Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
434 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Güneş de sanıyor ki bir tek o yanıyor.-
"Aşk, bir bedende iki kişi." “Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi Şapkandan bir kumru havalansın Bana öyle büyük ki bu kalp, Gelsin yüreğime yuvalansın” Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir
Düşünmek Yaşamın Pasını SilmektirTahsin Özmen · Karina Yayınevi · 2018501 okunma
218 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
157 günde okudu
DEPRESYON -HANİFE ÇITA
Hiç yaşamamışlar gibi göçüp gitti onlar aramızdan... #Baba tut elimi Bu cehennemden kurtar beni Sıkışıp kaldığım yer belli mi? Sesim sana geldi mi? Baba tut elimi Nefesim tükenmeden kurtar beni... Ölüm ve Yaşam...Bu ikili birbirine pamuk ipliğiyle bağlı değil mi? Deprem onları bir kaç dakikada bizlerden koparıp aldı...Anneler, babalar, nineler,
Depresyon
DepresyonHanife Çıta · Cinius Yayınları · 2023118 okunma
Reklam
434 syf.
10/10 puan verdi
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum. -Sevgi, Kilidi olmayan tek hazinedir.- -Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir
Düşünmek Yaşamın Pasını SilmektirTahsin Özmen · Karina Yayınevi · 2018501 okunma
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yalnızım, evet, herkes yalnızdır, yalnızız.
Peyami Safa’nın bu eserini okurken yaptığı karakter analizleri, psikolojik tahlil gücü ve iyi-kötü muhakemesi ile büyük usta
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
tadı aldım.
Yalnızız
Yalnızız
romanında iki anlatıcının varlığı söz konusudur. Bunlar: 1. ve 3. anlatıcı bakış açısıdır. Romanda genel olarak 3. şahıs anlatıcı hakimdir. Ancak yazar bazı bölümlerde tarafsızlığını ortaya
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 201921,6bin okunma
451 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Yalnızız, Peyami Safa'nın okuduğum üçüncü kitabı. İçlerinde en çok beğendiğim ise Peyami Safa'nın ustalık eseri olan bu kitap oldu. Kitapta eski Türkçe kelimeler fazla ama bu kesinlikle akıcılığını bozmuyor. Birkaç kelimeyi bilmeseniz dahi cümleyi anlıyorsunuz. Betimlemeler o kadar güzeldi ki ortamı, olayları sanki oradaymış gibi hissettim. Çoğu
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 195121,6bin okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
Bir incelemeden çok daha fazlası...
İskender Pala
İskender Pala
'nın
Katre-i Matem
Katre-i Matem
kitabına geçmeden önce bende bıraktığı hikâyeyi anlatmak istiyorum: "Bencileyin bin âşıkın canı senin cemaline feda olsun. Ben canımı seni ilk gördüğüm an kaybetmiştim, şimdi bir can için seni terk eder miyim sanıyorsun? Yalnız meraktayım madem bana hiç acımayacaktın, neden o zaman gül müştün!" • Ben çocukluğumdan
Katre-i Matem
Katre-i Matemİskender Pala · Kapı Yayınları · 202222,1bin okunma
Reklam
130 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Merhaba dostlarım.. Dün gece Storytel’de gezinirken karşılaştım kitapla.. kapak fotoğrafı, kulağıma “beni oku” diye fısıldadı.. Kitabımız da 14 kısa öykü var. Öykülerin içinde bir çok mana.. en sevdiğim öyküler, “Peri”, “Kısa Hayatların Hikayeleri” ve “Gizli Anlaşma” oldu. Öykülerin içeriklerine dair çok fazla detay vermek istemem okuyun ve kendiniz görün isterim ama şunu belirtmeliyim ki , kitabı okurken bir çok duyguyu aynı anda hissettim ve en güzel etkisi kitap beni dinlendirdi. Hani bazı kitaplar okurken insanı yorar ya, üzerinizde bir yükle kapatırsınız kapağı.. bu öykü kitabını okurken hissettiklerinizin huzuruyla veda ediyorsunuz kitaba. “Peri” yi okurken, Sürmeli’den (babaannem) eski zaman masalı dinliyor gibi hissettim.. bazı cümleler tekerleme vari, bazı kelimeler yeni anlamlarıyla karşıladı beni.. “Kısa Hayatların Hikayeleri” ni okurken, kocaman bir “ah” geçti içimden.. kadın cinayetlerine değinen bir öyküydü.. “Gizli Anlaşma” yı okurken, anne olmayı düşündüm, ne yaman bir yük.. Çocuk olmayı düşündüm, büyümek istemedim sonra.. Not: Söyler misiniz Abuzettin Efendi ? O pencerede ne var, sırrınıza mahzar olmayı dilerdim.. BÜŞRA TOPUZ, senin nezdinde dünyaya haykırıyorum.. “öyle kırgınım ki ses etmeyişinize” Tavşancık, sana rastladığım için mutluyum.. köstebeklerden, tabutçu farelerden, kötü babalardan seni korumak isterdim..
