Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"... ve asil korkutucu olan başka türlü düşünmeniz halinde sizi öldürecek olmaları değil, haklı da olabilecekleriydi. Netice de iki kere ikinin dört ettiğini nereden biliyorduk ki? Yercekiminin etkili olduğunu nereden biliyorduk? Geçmişin değiştirilemez olduğunu nerden biliyorduk? Hem geçmiş hem de dış dünya sadece zihnimizde varsa ve zihnin kendisi de kontrol edilebilir bir şeyse?? "
İbn Teymiyye'nin yaşadığı çağda, Kalut ırmağında halk tarafından kutsallığına inanılan bir kaya olup Müslümanlar bunu ziyaret ederler, kurbanlar kesip çevresinde mekân tutar, adaklar adayıp üstüne yatarak ağlarlar ve ihtiyaçlarını isterlerdi. İbn Teymiyye bu gibi şeylerin İslâm şerîatında caiz olmadığına dair pek çok va'z u nasihatta bulunduysa da, hurâfe aşığı avam ile kişisel çıkarlarını kollayan havass için bir etkisi olmadı ve güzel bir netice vermedi. Bunun üzerine İbn Teymiyye, bir gün talebelerini toplayıp kayayı tuzla-buz etti, izlerini dahi silip belirsiz hâle getirdi. Böylece, o bölgede yaşayan Müslümanların şirk belâsından kurtulmasını sağladı.
Sayfa 30 - İşaret YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
25. Zihnin dinlenmiş olduğu zamanları en önemli işlere ayırmalıdır
Burada vakitle ilgili olarak dikkat çekilmesi gereken bir yön daha vardır. O da ilmî çalışmanın münasip bir vakitte yapılması gerektiğidir. Bazı ilmî çalışmalar için her vakit uygundur, zihin de ona hazırdır. Çünkü iş hafif olur, yapılması kolaydır. Mesela yazmak, basit mütalalaar, göz atma şeklindeki okumalar ve benzerleri gibi. Bunlar zihnin duru olmasını , tam dikkati, ince ve derin tefekkürü gerektirmez Ama bazı ilmî çalışmalar da vardır ki en güzel şekilde yapılmadıktan sonra tam netice elde edilmez. Bu sebeple zihinlerin durgun ve başka şeylerden vareste olduğu, insanın düşünce ve duygularının dinç ve tek bir şeye teksif edilebildiği, bereket ve berraklığın olduğu zamanlarda çalışılması gerekir mesela seher, fecir ve sabah saatleri yanında ortamı sessizlik ile tam sükûnetin büründüğü , meşgul edecek hiçbir şeyin olmadığı gece vakti
Zat-ı fahimaneleri ise Diyarbekir'de bir Kürt muhitinde bulunuyordunuz. Arkadaşlarınıza muhalif ve netice-i harpte [harbin sonunda] Türkiye'nin parçalanacağına mü'tekid olanların [inananların] belki birincisi idiniz. Kürtlere hoş görünmek istediniz ve ilk defa olmak üzere, muahharen [sonradan] Elaziz'de idam ettirdiğiniz Dersim Mebusu Hayri Bey'in kumandasında, karargahınıza merbut [bağlı] bir Kürt taburu teşkil eylediniz. Efrad ve zabıtanı kamilen Kürt olan bu taburun kıyafeti de temamen Kürt kıyafeti idi. Bu tabur efradı [fertleri] şal, şepik ve kolos giyiyor, Kürt hançeri takıyorlardı. Kumandanlar değilse de emirler aralamnda Kürtçe olarak söyleniyordu. Bu, Osmanlı ordusunda Kürtlere ilk defa yapılmış bir cemile idi. Bu tarihi hakikati da muhtasaran [kısaca] zikreyledikten sonra, yine mevzuya rücu ediyorum [geri dönüyorum]. Evet, eslafınız Ermenileri taktil ve Kürtleri tehcir ve taktil ile [öldürerek] mahvedemediklerini nazar-ı itibare (ciddiye] almadınız. Maziden ibret alarak Kürtlerin milli haklarını itiraf ve Kürt vicdan-ı millisini [milli vicdanını] tatmin edecek makul ve hakimane tedbirlerle Türkiye dahilinde kalmış olan yegane ve kıymettar unsuru kazanmak yollarını araştırmadınız. Hakikati görmek istemediniz. İradenizin kuvvetiyle başa çıkarmak [başarmak] istediğiniz işin tatbik-i kabiliyetini [uygulanabilirliğini] mukayese ederken yaptığınız hesapta yanıldınız. Evet, zannettiniz ki deniz içilmekle biter. Eslafınızın [seleflerinizin] planını daha büyük bir şiddet, bir ünf ve sürat ile tatbike koyuldunuz.
