Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Elbette o duyguları kurmacada kullanabilirsin. Fakat şöyle de bir şey var; edebiyatta kullandığımız şeyler, gerçek hayatta kullanmaktan vazgeçtiklerimizdir. İnan bana, medeni bir insan aldığı hiçbir hazdan pişmanlık duymaz; medeni olmayan insan zaten haz nedir bilmez.
Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu 1924'te bir acele çevrilip yürürlüğe sokulmuştur. Artık bütün cumhuriyet çeviri bir cumhuriyet olmaya başlamıştır. Bu kanun da Meclis'ten geçmediği için Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Uşakzade Latife Hanım Bakanlar Kurulu kararıyla boşanmak zorunda kalmıştır.
Reklam
Evet evet, burası medeni bir ülkeymiş gerçekten. Televizyonda hep söylüyorlar.
Bir kusurum vardır: Sahte olmamak. Çok medeni bir kusur...
"Tüm nüfusun sevgisiyle büyüyen çocukları, ülkemizdeki çocukların yanında öyle medeni kalıyordu ki, yeni açmış güllerle rüzgarda savrulan çalı topaklarını karşılaştırmak gibi bir şeydi bu."
Sayfa 104 - İthakiKitabı okudu
Anarşizmin realiteyi kontrol etmekten çok onu aşmaya yönlendirilmesi fikri, gönullü olarak organize edilen medenî hayata ait eski bir ahlaki prensiple ilintilidir: "Kötülüğe karşı kötülükle mücadele etme!" Bunlar tam anlamıyla meşhur bir Kur'an ayetidir, nitekim diğer dinlerde de bu ifadenin versiyonları bulu nabilir; fakat dinler bir iktidar makinesi olarak organize edilince unutulmuş, hükumdarlar ve hükümetlerin emrine verilmiş ya da fanatik birtakım hareketlere hizmet için kullanılır olmuştur.
Reklam
Memlekete en seri ve faydalı medeni gelişmelerin kadınlık vasıtasıyla dahil edileceği, kadınları esaret altında bulunan milletlerin felakete uğrayacakları hakkında fikrim sarsılmazdır.
''Burjuva­zi göze daha insancıl görünüyor olabilirdi, ancak o medeni yüzeyi kazıdığımızda kayıtsızlık ve bencillik açığa çıkıyordu.''
Jean-Jacques Rousseau : "Bir toprak parçasının etrafını çevirip 'Burası yalnızca benimdir' demeyi aklına getiren ve etrafında ona inanabilecek kadar saf insan­lar bulan ilk kişi, medeni toplumların gerçek kurucusu ol­muştur.
Bakara 226) Kadının hukuk önünde eşit olmadığı bir toplum asla medeni olamaz.O yüzden kadın haklarında acilen düzenlemeye gitmeniz gerekiyor.
Reklam
Doğa yasası öngörmeyi amaçlıyorsa bize ne yapabileceğimizi söyler. Diğer taraftan, ahlak yasaları bize ne yapabileceğimizi değil ne yapmamız gerektiğini söyler. Son olarak medeni veya kurumsal kanunlar ne yapabileceğimizi veya ne yapmamız gerektiğini değil ne yapmak zorunda olduğumuzu söyler. Bu üç kanun türünün çok yakın ilişkili olabileceği çok açıktır. Ne yapabileceğimizi bilene kadar ne yapmamız gerektiğini bilmeyiz; insanların ne yapmaları gerektiğine dair yasalar kabul etmeden önce neler yapabileceklerini kesinlikle değerlendirmeliyiz. Üstelik bu ayrımların hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmayacağı büyük ihtimalledir. "Olabilir", "gereklidir" ve "zorunludur" kelimeleri bizim için bir anlam taşımaya devam ettiği sürece onların temsil ettiği ayrım bilimde ve sağduyuda süregelecektir.
Voltaire, “İnsanların barbarlıktan medeniyete geçerken attığı adımların neler olduğunu bilmek istiyorum.” dediğinde barbarlık ile medenîliğin hangi kriterlere göre belirlendiğini sormaktaydı. Voltaire acaba bu soruyla maddi-teknik ilerlemeye mi yoksa ahlakî-insanî tutuma mı atıfta bulunuyordu?
"Bazı cihetlerden ilerliyorsak bazılarından da kıçın kıçın geri gidiyoruz, takındıkları medeni unvanına rağmen insanlar gittikçe vahşileşiyorlar..."
Sayfa 7 - EverestKitabı okuyor
Yeryüzü, mühendislerin kesin delillerle ispatladığı gibi felekler âlemi karşısında o kadar küçüktür ki, sanki daire içinde bir nokta olup onun büyük bölümünü ya su kapladığından ya da aşırı sıcak veya soğuk sebebiyle yerleşilemez durumdadır. Kara parçalarının tümü ise yer kürenin oldukça küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Bununla birlikte,
Obez hastalarda depresyon gelişme riski yaş, cinsiyet, medeni durum, kronik hastalıklar, düşük sosyal destek ve ekonomik güçlükler gibi diğer risk etkenlerinden bağımsız olarak toplumun geneline göre 5 kat daha artmıştır. Bu alanda yapılan çalışmalara göre obez kişilerde depresyon riski %55 oranında, depresif kişilerde obezite riskiyse %58 oranında artmaktadır. Depresyonla obezitenin bu karşılıklı ilişkisini açıklamak için birçok görüş öne sürülmüştür. Biyolojik etkenler arasında nöroinflamasyon, nörometabolizmadaki değişiklikler ve oksidatif stres yer almaktadır. Bedenimizin homeostatik dengedeki bozulmalara ve stres yaratan uyaranlara verdiği tepkiyi düzenleyen sistem hipotalamo-pituiter-adrenal (HPA) eksenidir. Hem depresyon hem de obezitede bu ekseninin aşırı aktif olduğunu gösteren belirteçlerin varlığı bu iki hastalık da benzer biyolojik mekanizmaların devreye girdiğini düşündürmektedir. Artmış inflamasyon yanıt ve buna bağlı olarak nörometabolik yanıtlardaki değişimler her iki hastalık için de ortak bulgudur. Leptin ve insülin gibi enerji metabolizmasını düzenleyen hormonlardaki düzensizlikler yine her iki hastalık için de benzerdir ve bu düzensizliklerin, her iki durumdaki aşırı yeme davranışlarında sorumlu olabileceği öne sürülmüştür..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.