Yerini Yadırgayanlar
Yerini YadırgayanlarCihan Çakan · Notos Kitap · 202311 okunma
442 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kolera Günlerinde Aşk
Kitap 19. yy’ın ikinci yarısı ve 20. yy’ ın başlarındaki zamanı anlatıyor. Mekan olarak Karayip kıyısı boyunca uzanan bir Körfez şehri. Bu zaman ve mekanda sürekli devam eden iç savaşlar var. Halkın büyük bir kısmı maddi, manevi ve zihinsel bir yoksunluk içinde. Evlerin bir çoğunda tuvalet ya da gider yok. Sokaklarda açık lağım çukurları var.
Kolera Günlerinde Aşk
Kolera Günlerinde AşkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,8bin okunma
372 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Lauren Elkin New York, Tokyo, Paris, Venedik ve Londra sokaklarında yürüyor. Bir zamanlar kadınların tek başlarına yürüyemedikleri, varlıklarının kabul görmediği sokaklardan yola çıkıp var ve görünür olmanın mücadelesini verdiğimiz meydanlara varıyor. Yok kenarlarında durup bir George Sand’ın günlüğünü okuyor, Virginia Woolf’un oturduğu evin
Flanöz - Şehirde Yürüyen Kadınlar
Flanöz - Şehirde Yürüyen KadınlarLauren Elkin · Nebula Kitap · 2018142 okunma
124 syf.
10/10 puan verdi
Tavizin Yola Sunduğu
Kaç hareket ve kaç dava tahammülün sınırlarını aşmıştır şimdiye değin yeryüzünde? Kaçımız bir davanın peşine düşüp de aradan 2 ay geçmeden, 2 hafta bitmeden, belki henüz güneş 2 defa bile ardı ardına doğmadan peşine düştüklerimize yabancı gözüyle bakmışızdır? Ah yabancı değilse de sefer uzaktadır, bu sefer bizimdir değil mi dostlar? Ama gitmiyoruz
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201313,1bin okunma
Reklam
160 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Osmanlı'da denizaltı
Tiamat incelemesini yapmayı düşünmüyordum fakat Osmanlı'yi da ilgilendirdiği için kendime zaptolamiyorum, bu yazdıklarım sert bir eleştiriden ibaret olacak. Daha Avrupa'da denizaltı diye bir araç bilinmezken 1719'da 3. Ahmet döneminde "Tahtelbahir" adı verilen dünyanın ilk denizaltısı üretilmişti. Bizler için ve dünya için bunun ne kadar önemli bir konu olduğu muhakkak. Fakat gelgelelim romandaki "tahtelbahir" gemisine; gözlerini altın bürümüş, sürekli sarhoş, dillerinde hep bir küfür ve daima argo konuşan adı üstünde bu roman kahramanları, bizim ecdadımiz olan Osmanli gemi mürettebatından çok çok çok uzaktalar. Bizim ecdadımızın dilinden tekbirlerin ve duaların eksik olmadığı bilinse de romanda güya jolemsi, sabunsu yaratığı görüp sadece korkudan dua eden insanlarla karşı karşıyayız ve birkaçı hırsızlıktan çekinmeyen, küfürden başka laf bilmeyen insanlar. Romanda, trajikomik ve bir o kadar da çalkantılı bir kurgu işlenmiş. Asıl soru şu, madem Osmanlı dönemi bir roman yazılacak neden içki, küfür, yobazlık, korkaklık ve cahillik üzerine kurulu bir roman yazılıyor.Özellikle hırsızlık gibi insanın onurunu zedeleyen bir mefhumu, yazarın Osmanlı askerine atfetmesini hiç doğru bulmadım. Biz kendi milletimizi ve ecdadimizi ne zaman yüceltecek romanlar yazacağız. @calikusu_okur_
Tiamat
Tiamatİhsan Oktay Anar · Everest Yayınları · 20223,945 okunma
150 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Öykü dediğin!