Karl Marx, determinizmde bir nev'i (tür) inhisâr (tekel) iddia eder: İçtimâî hadiseler arasında sebep olabilmek imtiyazı (ayrıcalığı), yalnız iktisadi hadiselere münhasırdır (özgüdür). Diğer içtimaî hadiseler, meselâ, dinî, ahlâki, bediî (estetik), siyasî, lisanî muâkalevî (akla dayanan) hadiseler asla sebep olamazlar,yalnız netice olabilirler. Binâenaleyh (bundan dolayı), Karl Marx’a göre, iktisadî hadiselerin gayrı olan(dışında kalan) bütün içtimâî(sosyal) hadiseler “gölge hadiseler” (epifenomenler) mahiyetindedir.
Sayfa 85 - ÖtükenKitabı okudu
458 syf.
·
Puan vermedi
Beni öncelikle ismiyle kendine çeken bir kitaptı. Daha sonra hiçbir inceleme okumadan arka kapak yazısını okudum, ön fikir edinmek mahiyetinde. Sonra dedim ki ben bunu okumalıyım. Eser oldukça hacimli ve bir çırpıda okunabilecek içerikte değil. Okumaya başladığınızda her ne kadar farklı bir ülkeden bir yazar yazmış olsa da şiddetin ağır patolojik
Görünmeyen Yaralar
Görünmeyen YaralarRachel Louise Snyder · Okuyan Us Yayınları · 202040 okunma
Reklam
Ondan sonra tek yapmam gereken güle dönüşüp derilmek olur. Güle ya da cezayirmenekşesine. Papatyaya ya da aslanağzına. Ama sen asla böyle güzel bir netice elde edemezsin. Sana bakmak yeter bunu anlamak için. Bunun için yaratılmamışsın sen.
Mezhep(siz)'lik Taassubu
Şu; 'kur'an bize -bölünmeyin- diyor, dolayısıyla mezhepler Kur'an'da yoktur" diyen adamlar, ne zaman kendilerinin de "bölünmeyenler grubu" olarak bir mezhep kurduklarını anlayacaklar? "Mezhep ve Sünnet lügatta aşağı yukarı aynı anlama gelen iki farklı kavram. Literatürde ise aralarında bir derecelendirme
Netice şurda toplanıyor ki ruh muvazesinin birinci şartı iman: aşk ve vecd halinde tezahüre geçmesi ve hiçbir maddenin layık olmadığı nezaket itinasiyla canlı tutulması ve korunması
Bugüne kadar ne yaptığımı düşündüm. Bir sıfırdan başka netice alamadım. Hayatta hiçbir şey yapmış olmamak gibi korkunç ve utandırıcı bir şey var mı?
Reklam
Fenerbahçe de Monako da iyi başladığı maçı alamaz. Monako'nun nefesi yetmez, Fener de fazla coşkuya kapılır, gözüne inecek perde aranır. Netice final four biletinde iş 5. maça kaldı.
