Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

şükran

şükran
@montecristokontesi
Sosyal Hizmet Uzmanı
12 Mart
13 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
"Bu kadar lafı edilen, şairlerin hemen biricik konusu olan aşk nedir acaba, diye düşünüyordu Anastasio. Çünkü o, aşıkların aşk dediklerine benzer bir şey hissetmemişti ömründe. Sadece bir kuruntu muydu aşk, yoksa zayıf kimselerin hayatlarındaki boşluğa veya kaçınılmaz can sıkıntısına karşı korunmak için kullandıkları itibari bir yalan mı? Anastasio'nun duygusuna göre hayattan daha boş, daha sıkıntılı, daha saçma bir şey olamazdı çünkü."
Sayfa 9 - can sanat yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Oysa benim ne kabına sığmaz bir şefkate ne de desteğe ihtiyacım var, yalnızca sessizliğe gereksinim duyuyorum; yorgunum. "
Sayfa 99 - yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
"Mezarların üzerinde arılar vızıldıyordu. Güllerin kırmızını ve gökyüzünün mavisini hayranlıkla seyrederken, sonsuz bir hayal kırıklığı içini daraltıyordu. Bir mezarlıkta niye bu kadar güzellik vardı? Gerçeklik bunca farklıyken, bu huzur görüntüsü, bu vızıldama, dallardaki kuşların şakıması niyeydi? Gerçek olan ölüm ve evde onu bekleyen kederdi."
Sayfa 39 - yapı kredi yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kalp kırıklığının yıldız gibi yanması gerektiğine inanıyor musun hala?" "İnanıyorum, evet. Ama yıldızlar patlayabilir, yok olabilir. Üstelik biz onlara bakarken onlar orada olmayabilir bile. Gördüğümüz yıldızların bazıları binlerce yıl önce öldü ama ışıkları bize yeni ulaşıyor. Yeni haber verilen eski bir bilgi gibi."
Sayfa 162 - sel yayıncılıkKitabı okudu
" Temiz havayı koklamak için camı açtığımda rüzgar saçlarımı savurdu. Özgür olduğumu o zaman anladım. Rüzgarda. Rüzgarın saçlarıma dolandığı, saçlarımı okşayıp öptüğü anda."
Sayfa 76 - sel yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Benim istediğim, hiçbir şey düşünmeden, bir bağlantıya girmeden gitmekti, gitmek. Hayat, kişinin hiç durmadığı, birbirini izleyen bir trenler, yollar, gemiler dizisiymiş gibi. Derdimi anlatamıyordum. Gitgide daha uzağa gitme isteği. Ama kişinin hiç dönmeyeceği bir uzaklığa. Hep ilerlemek...
Can Yayınları
"Orada geleceğin hiçbir önemi yoktu. Geçmişse yalnızca tek bir dersi içeriyordu: Sevgi, insana zarar veren bir hatadır; işbirlikçisi, yani umutsa tehlikeli bir yanılsama."
Reklam
Dünyanın bütün suçlarını işlemiş Bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi Yaptığım her işten tedirgin oluyorum. İçimde sürekli bir horlanma korkusu Bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde En iyi bildiğim konuda bile Çekine çekine konuşuyorum.
Ne olduğu bir yana, varolup olmadığını bile nasıl ve nereden bilebilirim ki-- bütünüyle bir kuruntum -kurgum- olup olmadığını?...
Sayfa 41 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Çok acı çekiyor olmalı-- kendi yerinde bu denli aykırı, yaşadığı dünyaya bu denli yabancı olmakla...
Sayfa 58 - Metis YayınlarıKitabı okudu
"Yoktur ki görünsün bir intihar anının gölgesi Ölü bir bir şeyin gölgesi yoktur ki "
Sayfa 26 - Metis YayınlarıKitabı okudu
"Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler."
Hayat sanki sadece gözlerimin eriştiği yerlerden, içinde yaşadığım zamandan ibaretti. Sanki dünyada, beni işime götüren tozlu ve çamurlu yoldan, kerpiç duvarlardan ve ne söylediklerini yarım saat sonra bile hatırlamaya imkan olmayan birkaç iyi kalpli arkadaştan başka bir şey mevcut değildi.
Reklam
Oysa kum saati hep yaşamdan alıp ölüme akıtıyor kumlarını. Ben durursam, belki bu akış da durabilir; ama o zaman acı, ruhumda patlayarak benliğimi parçalayabilir.
"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbürüne çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
Can Yayınları
İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda, bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.
Sayfa 54 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kendi kızına tecavüz eden kansızlara 'Pişman mısınız?' diye soru sormanın, 'Hayır' cevabından daha ağır olup olmadığını tartıştık. Uzun uzun sustuk sonra; Öfkeyle, üzüntüyle, sahiplenemediğimiz vicdan azaplarıyla, pişmanlıkla, duyarsızlıkla, alışkanlıkla ve hastalıkla sustuk. Koridorlarda yankılanan adımları dinledik. Ve ben, bu tuhaf sessizliklerin ortasında, kendimi biraz daha yitirdim.
Sayfa 18 - YKYKitabı okudu
Kasetçilerin önünde duruyorum biraz. Tanımadığım bir şeyler çalıyor. Hoşuma gidiyor. Çünkü artık sırf tanıdık geldiği için izleyemediğim filmler, bakamadığım fotoğraflar, dinleyemediğim şarkılar var. Eskiden yoktu. Temas ettikçe, hepsi anlamlarının ötesinde başka anlamlara bürünüyorlar. O kadar çok bölüyorlar ki beni, zamanın içine, geçmişine doğru dağılıyorum.
Sayfa 26 - YKYKitabı okudu
Reklam
Herkes o kadar birbirinin aynısı ki, gelenler gidenleri ya da gidenler gelenleri aratmıyor. Galiba bu yüzden, kalabalığın yalnızlıktan bir farkı yok.
Sayfa 28 - YKYKitabı okudu