Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Halkçıyız..." denirdi. Afişler, pankartlar, gazete, dergi, kitap, radyo... "Halkçıyız..." derdi. Amir, memur, müstahdem "halkçıyız" derdi. Halkımız bu "halkçılık'tan kahrolurdu. Halkevlerinde, "palas"larda bu beylerin düzenlediği baloları halkımız kapı aralığından bile göremez, esasen bu rezaletleri görmek de istemezdi. Bürokrasi lüks tüketimdeyken, sefalet sokaklarda kol geziyordu. Ekmek derdindeydi halkımız. "... Milliyetçiyiz..." denirdi. Hemen bütün haberleşme araçları, bütün resmî ağızlar tekrarlardı: " Milliyetçiyiz..." Sonra, "Latin alfabesi", "Fransız metrik sistemi", "Frenk şapkası", "İsviçre Medenî (!) Kanunu", "İtalyan Ceza Kanunu", "Gregoryen takvimi", "Kilise müziği", "Amerikan cazbantı", "Batı klasikleri" vs... Velhasıl kültürün her sahasında günlük hayata ait her türlü davranışın taklide, Batı taklidine dayandığı bir vasat özlenir ve istenir, aksine her davranış mahkûm edilir, tahkir edilirdi. "Laikiz" denir denmez bütün gırtlaklar çatlarcasına gerilir, matbaalarda en büyük puntonun de büyüğü hurufat baskıya geçer, radyoda en gür sesler haykırırdı. Halkımız kendisine gerici, mürteci, yobaz, çöl kanununa uyan cahiller diyen bu kendinden olmayanlara tebessümle mukabele ederdi. 50 yıllık tarihimiz böylesine sloganların kader haline geldiği bir yarım asır oldu. Bu itibarla sloganlar, vecizeler, nutuklar... çağdışı bir çağın belirgin unsurlarıdır.
Öğretmenlere Öğretmenlik Yaptırtmamışlar
Sözün sonunu getirir de laiklik derse; "Çocuklar, Atatürk ilkelerinin ve büyük Türk devriminin temel dayanağı laiklik ilkesidir. Laiklik, bugün kimilerinin kasıtlı olarak saptırdıkları gibi, salt din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması biçiminde sınırlanamaz. Laiklik, birey ve toplum yaşamının birtakım dinsel/inaksal açmazlardan kurtarılması; toplum ve devlet yaşamında usun öne çıkarılarak Atatürk'ün imlediği 'bilim ve fen' yolunda yürünmesi; yani insanın özgürleşmesi, yabancılaşmışlıklarını aşarak kendi asıl yaratıcı ve üretici gücüne dayanıp güvenmesi, bu yönde bilinçlenmesidir..." derse ne olur? Hemen bir denetçiyi tepesine dikerler öğretmenin. Denetçinin ilk sözü de şu olur: "Be evladım sana mı düştü öğrencilerine laiklik dersi vermek. 'Laikiz' de, 'laiklik' de gitsin." Fakat öğretmen diyemez ki. "Sayın denetçi, bu laiklik ilkesini ben öğretmeyeceğim, sen öğretmeyeceksin de kim öğretecek bu çocuklara?" Diyemez.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Bugün bile bize denilmiyor mu ki: Biz hem laikiz, hem de Müslümanız! Laikliğin, İslâm'la hiçbir ilgisi bulunmayan, kendine özgü ve İslam'ı hayattan dışlamaya yönelik batıl bir uygulama olduğunu ne zaman anlayacağız?
Sayfa 21 - BEYAN Yayınları 7. BaskıKitabı okudu
"Türkiye'de, hani biz laikiz ya; ama misyonerler cirit atıyor. Dine karşıysan o zaman Hıristiyanlığa da mani ol. Müslümanlığa mani oluyorsan; dinin hangisine karşısın"
Eski Mektep - Yeni Mektep
Aradan çok geçmeden içeriye genç, çarşaflı peçeli bir kadın girdi. Bu kadın değil, erkekti; amma mahsustan kadın kıyafetine girmişti. Gitti, hocanın elini öptü, diz çöktü. Hoca göğsünü açmasını işaret etti. O da iliklerini çözdü. Hoca efendi diviti, kamış kalemi çıkardı. Kadına yanaştı; bir besmele çekti; kalemle göğsüne yazı yazmaya başladı.
Sayfa 28
-Biz devletçiyiz, cumhuriyetçiyiz, milliyetçiyiz... Sizlerden çok laikiz biz! Olmayın diyen mi var!.. Atatürkçü de olun... Laik de olun... Bizi sömürmeyin de halkçı da olun, demokrasiden yana da!
