Öncelikle şu konuları idrak etmemiz lazım:
1- Bir kitabı eleştirince eleştirmen olmuyoruz, sadece bir kitabı eleştirmiş oluyoruz
2- Bir kitabı eleştirmek için bir fakülte okumak ya da bir kitap yazmış olmak gibi koşullar gerekmiyor, her okur bir kitabı eğer mantıklı nedenleri varsa eleştirebilir
- Her ay 2 kitap okuyup ve 1 film izleyip bunları tartıştığımız kitap okuma grubuma katılmak isterseniz bana mesaj atabilirsiniz -
1000kitap'ta hepimizin şu konuları önceden bilmesi lazım:
1- Bir kitabı incelemek için illa ki bir fakülte okumak ya da bir kitap yazmış olmak gerekmiyor, her okur bir kitabı eğer mantıklı nedenleri varsa eleştirebilir
2- Bir kitabı inceleyince eleştirmen olmuyoruz, bir kitabı incelemiş oluyoruz
3- Bir kitabın adını daha önceden hiç duymamış olabiliriz, bu yüzden "Oha o kitabı nasıl bilmezsin" tepkisinin verilmesi kadar saçma bir şey daha olamaz
Var mı sizin de bu listeye ekleyecekleriniz? 🤓
Merhaba, bugün bu kitabı biraz eleştireceğim. Katılan olur olmaz, bu yazıcaklarım bir ‘tarihçi’ olarak benim düşüncelerim.
Semerkant romanı malum çok popüler bir kitap. Ben popüler olan kitapları pek okumayı sevmiyorum, ama bu kitabı İlber Hoca tavsiye ettiği için okuma gereği duydum. Eleştirime geçmeden önce kısaca kitaptan bahsedeyim.
~
Kitap,
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CkSy3Jstfze
"Ne, hâlâ Şeker Portakalı'nı okumadın mı?! Sana inanmıyorum!" diyenler için müjde... Bu zamana kadar okumadığım için utandığım bu kitabı sonunda okudum!
Bu incelemenin altına yazılan her
‘’İnsan aşılması gereken bir varlıktır.’’ (sf. 6)
Bana kalırsa tek bir cümle bile bu kitabı okumak için yeterince merak uyandırıcı. Tüm insanlığın kendinden bir şeyler bulabileceği, sindirilmesi pek kolay olmayan, insanın boğazında yumru varmış hissi yaratan, mideye bir yumruk gibi inen, üstüne saatlerce hatta günlerce kafa patlatılması gereken,
İyileştiren Alışkanlıklar, yavaşça, sindirerek, bazı bölümleri tekrar tekrar okuduğum, pasajların altını çizdiğim, içselleştirdiğim bir kitap. Kitabı okurken o kadar çok not aldım ki tam olarak nereden başlayacağımı bilemiyorum. Kitabının konusunu ve bu konunun bizim için önemini anlatmak için kitaptan bir alıntıyla
Neden Tolstoy okumalı?
Zamanında çok yakışıklı bir topçu subayı olduğu için mi?
Üşenmemiş 1800 sayfalık kitap yazmış diye mi?
En bilinen iki Rus yazardan ismi daha kısa olanı diye mi?
Hristiyanlığı yerin dibine sokarken Müslümanlığı yücelttiği ve o kadar iyi gizlendiği için Rusya'da halen bulunamayan Hz. Muhammed kitabını yazdı diye mi?
Ak
Merhabalar!
Tam 5 ay önce okumaya başladığım ve 4 defa okumaktan vazgeçip, sonunda bitirdiğim bu kitabı sırf çok okunuyor diye bende kendi düşüncelerimi yazmak istedim.
Yazarın bu kadar çok Klişeyi bir araya nasıl getirdiğini merak ediyorum. :))
Bu aşk mı? Asla değil. Olsa olsa takıntı ya da bağımlılık. Başka türlüsü benim düşünce yapıma ters.
Bakara 173.ayet
Allah size yalnızca murdar eti, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanı haram kıldı. Ama biri zorda kalırsa, haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça kendisine günah yoktur. Biliniz ki Allah bağışlayan ve esirgeyendir.
Maide 3.ayet
Murdar hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilmiş, boğulmuş,
• Evlendikten sonra birincil aileniz, eşiniz ve çocuklarınızdır.
• Evlenen değişir. Evlendiği halde bekârlığını sürdürmeye çalışan, evliliği hazmedememiştir.
• Evlilik, güç birliğidir, güç savaşı değildir.
• Evlilikte iki tarafın da kendine ait özel alanı olmalıdır. Bu kafasına göre takılmak değil, birey olmasının koşuludur.
•Evlilikte
Benim için şimdiye kadar yaptığım en özel inceleme olacak bu, umarım yazmak istediklerimin çeyreğini olsun ifade edebilirim.
Leyla ile Mecnun hayatımda en önemsediğim şeylerden biri. Bir diziye bu kadar anlam yüklemek ne kadar mantıklı tartışılabilir. Ama sitede son zamanlarda denk geliyorum benden yaşça büyük kişilerin yorumlarına;
Yoksa çıldırıyor muyum ?
O zaman en mantıklı şey beni bir yere kapamak,
çünkü insanlar özellikle delinin ve ölüyor olanın
sözlerinden alçakça korkarlar.
Sicilya’da Bir Aşk Hikayesi;
18. yüzyılda geçen muhteşem bir romantik gerilim, masalsı ve gotik edebiyat türünde dediklerinden. O yıllarda İngiltere’de yanında erkek eşlikçi olmadan kadın bir yazar olmak o kadar zorken bu türde roman yazmak herkesin harcı olmamalı.
Ann Radcliffe, gotik romansın duayenlerinden. Tam altı gotik roman. İkinci
Ahh Didem Ahh!!
Yazma konusundaki özrümü görmüyorum , şiirlerini okudukça , bağlılık, bağımlılık gibi bir şey işte burada yazmaya zorluyor beni.
‘’Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına