Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Efendim cumhuriyet öncesinde de öyle değil miydi? Osmanlı 'nın doksan milyon altın borcu sırtımızda olmasaydı İngiliz 'den medet mi umardık ordumuzudonatmak için?" "Ben Osmanlı'yı korumuyorum, damat. Yaptığımız hataların hepsini biliyorum tek tek. Sadece çok ağırıma gidiyor." "Sizin kabahatiniz değil ki efendim, asırların birikmiş hataları bunlar," dedi Macit. “İnşallah biz çocuklarımıza daha kuvvetli ve müreffeh bir vatan bırakırız."
Kemalistlerin yaptıklarını din ile bağdaştırmaya, din usûlüne uydurtmaya uğraşıyorlar; olmuyor. Bu kez, dini Mustafa Kemal'e uydurmaya çabalıyorlar. Aksi halde din, meşhur Ezher âlimlerinden Şeyh Yusuf ed-Decevi'nin dediği gibi olurdu: "Ya din ve vatan için, ila'y-ı kelimetullah için savaşan mücahidlerin düşmanlarının, hırsız ve hainlerin karşısına dikilir, büyüklerimizin yolundan gider, yeryüzünün en ileri ve müreffeh toplumu oluruz; ya da bizi gerileten bu dini, hayatımızdan çıkarırız." Şeyhin ila'y-ı kelimetullah için savaşan mücahidlerden maksadı, Mustafa Kemal ve arkadaşlarıdır. Hırsız, hain ve mücahid düşmanları olarak nitelediği kimseler ise, Sultan Vahdeddin ve biziz. Bu adamın sözlerinden şöyle bir anlam çıkıyor: Bu din ya bize Mustafa Kemal'e saygı ve sevgiyi, muhaliflerine de kin ve öfkeyi emreder; ya da biz bu dini hayatımızdan sileriz. Anlaşılan adamın Mustafa Kemal'in mücahidliğine, takva ve dürüstlüğüne, bizim de hainliğimize olan inancı, dinine olan inancından daha fazladır.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
VATANDAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER NEDEN BAHSEDER?
VATANDAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER NEDEN BAHSEDER? Milletin kurduğu devletin millete, vatandaşlara karşı vazifeleri vardır; fakat devletin de mevcudiyeti, vatandaşlardan bir takım mükellefiyetler, vazifeler talep eder. O halde, devletin millete ve vatandaşların dahi devlete karşı mütekabil vazifeleri ve hakları vardır. Devlet hayatini, fikrî ve
Sayfa 13 - 1930Kitabı okudu
Atatürk Milliyetçiliğinin Özellikleri Birinci Dünya Harbinden sonra ülkesi işgal edilmiş, esaret altına alınmış bir milleti kurtarmanın yegâne yolunun milliyetçilik duygusu olduğu kadar, yeni kurulmuş Devleti yükseltmenin ve kalkındırmanın yolunun da milliyetçilikten geçeceğini bilen büyük Atatürk, bu ilkeye sıkı sıkıya sarılmıştır. Atatürk
Sayfa 213Kitabı okudu
P.K. 7 - Bostancı 17 Mart 1974 Çok muhterem Adile Ayda Hanım, 13 Şubat tarihli mektubunuzun ve telgrafınızın geri çevrildiğini gösteren kağıdı alalı bir ayı geçmiş, doğrusu utanarak cevap veriyorum. önce teşekkürlerimi bildireyim. İyiyim. İyi sayılırım. Fakat hala muntazam çalışma düzenimi kuramadım. Yeni ev küçük olduğu için, yerleşme işi
Kuklacı ve Kuklalar Sömürgeciler kuklacı, onlar çıkarına hizmet edenlere kukla denir. Kuklayı halk sadece tiyatro sanır. Oysa asıl toplumun hayatı bir kuklacı ve kukla tiyatrosunun bizzat kendisidir. Sömürgeciler sömürge etmek istedikleri ülke ve o ülkede yaşayan toplumla irtibat kurmazlar. Aracı, taşeron veya satıcı/komisyoncu kullanırlar.
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Millet-i Sadıka!!! (Ermeniler)
Millet-i sâdika, kendilerine avanta sağladığı sürece devlete sâdıktı, aksi hâlde ne devlet umurlarındaydı, ne vatan! Nitekim birkaç kez padişaha bağlı bir Osmanlı vatanseveri olduğunu ifade etmek ihtiyacı duyan Patrik Nerses ve Ermeni Meclisi, ordularımızın mağlup olması üzerine vakit geçirmeden Ruslarla ilişki kurdular! Rus ordula Edirne'ye
Araştırmacı-Yazar Yavuz Yıldızbaş tarafından inceleme yapılıp alıntılanmıştır. Bilge Oğuz Yayınları 3. Basım 2007
Mısır'daki Mültecilerin Türkiye'ye Gelişleri Tasvir Gazetesi sahibi ve başyazarı Ziyad Ebüzziya'nın yardımı ve tavassutu ile Mısır'a götürülen Türklerin durumları hiç de iç açıcı, olmadığı anlaşılacağı üzere malumdu. Mısır'da özellikle yüksek münevver olarak, benden başka Celil İskender, Latif Elsever, Süleyman Tekiner,
Çok muhterem Âdile Ayda Hanım, 17 Mart 1974 13 Şubat tarihli mektubunuzun ve telgrafınızın geri çevrildiğini gösteren kâğıdı alalı bir ayı geçmiş, doğrusu utanarak cevap veriyorum, önce teşekkürlerimi bildireyim. İyiyim. İyi sayılırım. Fakat halâ muntazam çalışma düzenimi kuramadım. Yeni ev küçük olduğu için, yerleşme işi daha tamamlanmadı.
