Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İşte iki insan arasında bazan irkilircesine duyduğumuz bu uzaklıktır ki, «Kuluma şahdamarından daha yakınım diyen Allahın sırlarından bir işaret... Bütün itibarı yakınlıklar arasındaki uzaklığın ifadesi ola- rak, (Mopasan)ın «Yıldızların Bikesliği» adındaki hikâyesine bir zamanlar bayıldığını söyleyen Peyami Safa, asıl Yunus Emre'ye bakmalıydı: Bir garip öldü diyeler, Üç günden sonra duyalar, Soğuk su ile yuyalar: Şöyle garip bencileyin. Meğer ki, gökte yıldızım, Ola garip bencileyin. Garibiz; her yerde, her şeyin içinde ve herkesin ortasında garibiz... Vatanımız burası sanmayın!.. Ve bu gurbet Allah has retinden başka hiçbir şey değil... Her şeye ve herkese uzaklığın da aks-i davası o, Allah... Yakın olan o, ama biz farkında deği liz Öyleyse bazan, hem de ezbere: - Bir Allahım bilir, bir de ben... Derken ne kadar doğruyu söylemiş oluyoruz. En doğrusu: -Yalnız Allah bilir.... Bu kadar!... Benimki de, fertler arası bütün münasebet ve intikal vasıtalarını kaybetmenin, dipsiz bir kuyu içinde tek başıma kalmamın ve ilahi azâmeti, birdenbire şahdamarında hissetmenin haliydi
1. G.GIL .- Ülkeyi terketmek için bir ha­zırlığa gerek yok yani şimdilik! lTOLUIT .- Ne münasebet hocam, ülke bi­zim ülkemiz! 1 . G.Gll .-Hayır, devrim mevrim olursa, bizi oyarlar da, onun için şey yaptım ... lTOLUIT .- Ne devrimi hocam? Bu ülkede devrim, yalnız biz isteyince olur!
Reklam
Nâs ilen Bilcümle Kainatın Münasebet-i Müştereki
Cismiyat-ı kâinata ayn-ı hikmet istihsan edersen, Hakaik-i tabiyyenin esrarına vukfiyet bulmuşsundur sen. Şu engin fezada ne de çok necmler ışıldar, Biteviye kâinat mı kaffe-i nâsa dar. - İnançu Apa Yargan
112 syf.
·
Puan vermedi
Bir kuşun ötüşüyle bir çocuğun ruhu arasında münasebet vardır.
Kelime anlamı macera ve serüven olan, Türk edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından birisi olma özelliğini taşıyan Sergüzeşt, bir aşk trajedisi üzerinden kölelik ve tutsaklığı konu alıyor. Dönemin toplumsal yapısının ve eşitsizliğinin ustalıkla kaleme alınması yaşanan zorlukları gözler önüne seriyor. Kitap esaretin ve tutsaklığın yok edici
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · İş Bankası Kültür Yayınları · 201945,7bin okunma
İş insanı temizliyor, güzelleştiriyor, kendisi yapıyor, etrafıyla arasında bir yığın münasebet kuruyordu. Fakat iş aynı zamanda insanı zaptediyordu. Ne kadar abes ve mânasız olursa olsun bir işin mesuliyetini alan ve benimseyen adam, ister istemez onun dairesinden çıkmıyor, onun mahpusu oluyordu. İnsan kaderinin ve tarihin büyük sırrı burada idi.
Sayfa 351
Reklam
"İsimlere karar vermediniz mi daha?" "Bence Melih koyun oğlanı." "Pardon da ne münasebet? Oğluma neden senin adını vereceğim." "Kimin adını vereceksin başka? Haris mi koyucaksınız çocuğun adını?" Bazen o kadar boş konuşuyordu ki onu boğmak istiyordum iti. Karmenw döndüm tam konuşacaktım ki Melih öksürmeye başladı. "Hayır, Boğulmanı istemiyorum!" "Manyak herif, öldürüyordu beni." "Ezel'in suçu degildi" "Senin kocan psikopatın önde gideni iki espri yaptık diye ağzımıza sıçtı."
