Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!
Reklam
İnsan haklarına,
...bilgiye ve kitaba düşman olanlara lanet olsun...
Sayfa 158 - YKY - 19. Baskı - 2020Kitabı okudu
Yaş almak lütuf ama yaşlanmak bir lanet...
Sayfa 199Kitabı okudu
Bir gün bir şeyi ister­sin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğinden utanırsın, arzun yerine geldiği için ha­yata lanet edersin. İşte insan hayatta kendi isteğinin peşinden serbestçe giderse böyle olur. Bastığımız yeri yoklayarak yü­rümeliyiz; bazı şeylerden gözlerimizi çevirmeliyiz, mutluluk hülyalarına kapılmamalıyız, mutluluk elimizden kaçarsa is­yan etmemeliyiz; hayat budur işte. Kim demiş hayat zevk ve mutluluktur. Ne saçma düşünce! Hayat hayattır, bir ödev­dir, ödev dediğin de çetin bir iştir.
UYKUNUN DA BİR ÇESİT KURTULUŞ SAYILDIĞI ZAMANLARA LANET OLSUN ...
Reklam
Oysa Oscar wilde için iğrenç olan tabiatın kendisi. Terbiye de içtimaîye yöneldiği ölçüde bozucu. Şu çocuğa bakın diyor,ne kadar sevimli, bir de şu yirmisindeki hayata bakın:nobran, edepsiz ,lanet. Onu bu hale getiren toplum yani terbiye.
Sayfa 220Kitabı okudu
Kendi menfaatlerini milletlerin menfaatinden üstün tutanlara, kendi hak edilmemiş ekmeklerini yiyebilmekte devam etmek için milletlerini kölelik zincirleri, cehalet karanlığı, korku uyuşukluğu içinde bırakmaya çabalayanlara lanet olsun...
Sayfa 158 - YKY - 19. Baskı - 2020Kitabı okudu
İmkânsız, sadece bir görüştür.
Birçok kişinin imkansız dediği şey aslında " uygulanabilir olmama " durumunun ifadesidir.
Reklam
Kar yağarken çocukları kurşuna dizdiler. Herhangi bir nedeni yoktu. Ne ellerini, ne de gözlerini bağladılar. Soru sorulmadı. Yalnızca en esmer olana ağaca bakmaması söylendi. O da gözlerini askerin çamurlu botlarına çevirdi. Sonra sessizlik oldu. Çocuklar hiç üşümediklerini fark etmediler. Korkuyorlardı, nedenini boşverdiler. Yalnızca esmer çocuk ikide bir ağaca bakıyor, ıslak bir kızarıklık rüzgarla gözlerine bulaşıyordu. Sarı dişleriyle alt dudağını ısırarak, "lanet olsun" dedi. "Ben kötü bir şey yapmadım ki. Neden dövüyorlar bizi. Sadece duvarlara yaşamak istediğimizi yazdık. Daha iyi bile değil sadece yaşamak istediğimizi. Bağırmış da olabiliriz. Belki sokaklarda çok hızlı yürüdük, belki botlarımızın sesi biraz fazla çıktı. Ama biz üşümemek için koşuyorduk. Belki de baba bütün suç senindi." Yağmur yağıyordu ve çocuklar ilk kez bir şey hissettiler. Dönecek yerleri yoktu. "Ayağıma bakma" diye bağırdı asker. "Ben de bir şey yapmadım. Ama bir suçlu gerek adalet için. Ve adalet için kurban gerek bir kahramandan çok." Ama çocuklar yine de askere bağırmak istediler: "Neden av tüfekleriyle vuruyorsunuz, neden salıncakların ipleriyle boğuyorsunuz, neden yağmurdan sığındığımız duvarların altında taşa tutuyorsunuz. KALBİNÎZÎ SÖKÜP ALAN BİZ DEĞİLDİK Kİ..."
"Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!"
Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!
Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!
Maalesef çok haklı.
Ara sıra: - Atatürk sağ olsa ne yapardı? gibi bir sual duyulur. Ben cevap vereyim mi? Topumuza birden lânet okurdu.
Sayfa 733 - Pozitif YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.