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Romanın temel çıkış noktası, hakkında pek fikir sahibi olamadığımız ama gösterildiği kadarıyla sıradan bir şehir hayatı yaşayan İbrahim'in hayatını kaybedişiyle başlıyor. Hayatını kaybettiğini öğrenen İbrahim, onu aramaya çıkıyor. İbrahim'in hayatını kaybedişini öğrenmesi şaşırtıcı ve pek de sıradan olmayan bir şekilde İşlenmiş. Romanın yaklaşık olarak ilk yarısı boyunca İbrahim'in Kayıp Hayatlar Bahçesi isimli bir yere gitme serüvenine ortak oluyoruz. Bu serüvende İbrahim kimi farklı, kimi güzel, kimi hazin olaylar, mekanlar ve insanlarla karşılaşıyor. Kitapta bildiğimiz zaman, mekan, boyut kavramları yok. Gerçek ya da gerçek bildiğimiz dünya arada bir bahsi geçen ufak bir detaydan ibaret. Bazen tekerleme gibi cümleler, bazen de tekrar edilmiş betimlemeler beni yorsa da, neyse ki ikinci yarıda İbrahim bir şeyler bulurken ben de buldum. Hepimizin kaybettiği birşeyler var netice de, öyle değil mi?
İbrahim’in Kaybettiğini Bulmasıdır
İbrahim’in Kaybettiğini BulmasıdırGüray Süngü · İz Yayınları · 2020476 okunma
Kelimelerin bir sözlük manası, bir de daha çok kullanılan ama farkında olmadığımız deyim ve terim manası vardır. Kavramlar daha ziyade kelimelerin sözlük manasıyla değil, deyim manasıyla anlatılır ama herhangi bir yorumlamada, tefsir etmede kelimenin sözlük manası bir kenara bırakılıp sadece deyim manası kullanılırsa yanlış bir neticeye varılır. Keza, kelimelerin yalnızca sözlük manası kullanılarak konular izah edilmeye, şerh edilmeye, tefsir edilmeye çalışılırsa o da fevkalade yanlış bir netice verir.
Bugünün kadını cemiyet hayatında tahrik unsuru olmaya devam ediyor.Hatta kendilerini böyle bir ortam içinde bulmaları hoşlarına gittiği için derinlemesine düştükleri bataklıktan çıkma faaliyetleri nefislerine ağır geliyor.Halbuki Avrupa ve Amerikalı bir kısım kadınların bile hem cinslerinin bu olumsuz tavrına artık ürpererek bakmaya başladıkları bilinmektedir.Bununla beraber,hemen ilave edelim ki,söz konusu tahrik faaliyetleri,eskisine nazaran daha da artacaktır. Hatta bugüne kadar çerçevenin dışında kalmış bulunan birçok kadınlar da söz konusu faaliyetlere katılacaklardır.İşte hastalık bu şekilde dünya çapında bir özellik kazandığı an,birçok kadınlar,kocaları,nişanlıları ve sevgilileri için bir ıztırab ve azab nedeni olacaktır.Aileler yıkılacak,bağlar kopacak,gönüller derinden derine yaralanacaktır.Çok geçmeden kadın böyle bir hayata devam etmenin uygunsuzluğunu anlayacak,yaratılışında mevcut bulunan güzel davranışlara kendisini kavuşturucu bir nizamın kendisi için daha hayırlı olacağını,bugünkü gidişin ise mutsuzluktan başka bir netice getirmediğini nihayet idrak edecektir.İşte o gün insanlar dine dönecektir.Hem de İslam di nine.Bu,insan iradesinin dışında cereyan eden bir kanunla gerçekleşecektir. Çünkü Allah, insan fıtratına bu kanunu yerleştirmiştir.Zamanı gelince,o, gönüllerdeki vazifesini yerine getirecektir.
Sayfa 190
“Netice itibariyle, Tanrı tek başına belli bir düzen dâhilinde eşyayı yaratma kudretine sahipti ama istemesi hâlinde hepsinin birbiriyle olan bağlarını kesecek kudrete de sahipti.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.