Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
✓ ° Şu oynadığımız oyundan kazançlı çıkmamız olanaksız. Kimi yenilgiler kimilerinden daha iyi olabilir, o kadar." ° ✓
Kendimiz olmak muazzam bir güç başarısıdır. Çünkü çocukken sahip olduğumuz rol bize o kadar aşinadır ki özellikle aile içinde çocuk olmaya devam ederiz.
Reklam
"Biz hayatın dışındayız, derlerdi. Hayatın dışında... O, her şeyi besleyen hayat suyu bizden çekilmiştir. Ölüm bile bizim kadar kısır değildir."
Sayfa 36 - DergahKitabı okuyor
Sevdiğin ölümlülerden olmasın.
Hem bu dünya o kadar da matah bir yer değil. Ölmek için geldiğimiz ve daha doğarken aslında ölmeye sözlendiğimiz bir yer. Yoksa her doğanın daha bu dünyaya gelir gelmez ilk yaptığı işin ağlamak olması boşuna değildir herhâlde. Hem bu göz dediğimizin vazifesi sadece görmek olmasa gerek…
Sayfa 107 - Nesil Yayınları
365 syf.
·
Puan vermedi
İlk başta Süreyya'yı kadın, Suat'ı erkek sandım:D
Mehmet Rauf'un en önemli eseri olan Eylül; Servet-i Fünun döneminde yazılmış olan ilk psikolojik romanıdır. Eserde, Suad, Süreyya ve Necip üçlüsü arasındaki sevgi, sadakat, aşk, evlilik üçgeninde roman kahramanlarının ruhsal çözümlemeleri yapılmaktadır.Kitabın başlarında yavaş ilerleme söz konusu ve bu durum sizi sıkabilir. Ancak kitabın
Eylül
EylülMehmet Rauf · İnkılap Kitabevi · 201739,6bin okunma
341 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Atomik Alışkanlıklar
Uzun zamandır okumayı istediğim bir kitaptı ve kesinlikle bu isteğime değdiğini düşünüyorum. Öncelikle herkesin bildiği kişisel gelişim kitapları gibi “Her şeyi başarabilirsin! Sen çok güçlüsün!” gibi sözlerden sıyrılıp, insanın yapabileceği şeyleri hangi yollarla gerçekleştirebileceğini anlatıyor. Bilimsel verilerle desteklenmesi ve günlük yaşama
Atomik Alışkanlıklar
Atomik AlışkanlıklarJames Clear · Pegasus Yayınları · 202210,4bin okunma
Reklam
Her yaşantıdan bir nokta kadar iz kalır insanda. Ruhun zırhını yaralayan o noktalar kapanması mümkün olmayan acıların izleridir. Bakmayı bilen o izleri görür.
Geceleri sabahlara kadar okumayayım da ne yapayım? Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit, bu çıplak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir alemin munis, sevimli ve her biri sihir ve füsunla yoğrulmuş mahlükları ile dolmaya başlar. 21
Dünyayı ve Cenneti aynı anda bir arada bulunduran bir zihinde, ikisinin de uzlaştığı bir buluşma noktası nasıl olabilir? Onlar düşünsel seviyede gerçek gibi görünseler de hakiki değildirler çünkü onları düşünen zihin, düşüncelerinin Tanrı’dan ayrı olduğuna inanmaktadır. Bölünmüş olan zihin ile sonsuza kadar Bir olan Zihin nasıl birleşir? Nasıl bir plan hakikati bozmadan muhafaza eder, illüzyonların yarattığı ihtiyaçları fark eder ve saldırı veya acı olmadan hepsini yok eder? Tanrı’nın Düşüncesi’nden başka hangi plan hiç olmamış suçları ve illüzyonları unutabilir? Kutsal Ruh bu planı, Tanrı’nın yarattığı şekliyle Sizin de bir olduğunuz Zihin’de korudu. Kaynağı sonsuzluk olduğu için, Tanrı’nın planı zamanın etkilerinden muaftır. Fakat işlevini zaman içerisinde gösterir; çünkü siz zamanın gerçek olduğuna inanırsınız. Kutsal Ruh, sarsılmaz bir şekilde suç, acı, ölüm, ağıt ve kayıp görüntülerinize bakar. Fakat O, tek bir şeyin hakiki olduğunu bilir; Tanrı her zaman Sevgi’dir ve bu görünen, O’nun Niyeti değil.
Sayfa 99
“Evet. Bir çok konuda benimkinden çok farklı görüşlere sahipti ama… Oğlum, az önce sana o yaramazlığı yapmamış olsaydın bile seni ona yollardım dedim. Onunla ilgili bir şeyi görmeni istedim. Gerçek cesaretin ne olduğunu, cesaretin bir insanın eline bir silah alması anlamına gelmediğimi görmeni istedim. Daha başlamadan yenileceğini bildiğim halde başlamak ve ne olursa olsun sonuna kadar devam etmek demektir cesaret. Nadiren olsa da bazen kazanırsın.”
Reklam
Kendi kendimizi eleştirme fikrini o kadar geliştirdik ki insanlar bizi övdüklerinde bile onlara inanmıyoruz
Andrey Tarkovski
"Budala'ya dayanan bir senaryo yazmaya çalışıyorum, çok zor bir iş. Dostoyevski'ye hiç de doğru olmayan birçok şey yüklenmiş. Ör­neğin Moskova dahil her yerde, dindar bir yazar olarak görülüyor Dostoyevski. Oysa, inanç organı körelmiş insanın dramını ifade eden ilk yazarlardan biri olmasının dışında, o kadar da dindar olmadığı hiç düşünülmemiş. Maneviyatın kaybedilmesinin trajedi­siyle uğraşıyor. Kahramanlarının hepsi de inanmak isteyen ama inanamayan insanlar, bana öyle geliyor ki burada, Batı'da Dostoyevski'ye duyulan muazzam ilginin gerisinde, yazarın manevi boşluk ile dindarlığın krizi karşısında duyduğu kaygı var. Dostoyevski bunu doğrudan anlatmamayı başarmış, ama bütün hayatı boyunca inanamadığı için acı çekmiş. Hep inanan biri gibi davranmış, ama kimseye itiraf edememiş, bunun yersiz olduğunu düşünmüştü her­ halde. Prens Mişkin'i işte bu bakış açısıyla ele almak istiyorum."
Sayfa 83 - Agora Kitaplığı, 1. Basım
Bazan etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz,fakat hiçbir şey idrak etmeyiz;ruhumuzun içinde ikinci ruh herşeyi anlat, fakat bize anlatmaz
Kendilerine ayıracak vakit bulamamaktan yakındıkları halde, pazar günü geldiğinde ne yapacağını bilemeyen insanların sayısı o kadar çok ki.
Tarkovski'ye göre Zaman ve anı
Zaman olmadığında anı da artık yoktur, bu çok açık. Öte yandan anı, aşırı karmaşık bir kavram ve ilineklerini, belirtilerini istediğimiz kadar sayıp dökelim, yine de onun bizde yarattıklarının tümünü belirleyebilmiş olmayız. Anı, manevi bir kavramdır. Örneğin birisi bize çocukluk izlenimlerini mi anlattı, herkese, bu kişiye ilişkin eksiksiz fikir oluşturmamıza yetecek malzemeye sahip olduğunuzu tam bir güvenle söyleyebilirsiniz. Anılarından yoksun kalan biri, zamandan dışlanmış olduğu için, dış dünyayla bağ kurabilme yeteneğini yitirmiştir, o artık hayali bir varoluşun tutsağıdır ... ve çıldırmaya mahkümdur.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.