Oradaki vahşi hayatı değiştirip, hepimiz için güzel ortak bir hayat meydana getirmek, birliğini, bütünlüğünü korumuş, gelişmiş, müreffeh, zengin ve güçlü bir vatan yaratmak istiyorduk. Ama şimdi anlıyorum ki başaramadık. Çok kan aktı, oğlum çok insan toprağa düştü, çok ırmak, çok dere kızıl renge boyandı... Bugün olduğu gibi. Bilmiyorum neden ama onlar değişmedi, direndiler değişime, biz de değişmedik. Kan durmadı, ateşler sönmedi. Şehirler değişti, giyim kuşam, tanklar toplar, otomobiller uçaklar, telefonlar değişti ama insanlar değişmedi; kin nefret, öç alma duygusu hep kendisi gibi kaldı.
Reklam
Mavi Vatan
Ayrıca, Cumhuriyet Donanması; Atatürk'ün " Türk'ün milli ülküsü" olarak belirlediği denizci olma idealine hızla ilerleyecek rotada, halkın denizcileşmesine ve denizcilik gücümüzün her alanda gelişmesine katkı sağlamaya devam etmelidir. Gelecek Türkiye'nin refah ve güvenliğinin anahtar kelimesi şüphesiz, denizcileşmektir. Denizcileşmeyi
Sayfa 186 - Pankuş YayınlarıKitabı okudu
AMERİKALILAR AYA GİDERKEN Buna Yirminci Yüzyılın en büyük macerası diyorlar. Aya gitmek aslında bilim ve tekniğin göz kamaştırıcı bir zaferi olmakla beraber, bu zaferin insanlığa neler getireceği bilinmediği için macera demekte de yanlış olmasa gerektir. Aya yerleşme üstünlüğü sayesinde dünyaya hâkim olma isteğinin doğması, bu istek sonunda
  Veda Birçok Türkçünün maddi, manevi yardımıyla çıkmakta olan Orkun, onu idare edenlerin yorgunluğu yüzünden kapanıyor. Bu kararı verenlerin ızdırabı büyüktür. Uzun konuşma, tartışma ve danışmalardan sonra, yapılacak başka bir şey olmadığı için bu neticeye varılmıştır. Yurdun her tarafındaki genç Türkçülerin, bu sonuç karşısında duyacakları
Kime göre neye göre vahşi hayat?
"Okuyorum, duyuyorum. Hayır, hiçbir şey değişmiyor. Kim insanların, devirlerin değiştiğini söylüyorsa yalan söylüyor. Her şey olduğu gibi. Bizim zamanımızda da böyleydi. Kan akıyordu insanlar ölüyordu, köyler yanıyordu, çığlıklar göğe yükseliyordu. İnsanlar kin ve nefretin içinde boğuluyordu. Aynen bugün olduğu gibi. Başaramadık oğlum... Bilmiyorum, orada geçirdiğim yılları bütün ayrıntılarıyla anlattım mı sana? Ben de orada bir zabittim. Oraları değiştirmek, onlara medeniyet, bilgi, görgü ve insanlık götürmek istiyorduk. Oradaki vahşi hayatı değiştirip, hepimiz için güzel ortak bir hayat meydana getirmek, birliğini, bütünlüğünü korumuş, gelişmiş, müreffeh, zengin ve güçlü bir vatan yaratmak istiyorduk. Ama şimdi anlıyorum ki başaramadık. Çok kan aktı, oğlum çok insan toprağa düştü, çok ırmak, çok dere kızıl renge boyandı... Bugün olduğu gibi. Bilmiyorum neden ama onlar değişmedi, direndiler değişime, biz de değişmedik. Kan durmadı, ateşler sönmedi. Şehirler değişti, giyim kuşam, tanklar toplar, otomobiller uçaklar, telefonlar değişti, ama insanlar değişmedi; kin nefret, öc alma duygusu hep kendisi gibi kaldı."
Sayfa 310Kitabı okudu
...Ziyadece kan ağlayan yüreğim, şuurumun beni çıldırtacak kadar keskin şekilde kontrolü ve başımı şiddetle sıkıştıran devamlı ağrılara rağmen beni hâlâ ayakta tutan bir mucize var. Bir tek o mucize. Bir ümit ışığı! Zaman zaman parlayan bir ümit ışığı, bir tek o ümit ışığı beni hayata bağlıyor. Bu ümit ışığı bir nur gibi doğup, beşerî ıstıraplar, yokluklar, hasretler ve kahırlar arasında içimi ısıtıyor Valideciğim. Bu nur, kurtuluşun, hürriyet ve istiklâlin ümidine dair bir ışıktır ve burada vatan için ölmeye hazır bütün Türkler'in güneşten daha fazla hissettiği bir aydınlıktır. Eğer Zafer-i Nihayî ümidimiz olmasa, topu ve tüfeği, aleti ve edevatı, ilacı ve yemeği bizden çok üstün olan birleşik bir dünya ordusuna karşı bir saat dayanamaz ve yenilirdik. Bu meşakkatli şartlarda böyle bir ümidi nasıl koruduğumuza gelince, bu da haksızlığa, yoksulluğa, despotizme ve işgalciliğe karşı insan denen canlının sahip olduğu bir mucizedir Valideciğim. Bana bu fevkalâde kötü şartlarda mücadele azmi veren, haksızlığa karşı ruhumun direnişidir. Haklı oluşumuzun ümididir. Hür ve müreffeh bir Türk Memleketi ideali, bir aşk gibi ruhumu tazelemektedir. Bu kelâmım (sözlerim) hissetmeyene lâtife gelebilir. Ancak içinde bulunduğumuz şartlarda lâtife yapacak halim yoktur. Burada her şey fazlasıyla hakikidir.
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.