Reklam
168 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Allah, CHP'ye hidâyet kapılarını kapamıştı.
"CHP'nin zincirli hürriyeti, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş değildir." Toplumların kendi tarihiyle yüzleşmesi zordur. Her millet kendi tarihini yücelterek milliyetçilik duygularını kabartır. Binaenaleyh toplumlar tarihsel birtakım acı gerçekleri sümen altı eder veya görmezden gelir. İşte bu kitap toplumumuzun özellikle
Kara Kitap
Kara KitapEşref Edip · Beyan Yayıncılık · 2000169 okunma
kahraman Türk diplomatları
Almanlar Marsilya'daki 80 Türk Yahudisini vagonlara doldurarak Auschwitz Kampı'na gönderirken istasyonda bunu protesto ederek önlemeye çalışan genç Konsolos Yardımcısı Necdet Kent de vagona binmiş, kurban edilmeye giden Yahudilere katılmıştı. Tabii büyükelçi derhal müdahale etmiş ve iki vagon yolda durdurularak Türk Yahudileri serbest bırakılmıştı. Bir başka faciayı önleyen diplomatımız Rodos Konsolosumuz Selahattin Ülkümen'dir. Konsolos Selahattin Ülkümen Rodos'ta yaşayan, Osmanlı döneminden kalma Yahudileri (bir bölümünü takalarla kaçırarak) 42 aileyi, yaklaşık 200 kişiyi Yunan-Alman otoritesinden kurtarıp Türkiye'ye ulaştırmıştır. Bu arada önemli bir ayrıntı da, Alman kumandanlığının: "Siz Türksünüz, bunlar Musevi," demesine karşı: "Bizde din farklılığı hukuk ve yaşam farklılığı yapmaz. Hıristiyan, Musevi, Türk fark etmez. Biz laikiz," demiş olmasıdır. Selahattin Ülkümen'e İsrail'de "Righteous Gentile" nişanı verilmiştir.
Sayfa 244Kitabı okudu
Bizimkiler İsviçre'ye biz sizden daha laikiz(!) diye dava açmalılar
*** ...ilk tercüme Medenî kanunumuz 1926'da güya "laik ve en ileri" olan İsviçre medeni kanunu tercüme edilerek kabul edildi. Oysa bu "laik" İsviçre'nin anayasası aynen şöyle başlar: "Au nom de Dieu tout-puissant." Yani "Her şeye kadir olan Tanrı'nın adıyla...."
Unutma, ben parasız yatılı okuyorum. Ne kadar laikiz falan deseler de okul yöneticileri de onlardan farklı degiller. Lenin bile, 'Amaca ulaşmak için her yol geçer­lidir!' demiş. Hem bakma sen, arada kimseye çaktırmadan bir şeyler atıştırıyorum!"
Reklam
Türkiye’de akademisyenler uzun süre kendilerini yönetici sınıfa dahil veya onunla ittifak halinde görmüşlerdir. Böyle olmayanlar dahi, eğitim yılları boyunca tutuculaşır. Ayrıca Türkiye gibi ülkelerde akademik kariyer şansı, pek çok durumda siyasi temkinle de irtibatlıdır. Akademik atamalar, yükselme olanakları, fonlara ulaşım gibi pek çok hususta, kızdırılmaması gereken bir üst düzey meslektaşlar grubu vardır. Bununla birlikte, eleştirel çalışmalar da çoğunlukla soyut, zor bir dille kaleme alınır, böylece tehlikelere karşı korunaklı kılınır. Tüm bunlar, kritik kaynaklara, izinlere, fonlara ulaşmak isteyen yabancı akademisyenlerin de bir oranda dikkat etmeleri gereken hususlardır. Nancy Lindisfarne, Elhamdülillah Laikiz: Cinsiyet, İslam ve Türk Cumhuriyetçiliği, İletişim Yayınları, 2002, s. 50-51, 54, 94, 105.
Bilim Üreten Üniversitelere neden saldırılır?
Sevgili Gençler! Üniversite yerleşkesinin dışına çıkıp ülke genelinde olup bitenleri görüp kavramadan, Kaçak Saraylı Caligula ve avanesinin okulunuza, dolayısıyla da size neden saldırdığını anlayamazsınız... Kayyum Rektör Melih Bulu'nun misyonunu anlayamazsıniz. ABD, Ingiltere ve Siyonist İsrail tarafından Türkiye'de iktidar tepesine
Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sükutu, ne inkisar kalır. Bu halimizle hepimiz acınmaya laikiz. Ama kendi kendimize acımalıyız. Başkasına merhamet etmek, ondan daha küvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yok.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.