Eğer bu adam derse ki: “Ben falcılık yoluyla olsun, tıp açısından olsun, bazı şeyleri inceledim. Denemelerim sonucu, bunların kimisinin doğru olduğunu gördüm ve içimden de bunun doğru olabileceği kanaatine vardım. Böylece bunların kabul edilemez olmadığını, kaçınılması ve uzak durulması gereken şeyler olmadığını gördüm. Oysa Nübüvvet yoluyla
#Ruhunu satan kadın
Ruhunuzda mayın patlar fakat siz susmak zorundasınızdır. İçinizdeki barut cayır cayır yanar ve siz yine susmak zorunda kalırsınız. Sustukça sıra size gelmez ne münasebet , sustukça sadece daha çok kanarsınız.
Türkiye'nin hatırı sayılır şöhrete sahip, gazetecilik ve televizyon programcılığının yanı sıra ekonomist unvanı da taşıyan fikir liderlerinden biri şu sözleri etti: "Ben üzülüyorum. Gençler umutsuz, fırsatını bulsa yurtdışında hayat kuracak. Ne münasebet. Hiç mi bir sivil toplum çalışmasına üye olayım da bi işin ucundan tutayım demez insan? Gençlik elde telefon geyik muhabbeti içinde daha kaç yıl heba edecek ömründen. Şikayet etme, yap!" (•••) Türkiye'de gençlerin yaşadığı bağlamı, mücadele alanlarını anlamak ve bataklığı kurutup mis kokulu çiçekler açmasını sağlayacak köklü çözümler aramak ve bulmak varken, şikâyet etme, yap üsttenciliğine sahip olmak oldukça manidar..
Sayfa 22 - Mundi KitapKitabı okuyor
Reklam
Bir velîye diyenler oldu: —• Siz öyle yükseksiniz ki, zamanımızda sahabîlere eş gibisiniz! — Ne münasebet, dedi yüksek velî; eğer siz sahabîleri görseydiniz, vecd ve aşk hallerine bakıp deli derdiniz; onlar da sizi görselerdi müslüman olmadığınıza hükmederlerdi. Ben nasıl onlara eş veya eş gibi olabilirim?
Necip Fazıl kısakürekKitabı okuyor
Kapının önünde bir araba duruyor. Yabancılar. "Kayboldunuz mu?" diye sordum. "Yoooo" dedi kadın. "Niye kaybolalım, ne münasebet?" Atarlı yetişkin! Bunlar durduk yere alınır, durduk yere gerilim yaratır, durduk yere insanı tersler. Atarlı yetişkinlere hiç bulaşmam. Söylediğime pişman oldum. Kötü bir şey olduğunu bile bile içimden "İnşallah kaybolursun!" dedim... :-)
Sayfa 79 - Taze KitapKitabı okudu
KlRGlZLAR
İlk büyük Türk imparatorluğu Asya Hunlarına MÖ 202 yılından önce bağlanan Kırgızlar, o zaman Çin kaynaklarındaki isimlerinin ilk transkripsiyonu ile Ke-k'un olarak tanınıyorlardı. MÖ 46' da bir kez daha Hunlara tabi olmak zorunda kalan bu Türk kö­kenli boy, aradan asırlar geçtikten sonra MS 558 yılında Gök Türk Devleti'ne bağlandı. 648 yılında Gök Türklerin zor durumda olmasından faydalanarak Çin ile siyasi münasebet kurdu. Zaman zaman isyan teşebbüslerine rağmen Kırgızlar, Uygurların uzun süre egemenliklerini tanıdılar. Ne var ki, 840 yılında Büyük Uygur Devleti'ni yıkmak suretiyle bağımsızlıklarını kazanabildiler. 920 yılında doğudan gelen Karahıtaylar, onların devletini ortadan kaldırdı ve Ötüken'den eski yurtlarına Altay Dağları'nın kuzeydoğusu ile Sayan Dağları'nın kuzeyindeki sahaya sürüldüler. Daha sonra Cengiz Han liderliğinde kurulan Büyük Moğol-Türk İmparatorluğuna katılarak onların ordusunda yer aldılar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.