Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Neyi sevdiğimizi, ne yapmak istediğimizi bilmek, kendimizi nerede iyi hissettiğimizi bulmak kolay değildir… Başarı ve başarısızlıklar, bizde yarattıkları gerçek duygular sayesinde, her şeyi daha net görmemizi, bizim için önemli olanla olmayanı ayırt etmemizi sağlarlar. Boris’in hisleri de, ileride seçeceği meslekle ilgili kendini sorgulamasına yardımcı olacak mutlaka.
Sayfa 34 - Günışığı Kitaplığı
Birinin kişisel özelliği olarak gördüğümüz ya da fazla abartılı bulduğumuz davranışlar, bağlanma teorisi objektifinden bakıldığında dosdoğru ve net şekilde anlaşılıyordu.
Reklam
“İnsanlar yiyecek, giyecek, hayvan yemi gibi ihtiyaçlarını birincil üretimden aldıkları payla karşılıyor ve karşılamaya da devam edecek. Daha sürdürülebilir bir gelecek için net birincil üretimin artması gerekiyor. Dünya'nın on milyar insanı güvenli bir biçimde beslemesinin mümkün olduğu tahmin ediliyor. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için bilimsel ve teknolojik gelişmelere ihtiyaç var.”
İnsan çevresine bakmamaya çalıştığında daha net görüyor çevresindekileri...
Sayfa 142 - NemesisKitabı okudu
büyürken gittiğim kilisede en sevdiğim şarkılardan birinde şu soru sorulurdu: "ruhun ne durumda, özgür ve tam mısın?" kendimizi sevdiğimizde, ruhumuzun en derin ihtiyaçlarına kulak veririz, terk edilmekten ve başkaları tarafından tanınmamaktan artık korkmayız. kendimizi net bir biçimde, gerçekten olduğumuz gibi görürüz.
İçinde, her şeye dair, kafası karışık bir umut vardı. Net bir konu hakkında olmasa da güzel şeyler düşünüyordu. Liseden kalma alışkanlıkla, tükenmez kalemi parmağında çevirdi. Tıkır. Tıkır. Tıkır. Üst üste bekleyen noktaların üstünden geçti, yuvarladı, yuvarladı.
Reklam
Özgürlük, net ve güçlü sınırlara sahip olabilmenizle ilgilidir. Hayır diyebildiğiniz ölçüde özgürlük alanınıza sahip çıkarsınız.
Net..
"Kapatılmamış parantez bırakmayacaksın ardında!"
Sayfa 322Kitabı okudu
Malum bir önceki bölümde harika bir iskender yedik. Yakın zamanda iskender yiyen herkesin çok net hatırlayacağı gibi, canımız artık inanılmaz bir şekilde tatlı istemektedir. Birkaç dakika evvel büyük bir zevkle yediğiniz yemeği çoktan unutmuşsunuzdur artık. Şu an kafanızdaki paradoks "şerbetli tatlılar ile mi coşsam" yoksa "çikolatanın en karanlık köşelerinde mi kaybolsam" şeklindedir. Tercihiniz ister şekerpare olsun ister çikolatalı kek. Bu durum içinizde adeta "tatlı" diye bağıran bir çocuk olduğu gerçeğini asla değiştirmeyecektir. Peki, modern insan olarak şekere neden bu kadar düşkünüz.
"Beden ruhtan ayrıldığında, bedenin içselliği olmayan bir parçalar bütünü, ruhun da mesafesiz içsellik mahiyetindeki tarihleri başlar. Bu ikisi, Descartes’ın istediği şekilde net ve birbirinden farklı iki kavram olmuşlardır, böylelikle var olmak kavramı şairlerin genel­likle ona atfettikleri tüm zenginliği yitirmiş ve sadece iki anlam edinmiştir: Buna göre, şey ya da bilinç olarak, bir diğer deyişle rex extensa ya da res cogitans olarak var olunur. Ancak bu ikisi ara­sında düşünen sadece res cogitans olduğundan, akıldan meydana gelmiş bir beden edinilmiştir. Buna göre, beden hayat tarafından yaşanmaz; beden, etten kemikten değil, fikirdendir, anatomiktir, hayat öznesi değildir. Akıl tarafından meydana getirilmiş hayatı yaşamaya mecbur olan beden üçüncü şahsa ait bir süreç demedi: göz, işitme, dokunma, hareket bütünü haline gelir; her bir sürecin kendi organı, kendi nedenleri, kendi özel bir bilimi vardır.” (Umberto Galimberti)
Sayfa 83 - YKY / Çev. Meryem Mine ÇilingiroğluKitabı okuyor
Reklam
Benden Bahsediyor :)
Tek bir cümleyle söylemek gerekirse, o, iflah olmaz bir romantikti; dik başlı, alaycıydı, daha net ifade edersem, dünyada olup bitenlerden bihaberdi.
Atatürk hakkında dengeli ve gerçekçi değerlendirmeler yapmak gittikçe zor hale geliyor. Maalesef çocuklarımız daha okula başlamadan önce bu konularda düşünmemeyi öğrenmeye başlamışlar, ezbere laflar edip, bunların ne anlama geldiğini dahi düşünmüyorlar. Bunu öğrencilerimde net olarak görebiliyorum. Atatürk hakkında çocuklar büyüklerin dediklerini ezberleyip tekrar etmenin ötesinde herhangi bir değerlendirme yapmaktan acizler; onları bu şekilde aciz hale getiren biz büyükleriz.
…içimdeki gölcüklerin buğusunda, puslu, görüşü net olmayan bir yerden bakmaktayım, varabilir miyim sana?
“Gidiyorsun, değil mi?” Net bir şekilde, “Hayır,” dedi. Midemde umut kelebekleri uçuştu ama emin olmadan heyecanlanmaktan da korkuyordum. “Yarın mı gitmiyorsun yoksa bir süreliğine mi gitmiyorsun?” “Sen beni kapının önüne koyana kadar gitmiyorum.”
Eskiden olsa tepki vereceğim, fırtınalar koparacağım şeylere yaprak dahi kıpırdatmıyorum. Çünkü ben kendimi çok saçma şeyler ve insanlar için yormuşum. Şimdi çok net görüyorum. Bu yüzden artık ben yalnızca kendimde umudu buluyorum. Binlerini sevmek için kendimi zorlamıyorum. Çünkü kendimi seviyorum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.