Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Demlenmiş şiirlerden.. En sevdiklerimden..
"Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir
O kadar çok ki..
Kuşkusuz siyasi düşüncelere saygı duyarım, ama nerede durmaları gerektiğini bilmeyen insanlar var.
Sayfa 740 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları XII.BasımKitabı okudu
Reklam
Nefes almayı dene. Hayatında bir kez olsun, derin bir nefes çek ciğerlerine ve nerede olduğunu umursamadan kapat gözlerini. Bütün o gürültü, bütün o insanlar ve kalabalık yalnızca bir uğultudan ibaret olacak...
Sayfa 228Kitabı okudu
Ey, dünya! Ne kadar şefkatsiz ve kötü yara­dılışlısın! Kendin besler, yine kendin yok edersin. Yaşlı Dahhâk’in elinden padişahlığı alan Fe­ridun, şimdi nerede? Yeryüzünde beş yüz yıl padişahlık etti; so­nunda o da gitti, yeri boş kaldı. Çekilip gitti ve dünyayı başkalarına bıraktı. Ondan götürdüğü tek şey, hasrettir! Biz insanlar, küçük büyük hep böyleyiz. İs­tersen çoban, istersen sürü ol, hepsi bir...
Kuss.b.Saide
"İnsanlar! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz! İbret alınız! Yaşayan ölür, ölen fena bulur! Olacak meyse olur. Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, annelerinin ve babalarının yerini alır. Derken, hepsi ölüp gider! Hadiselerin ardı arkası kesilmez; hep birbirini kovalar. Kulak tutunuz, dikkat kesiliniz; gökte haber, yerde ibret alınacak
...Dedik ki: "Öyle büyük zatlar size de geliyorlardır." Hz. Pir cevap verdi: Bizde "bize" diye bir şey kalmadı ki. Hayli zamandır bizim "bize" diye bir şeyimiz yok. Şayet gelirlerse, onlar zihinlerinde hayal ettiklerinin ve güven beslediklerinin yanına geliyorlardır. Bazı insanlar Hz. İsa'ya, "Sizin evinize geliyoruz" dediler. O ise, "Bu dünyada benim evim nerede ki ve ne zaman oldu ki?" diye cevap verdi. Rivayet ederler ki İsa aleyhisselâm kırda geziyordu. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Hemen bir karakulağın inine girip bir köşede yağmurun geçmesini bekledi. Kendisine hemen şu vahiy geldi: "Karakulağın ininden derhal çık! Senin hatan yüzünden onun yavruları huzursuz oldu." Hz. İsa feryat etti: "Yârabbi! Karakulağın yavrularına bile bir yuva var, ama Meryem'in oğluna ne sığınak var, ne yer, ne ev, ne de barınak!" Hz. Pir izah buyurdular: Karakulağın bir evi var ve o oradan böyle bir sevgili tarafından kovulmuyor. Sense, seni kovan birine sahipsin. Evin yoksa senin korkacak neyin olur ki? Çünkü seni kovan öyle birinin lütfûdur, öyle birinin ihsanıdır ki O seni kovulmaya değer bulup seçmiştir. Bu ise senin için yüz binlerce gökten de, yerden de, bu ve öteki dünyadan da, Arş ve Kürsî'den de daha değerlidir.
Reklam
Nerede o eski dalkavukluklar...
Binlerce esef ki eskiden bir büy­üğün bir dalkavuğu olurken şimdi her büyüğün yüzlerce dalkavuğu var. Dahası, eski dalk­avuklar bazen öyle hakikatli sözler ederlermiş ki bu sözler meclise bir bomba gibi düşüp herkesi kendine getirirmiş. Yine eseftir ki şimdilerde insanlar, bir dalkavuk tutmak yerine çevrelerindeki herkesten dalkavukluk bekliyorlar. Doğrusu bu manzaraya bakınca insan, "Nerede o eski dalkavuklar!" diye iç geçiriyor.
