerleri ne olursa olsun, bize gönül borçlarını ödemiş, bizi bugünkü “yeni biz” yapmada elimizden şöyle bir tutuvermişlerdir.
Sayfa 76 - Okuma Alışkanlığı
Reklam
İnsanoğlunun zekasızlığından kurtulmak için insanoğlunun zekasına sığınıyorum. O kutsal sığınakta kitaplara, satırlara, cümlelere, kelimelere rastlıyorum. O cümlelerde savaşların, çatışmaların, ölümlerin arasından sıyrılıp gelmiş ve o yaşananların çoğu unutulduğu halde insan duygularını anlatan o kelimeler yaşamayı sürdürmüş..
Sayfa 122 - Everest YayınlarıKitabı okudu
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
_Tanrıları, tıpkı insanlar gibi sevgi ve nefretle harekete geçen, armağan ve kurbanlarla etkilenen duygulu ve zeki varlıklar diye biliriz. İşte, dinin kökeni budur. Dolayısıyla, puta tapıcılığın ya da çoktanrıcılığın da kökeni budur. Tanrısal varlıkları yetkinliğin en son sınırlarına değin yücelte yücelte, sonunda birlik ve sonsuzluk, yalınlık ve
Reklam
Kitaplarda da aynı durum söz konusu: Yazarlar bir kitaba yıllarca emek vereceklerine hemen sulu zırtlak bir şeyler çiziktiriyor, internette buldukları bölümleri kopyala/yapıştır yöntemiyle kitap yapıveriyorlar. Ve al sana “çok satan” listeleri: Hele “Kalbim üstüne atladı; yüreğim seni ıskalamadı” gibi vıcık vıcık bir isim de koydunuz mu işiniz iş. Gerekçe: “Halk böyle istiyor!”
Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor; yazarımızın bu kitabın nasıl okunması gerektiği ile ilgili görüşleri ile başlıyor. Aslında bütün kitapların yazarımızın belirttiği gibi okunması gerekiyor. Bir cümle atlandığı zaman anlatılmak istenen düşüncenin atlanabileceği öyle çok kitap var ki! Atlamadan okumanın faydaları, not almanın önemi, okuyup
Kur'ân-ı Kerim ile yetinip, diğer kitaplara karşı müstağni olmak gerekir. Nebî (s.a.v.)'e üzerinde Tevrat'tan bazı bölümlerin yazılı olduğu bir kürek kemiği getirilmişti. Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir topluluğa; peygamberlerinin getirdiklerini terk edip, kendi peygamberlerinden başka bir peygamberin veya kendi kitaplarından başka bir kitabın getirmiş olduğu şeylere yönelmeleri sapıklık olarak yeter."
Sayfa 120 - Darimî, Mukaddime, 42 (484)
12 Eylül'ün ABD güdümlü Türk-İslam sentezci Atatürkçüleri (Perinçek'in tabiriyle Kenanist Kemalistler), Atatürk'ün okuduğu bazı kitaplarda önemli bularak üzerinde durduğu din konulu bazı bölümleri ve 1930'da din konusunda kaleme aldığı bazı yazıları, kraldan çok kralcılık yaparak saklamışlardır. Bu belgeler, gün ışığına çıktıktan sonra özellikle Doğu Perinçek, bu belgelere dayanarak Atatürk'ün "materyalist", "ateist" olduğunu ileri sürmüştür.
Sayfa 182 - İnkılap Kitabevi Yayınları
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.