Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
443 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Yağmurcuk Kuşu/Kimsecik Üçlemesi 1.Kitap İncelemesi
Kitap Van bölgesinde doğup büyümüş bir kürt beyi olan İsmail Ağayı anlatıyor. 1.Dünya Savaşından sonra ermeni işgaline uğrayan bölgeden kaçan İsmail Ağa Şanlıurfa bölgelerinden geçerken adsız bir çocuk(ileriki bölümlerde adı Salman olacak) bulur. Çocuk yarı ölüdür. İsmail Ağanın annesi onu iyileştirir ve İsmail Ağa adsız çocuğu evlat edinir. Daha sonralarında Adanaya doğru giderken bir tütüncüye denk gelirler. Tütüncü onları Hasım Beyle tanıştırır. Hasım Beyle tanışan İsmail Ağa bir miktar parayla Adanaya gelir. Daha sonraları vali onları Adananın bir dağına sürer. İsmail Ağa tırnaklarıyla kazanarak buradada ağa olur. Salman adı verilen çocukta bu olaydan yararlanır. Aynı zamanda İsmail Ağanın hakiki bir oğlu olan Mustafa doğmuştur. Salmandan herkes nefret etmeye başlar bu olaylar dallanarak ilerler ve en sonunda Salman eskiden yapmayı sevdiği gibi onu koruyan babasını öldürür..... Kitap çok akıcıydı ama benim zamanım olmadığı için erken bitiremedim
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
in bu kitabına 10 üzerinden 10 veriyorum serinin diğer incelemeleri için beklemede kalın... İyi okumalar....
Yağmurcuk Kuşu
Yağmurcuk KuşuYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2013983 okunma
Doğru yolda ilerleyen herkesin eninde sonunda karşılaşacağı en büyük sorunlardan birisi aşk ve bağımlılık arasında belirgin bir fark olduğunun bilincinde olabilmektir. Göze aynı görünürler ama değildirler.Birbirlerine benzerler - ama farklıdırlar. Hatta, aslında, bağımlılığa kıyasla nefret bile aşka daha fazla benzer. Bağımlılık tam tersidir; nefretin üstünü örter ve ona aşk süsü verir, ve aşkı öldürür. Bağımlılık kadar, sahiplenmek kadar zehirli hiçbir şey yoktur.
Reklam
"Her infaz, adaleti öldürür aslında çünkü hiçbir hayat öldürülmeyi hak etmez.Ben hapiste yediğim dayaklardan kurtulup hayatıma devam edebildiysem işkencecilerimi bağışladığım içindir.Bunu diğer işkence mağdurlarından öğrendim.Zincirlenip sıramı beklerken. Unut, demişti o bilge adamlar.Onlardan, onların bizden nefret ettiği gibi nefret etmek aklını kirletmekten başka bir işe yaramaz.Oysa dokunamayacakları tek şey odur."
Sayfa 705Kitabı okudu
"Gerçek bir kötü"derken,içinde iyi olan ne varsa inkâr etmiş ve yaşarken cesede dönmüş biri demek istiyorum.Çünkü asıl kötüler herkesten nefret ederler,bu kesin,ama özellikle de kendilerinden nefret ederler.Birisi kendinden nefret ettiğinde bunu fark etmez misiniz siz? Bu onu yaşarken öldürür.
Okurken kanım dondu
“Şimdi sana niye anlatıyorum bunları açıklayayım: Karşında El Kaide ile aynı kaynaktan gelen ve en az onun kadar tehlikeli bir kurulum olduğunu, bu kurulumun köklerinin, sahip olduklarını korumak için seni ve senin gibi milyonlarcasını bir hamlede öldürmeye hazır bir sisteme dayandığını; bu vahşilerin silahlarının hukuk, güçlerininse senin vergilerinle kurulmuş bu devletin kaynakları olduğunu bilesin ve kendine gelesin diye! El Kaide’nin, girdikleri köylerde tecavüz ettikleri kadınlara sonra cinsel organlarını keserek işkenceler uygulaması buradakilerin yanında uygar kalır. Bunlar, önce inandığın her şeyi yağmalar, çocuklarını öldürür, sonra sen bu vahşete seyirci kalamadın diye seni bir deliğe tıkar, yemeğine koydukları ince ayar radyasyonla kanser olmanı sağlarlar, seni izleyen herkese, Allah’a karşı geldiğin için acılar içinde olduğunu ibret olarak gösterir ve seni tedavisiz hapsederek dünyanın en acı veren hastalığının eline bırakırlar. İşkenceyle ölmekten çok daha ötesini yaşatırlar sana, sadece hayattan değil varoluşun kendisinden bile nefret edersin. Listeleri vardır, ismin bir kere girdi mi, bir de üstü çizildi mi bitersin”
Kilisenin aralık duran kapısından dışarıyı işaret etti. Baktım. Bir kadın gördüm. “Bak” dedi Masalcı. “Kadın çocuğuna meyve veriyor. Ne güzel bir anne değil mi? İlgili. İyi bir çocuk yetiştirecek. Ama durum öyle değil... Çocuğun kaderini annesine duyduğu minnet yönetecek, yeteneği değil. Yeteneği körelecek. Annesine duyduğu minnet onun hakikati olacak. Sevgi de öldürür nefret de... Senin gerçeğin sevgi . mi Erhan?”