“Çevrene bak,” dedi Francisco. “Kent dediğin, insan ruhunun donmuş hâlidir. Kenti meydana getiren her civatayı, somunu, dişli çarkı, jeneratörü ilk düşünen insanların cesareti oradadır. ‘Bana kalırsa’ değil de, ‘böyledir’ diyebilme cesareti. Kendi hayatlarını, kendi kararlarına göre riske ediyorlardı. Sen yalnız değilsin. O insanlar gerçekten var. Her zaman var oldular. Eskiden insanlar mağaralarda yaşardı.Her salgının, her fırtınanın insafına kalmış durumdaydılar. Senin yönetim kurulundaki adamlar, insanları o mağaralardan çıkarıp buralara getirebilir miydi?” Eliyle kenti gösteriyordu. “Tanrım, hayır!” “İşte sana, başka türlü insanların da var olduğunun kanıtı” “Evet,” dedi Dagny hevesle. “Evet!” “Sen onları düşün, yönetim kurulunu unut.” “Francisco, nerede onlar şimdi...başka türlü insanlar nerede?” “Şu ara istenmiyorlar.” “Ben istiyorum. Ah, Tanrım, hem de nasıl istiyorum!” “İstediğin zaman...bulacaksın onları.”
İnsanların pek çoğu gülmeyi hiç beceremezler. Hoş buna becerememek de denemez ya! Çünkü bu bir Tanrı vergisidir, değiştirmeye de imkân yoktur. Yalnız kendini yeniden yetiştirir, iyi bir biçimde geliştirir, kötü huylarını yenebilirsen, problem kalmaz: o zaman böyle bir insanın gülüşü de her hâlde iyi bir tarzda değişirdi. Bazı insanlar gülüşleriyle
“İnsana en çok acı veren şey söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur. Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz. Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile. Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar öylece ortada kalacağız. Ne kadar çok anladıysam o kadar çok derinlere battım, sıkıştım kaldım. Öylesine
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
O büyük insanlar, o muazzam kadın ve erkekler nerede?
S: Korkunun olduğu her yerde saygı da vardır diyemem çünkü eminim ki bütün insanlar fakirlikten, hastalıktan ve kötülükten korkarlar fakat hiç birisine en ufak bir saygı duymazlar, E: Çok doğru. S: Fakat onun yerine şunu iddia edebilirim ki nerede saygı varsa orada korku vardır. Çünkü bir hareketi yapmaktan çekinen ve utanan bir kimse o konuda yanlış bir üne sahip olmaktan korkar. E: Şüphesiz S: Öyleyse korkunun olduğu her yerde saygı da vardır demekle yanılmış oluruz onun yerine saygının olduğu yerde korku vardır demeliyiz. Korkunun olduğu yerde her zaman saygı olması gerekmez çünkü korku daha geniş bir kavramdır ve saygı onun bir parçasıdır, tek sayıların tüm sayıların bir parçası olduğu gibi.
Nerede bu yüzler? Doksanlı yıllarda sokaklarda gördüğüm o güzel insanlar nerede? Hepsi birden gitti mi?
Sayfa 246 - KafkakitapKitabı okudu
NEREDE O KENDİNİ ULAŞILMAZ GÖREN İNSANLAR
Kâinatın sahibi gibi yaşayanları, göğü, yıldızları ayağına musahhar kılanları... Birçoğu şu an yaşamıyor. Fakat ay, güneş ve yıldızlar yerli yerinde duruyor.”
Sayfa 281Kitabı okudu
Düşünce
Başına ne gelirse gelsin, başlarına aynı şey gelince üzülen, şaşkına dönen, ağlayıp sızlayan insanları getir gözünün önüne. Şimdi nerede bu insanlar? Hiçbir yerde. Öyleyse? Sen de onlar gibi mi yapmak istersin? Neden o insanları kışkırtan, etkisi altına alan ve onlara boyun eğdiren bu geçici duygulardan nasıl faydalanacağına odaklanmıyorsun?"
Sayfa 17
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.