YouTube kitap kanalımda Puşkin'in hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/nljKaOPQcBI Kitap, Puşkin'in öykü türündeki ilk eserleri olan İvan Petroviç Byelkin'in öyküleri -yani Atış, Tipi, Tabutçu, Menzil Bekçisi ve Köylü Genç Bayan- gibi 1830'da yazılan 5 adet kısa öyküden oluşuyor. Puşkin'in askeri yönetime karşı oluşundan dolayı Mihaylovskoye köyünde geçirmiş olduğu sürgünün izlerini görmek mümkün. Rusya'nın halk insanlarını ve köy kültürünü Rus gelenekselliğinden kopmama uğruna yalın bir şekilde bizlere sunan Puşkin, aslında bu öykülerde rütbe ayrımlarına ince göndermeler, düello kültürü, soyluluk, aşk ve tesadüflerin o zamanki Rusya'da algılanışı, Rusların tükenmeyen absürt sarhoşluğu ve anglomani (İngiliz seviciliği) gibi konulara ışık tutuyor. Ataol Behramoğlu'nun kitabın önsözünde Byelkin'in Öyküleri için demiş olduğu cümle aslında ne kadar önemli olduklarının ve ileride gelecek olan Rus Edebiyatı eserlerinin ayak sesleri olduğunu belirtir nitelikte : "1830 yılının ürünü olan "Byelkin'in Öyküleri",...; Dostoyevski, Nekrasov, Tolstoy, Çehov vb. daha sonraki dönemlerin birçok büyük yazarı için tükenmez esin kaynakları olmuşlardır. Dostoyevski eserlerinde karakterlerine boşuna Puşkin dedirtmiyor. Gerek kendisinin de kullandığı ince siyasi yergilerin Puşkin tarafından zamanında kullanılmış olması gerekse de Rus gelenekselliğinden beslenen kültür anlatımı her ikisi için de bahsi yapılabilecek dipnotlardan.
Byelkin'in Öyküleri
Byelkin'in ÖyküleriAleksandr Puşkin · İş Bankası Yayınları · 2001447 okunma
159 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
61 günde okudu
Yine keşke daha önce okusaydım dediğim kitaplardan bir tanesi oldu. Özellikle Yüzbaşının Kızı bölümü çok akıcıydı. Kısaca bir solukta okunabilecek bir hikaye. Sık sık Türklerin savaşçı özelliğine atıfta bulunmuş böylelikle tarihte ne kadar çok rollerde olduğumuzu görüyoruz. Kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından okudum. Kitap Puşkin’in tüm hikayelerini içeriyor. İlk hikayesinin sonunu okumayı çok isterdim tamamlanmamış olmasına üzüldüm. En heyecanlı yerinde bırakılmıştı, hala Büyük Petro’nun Arabının sonu ne olacaktı acaba diye soruyorum kendime. Yazarın ilk hikayesin olduğunu anlıyorsunuz. Konudan konuya atlaması bağlantı kurmadan olayların gelişmesi ve bu olayların birbirine bağlanmadan geçilmesinden bu eleştiriyi yapıyorum. Tabi gittikçe ( hikayelerini okudukça) yazarlığının ne kadar çok geliştirdiğini de fark ediyorsunuz. Her hikayeden kendini geliştirdiğini görüyorsunuz ki son hikaye olan Yüzbaşının kızı ile hem anlatım hem akıcılık hem de betimlemesinin çok iyi olduğunu abartıya kaçmadığını tadında bıraktığını fark ediyorsunuz. Ayrıca Tabutçu hikayesinde gülümsüyor, Maça Kız ile şaşırıyor Kıraç Ali ile heyacanlanıyorsunuz. Son olarak Yüzbaşının Kızı hikayesi ile tamam diyorsunuz.. Tatilin araya girmesi ile kitabın okunma süresinin uzaması beni oldukça üzse de her sıkı okuyucu gibi kitabın bitmesine hem sevinip hem üzülmüş buluyorum kendimi.
Yüzbaşının Kızı
Yüzbaşının KızıAleksandr Puşkin · Cumhuriyet Kitapları · 199829,1bin okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Sislerle örülü Atlantik Okyanusunu geçtiğinde Özgürlük Anıtı'nı görürsen "Amerikan Rüyası" hikayelerini kulaklarına mistik bir masal diye bırakır. Orası Amerika, orada para kazanmak özgür olmak kadar kolay... Çalışma saatleri, ödenen maaşların bolluğu ve sana vaad edilen güvenli bir yaşam... İşte Litvanya'dan
Şikago Mezbahaları
Şikago MezbahalarıUpton Sinclair · Sel Yayıncılık · 2021909 okunma
649 syf.
1/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Nereden başlasam, nasıl ilerlesem bilmiyorum ama son elli sayfayı okurken yaşadığım işkenceden sonra içimi dökmek zorundayım. Birinci kitap benim için faciaydı, yorumumu okuduysanız çektiğim acının her satırdan taştığını görebilirsiniz. Ciddi anlamda okurken zorlanmış, sinirlenmiş ve kitap bittiğinde derin bir nefes almıştım. Üç kitabı da en başta
Sis ve Öfke Sarayı
Sis ve Öfke SarayıSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20202,925 okunma
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.