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
TANIDIK BİR “YABANCI” (Spoiler İçerir)
Bir kitaba hiç sıkı sıkı sarılmak istediniz mi? Ben istedim… Meursault’a, onun katı umursamazlığına, yaşamı bütünüyle saçmalıktan ve sıradanlıktan ibaret görüşüne, basitliğine, hissizliğine, hislerine sarılmak istedim. Hepimiz hayatlarımızı, toplumun normlarına ve değer yargılarına göre şekillendiriyoruz, aksine davranmamızın sonucu yine
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,7bin okunma
Tamamlanmamış nihilizm; biçimleri: Tam ortasında yaşıyoruz. Değerlerimize tekrar değer kazandırmadan nihilizmden kurtulma çabaları: Aksini meydana getirir ve problemi daha duyarlı hale getirir. Kendi kendini uyuşturmanın yolları. Derinlerde: nereye gideceğini bilememek. Boşluk: Sarhoşlukla aşmaya çalışmak: Müzik olarak sarhoşluk; en asil şeylerin yok oluşundan trajik bir biçimde keyif alma acımasızlığıyla sarhoşluk; tek insanlar veya yaşlar (nefret olarak vs.) için körü körüne isteklilik olarak sarhoşluk.— Bilimin bir aracı olarak körü körüne çalışma girişimi: Gözlerimizi küçük keyiflere açmak, örneğin bügi arayışında (kendine karşı alçakgönüllülük); kendisi hakkında genelleştirme karşısında boyun eğme, acuna duygusu; mistisizm, sonsuz boşluğun şehvetli zevki; “kendi hayrı için” sanat (“le /ait”) ve kendinden iğrenmenin uyuşturucu aşamalan olarak “salt bügi”; sürekli işin veya bazı aptal küçük fanatizmlerin bir türü; tüm yöntemlerin bir kanşımı; hastalığın genel ölçüsüzlüğe ait oluşu (sefahat keyfi öldürür).
siz hiç babanızdan nefret ettiniz mi? ben ettim. siz de ettiniz. belki benden daha fazia ama asla daha azı değil. her insan öldürür sevdiğini, demiş ya şair, hayır. her baba en az bir kez katleder kızının ruhunu. ve bilir. katledilen ruhun getirildiği çarmıhtan kurtulduğu an, ömür boyu saklanır ve bir daha aynı bakmaz küçük kızları babalarına.
Her yerde zayıflar önlerinde süründükleri kuvvetlilerden nefret ederler, kuvvetliler de onlara, yünü ve eti satılık sürüler gibi muamele ederler. Daha namuslu bir işleri olmadığı ıçin, talim görmüş bir milyon katil, ekmek parası kazanmak amacıyla Avrupa'nın bir ucundan öbür ucuna giderek, düzenli bir şekilde insan öldürür, haydutluk eder; barış içinde yaşar gibi görünen sanatların geliştiği şehirlerde insanlar, kuşatılmış bir şehrin uğra dığı feläketten daha çok haset, gaile, endişe içinde kıvranırlar. Gizli acılar genel felaketlerden daha acıdır.
Sayfa 66 - Meb Yayınları
Reklam
öyle aşkın ıstırabını
Sevilen kimseye duyulan nefret, zaman zaman o ka­dar ileri bir noktaya varabilir ki aşık önce sevdiğini öldü­rür, ardından da kendi canına kıyar.
Sayfa 73
Öğrenmen gereken bir şey var; "nefret", entelektüel anlamada ele alındığında "sonsuz yadsıma"dır. Duygular bağlamında değerlendirildiğinde bir körelme biçimidir ve kendinden başka her şeyi öldürür.
Sayfa 70 - CanKitabı okudu
“Unutmak en iyi intikamdır.” diyor Borges. Nefret bir histir. Ve bazen bazı insanlar, nefret edilmeyi dahi haketmezler. Bu yüzden görmezden gelmek, nefretten daha çok acı verir karşıdaki insana. Çünkü, onun için yananın artık bir külü dahi kalmaması öldürür, hem de yavaş yavaş.
Her şeyi sevmeliyiz, belki de kendi çağımız dışında. Çünkü hatırladığımız üzere, kendi çağımızdan nefret etmeliydik.
1.455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.