Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Însanın ruhsal tercihine pratik bir anlam kazandıran herkese...
Bakâra süresi yüzonikinci âyetini okurken, Muhammed Esed' in verdiği dipnottaki şu yaklaşım dikkatimi çekti: " Kur'an'a göre kurtuluş, herhangi bir özel zümreye tahsis edilmiş olmayıp,Allah'ın birliğini kavrayan, kendini O'nun iradesine teslim eden ve dürüst şekilde yaşamak süretiyle bu ruhsal tercihine pratik bir anlam kazandıran herkese açıktır. "Însanın ruhsal tercihine pratik bir anlam kazandırması... Ne müthiş bir ifade, ne müthiş bir tesbit! Kur'an günlüğü 1 Münip engin noyan
Müthiş bir tesbit..
"Siber âlemde ne olup bittiği, oturduğumuz sokakta ne olup bittiğinden daha çok ilgimizi çekiyor. Artık İsviçre'deki kuzenimle çok daha rahat konuşabiliyorum ama kahvaltı ederken eşimle sohbet etmem zorlaştı çünkü kafasını telefonundan kaldırıp bana baktığı yok.?"
Reklam
Müthiş tesbit!!... Tuhaftır insanoğlu...
". Gel de şu insanoğlunu anla! Tanrıya inanmaz, ama burun kökü kaşınırsa öleceğine inanır; bir ozanın yalınlığın yüce bilgeliğini yansıttığı, baştan sona uyum içindeki yapıtını es geçer, bir gözü karanın eğip bozduğu, iğdiş ettiği bir tuhaf yapıt üzerine, "İşte yüreklerin gizinin bilgisi! İşte gerçek yapıt" diye haykırır. Ömrü boyunca doktorları küçümser, sonunda çaresiz, tuh tuh diye insanın yüzüne tüküren üfürükçü kocakarılara başvurmak zorunda kalır, hatta bunun da ötesine geçip kendisi ne idüğü belirsiz birtakım otlar kaynatır ve nedense özellikle bu karışımın hastalığına iyi geleceğine inanır..."
Kültür Bakanlığı'nın kuruluşu yerinde bir kararın sonucu idi. Fakat Kültür Bakanının iş başına geçer çekmez, sanki başka hiçbir mühim mesele yokmuş gibi, tiyatro ve baleden bahsetmesi bizi hayal kırıklığına uğrattı. Türk kültürü deyince akla en son gelecek şey tiyatro, hiç gelmeyecek şey ise baledir. Kültür nedir? Millet fertleri arasındaki
Sayfa 83 - Malazgird'in 900'üncü Yıldönümü ve Millî KültürKitabı okudu
Müthiş tesbit!! Eğitim ailede başlar!!..
"Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun müdafaasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve kahpece aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında alabildiğine büyüyüp gelişirler. Bu kötü yönsemeleri yaşın küçüklüğüne ve işin önemsizliğine bakarak hoş görmek tehlikeli bir eğitim yoludur.."
141 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Sabahattin Ali, Sırça Köşk
13 öykü, 4 masaldan oluşan ve toplumcu gerçekçi sanat anlayışı kokan kitap 1947'de yazılmış. Metafor ve göndermelerle insan eliyle oluşturulmuş dogmatik düzene dair tesbit ve ironi içeren eleştiriler var. Kısacık hikayelere kocaman acılar muhteşem bir anlatıcılıkla sığdırılmış. İnsanı çok iyi gözlemleyen yazar, edebiyatıyla resmen toplumun
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,2bin okunma
Reklam
21 Temmuz 1905 Yıldız Suikastı
Halit Kanak Her şey 1886 yılının sonlarında İsviçre’de kurulan Ermeni Hınçak Gizli Cemiyeti’nin kurulmasıyla başladı. Bu terör örgütü, Osmanlı vatandaşı olarak huzur içerisinde yaşayan Anadolu’daki Ermenileri, sâdık tebâsı oldukları Osmanlı Devletine karşı ayaklandırmaya çalıştılar. Önce zengin Ermeni vatandaşlarımızdan tehdit yoluyla yüklüce
Geçen yüzyılın sonlarında, büyük Devletimizin altın topraklarını bölüşmek için, Batılıların bir araya getirdikleri birçok şart, tarihî - kültürel birikme ve sürtüşmelerle iyice yıpratmaktadır iç yapımızı. Tanzimat, kısa zamanda, dış etki ve eritilmemiş iç yabancı unsurların çalışmaları ve düşünce kurumlarımızın zayıflığıyla, ufak bir kaydırış ve
NÂZIM HİKMET CELİLE HANIM'I NİÇİN TERK ETTİ? BEŞİR AYVAZOĞLU Yahya Kemal, Nâzım Hikmet'in annesi Ayşe Celile Hanım'a deliler gibi âşık olduğu halde niçin âni bir kararla evlenmekten vazgeçmişti? Bozgunda Fetih Rüyası'nı yazarken bu sorunun cevabını bulabilmek için çok uğraştım. Bana sorarsanız, belli başlı kaynaklarda ileri
Müthiş bir tesbit
FATİH'İN TORUNLARI MIYIZ BİZ? Burada teorik olarak söylediklerimizi bir örnekle daha iyi anlaşılır kılalım: İstanbul'un fethini nasıl anlıyor ve anlatıyoruz? Aynen şöyle değil mi: "Fatih, İstanbul'u fethetti ve Ortaçag'in karanlıklarına son verdi, Rönesansı başlattı."(!) İstanbul'un fethi gibi özelde bizim tarihimizin en önemli hadisesini, genelde ise İslam tarihinin en önemli hadiselerinden birini bile, håla Avrupa tarihi üzerinden, Avrupa-merkezci perspektiflerle anlamaya ve anlatmaya kalkışıyoruz! Nedir bu? Tam bir zihni körleşmedir! Şunu hiç düşünmüyoruz bile: Fatihe ne Ortaçağ'dan? Bizim "Ortaçağ" diye bir tarihimiz yok ki! Rönesans bizim tarihimizin bir parçası değil ki!
Reklam
Yaşamasa da olur "Kaşar Nuri''den başlayarak, televizyon kanalları (veya kanalizasyonları) sayısınca dolaştırılan, zengin bir koleksiyon... Kimi "Kuran’dan başka kitaba gerek yok" sadedinde saatlerce konuşur, bu husustaki kitabını anlatır, bir yandan da matematik olarak "19 mucizesi" sapıklığını -bazılarının
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.