Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Clay aşkları konusunda korkusuzdu, ne hisset- tığının farkındaydı. sadece onunla seviştiği bu anda değil, kalbinde neler olduğunu her zaman biliyordu. "Karım olmanı istiyorum." "Senin karın gibi hissediyorum." "Sanki karımla sevişiyormuşum gibi hissediyo- rum." dedi Clay. Kelimeler artık sert, hızlı
Sayfa 212
304 syf.
8/10 puan verdi
Ayyy çok tatlı bir kitapla geldim. O kadar akıcı ve tatlı ki hemen bitti. Hatta profildeki önce ekledim kitabından ardından başladım ve şu an bitti. Bu ikiliyi okumak çok güzeldi. Kitaptaki hissiyatlar gerçekten de annesiyle izlediği romatik filmlerin peşinden giden bir kızın yaşadıklarını aktarabiliyordu. Karakteröere gelirsek Wessyyyyy benim olsana canım desem senden büyük olmam sorun olur mu? Çünkü sanırım benim bay doğrum da sen oldun gibi. Çok tatlıydın atışmaların, lizle ortak noktalar bulman, kötü onlarında ona destek olman... gerçekten böyle yanaklarını mıncırarak sevesim geldi. Liz sana gelirsek beni o kadar çıldırttın ki... yaşına ve romatik film aşkına veriyorum çünkü insan çok fazla kurgu içinde yaşayınca gerçek hayattaki kararları pek sağlıklı olmuyor. Ama kızım gerçekten o kadar sinir olduğum kararlar verdinki artık kendimi paralamaya başladım bir yerden sonra. Neyse sonuca gelirsek eğer böyle tatlı düşmandan aşka demeyelim de çocukken gıcık olduğunuz o kişiye çekilmeniz konulu bir kitap. Aslında doğru olduğumuz kişinin mutlu sonumuz olmayacağını okuduğumuz tatlış bir kitaptı. Kitapta sevdiğim bir ayrı konuda artık çok yaygınlaşan smut furyasına katılmamış olması çünkü karakterimiz lise sonda. Bence böyle olması daha da güzel kılmış kitabı çünkü artık hangi kitabı açsak içinde smut var ve bence lise kitaplarına kadar inmemesi gereken bir sınır var. Eğer sizi sıcacık yapacak bir kitap okumak istiyorsanız şans verebilirsiniz.
Filmlerden Daha Güzel
Filmlerden Daha GüzelLynn Painter · Artemis Yayınları · 20221,020 okunma
Reklam
Ya öyle işte kızım, sana bir sır vereyim mi? Senin ayaklarının altında paspas ettiğin kendini, hiç kimse baş tacı yapmıyor. Önce sen bil ki kıymetini, cihanda yaratılmaya layık görülmüşsün sen. Kendi kendinin de hakkı var üzerinde.
Giderek daha yakına yaklaşarak çıplak vü- cudunu, onun, onu ne kadar çok istediğini gizleye- meyen vücuduna, sırılsıklam olmuş pantolonuna ve gömleğine yapıştırdı. Onun dudaklarından dökülen inlemeleri, iç çekmeleri ve mırıldanmaları duymak istiyordu. Kalçasını ona sürttüğünde Clay inledi. Ses oldukça seksiydi ama bundan çok daha faz- lasıydı. Bu
Sayfa 202
Güney cephesinde başlayan İngiliz taarruzu sonucu Halep dahil güney vilayetleri İngilizlerin eline geçerken, Batı cephesinde Bulgaristan da savaştan çekildi. Enver Paşa savaşa devam etmek isterken, Sadrazam Talat Paşa ve diğer İttihatçı önderleri ise yenilgiyi kabullendi. Enver Paşa'ya bir türlü ısınamadığını anımsadı: "Mustafa
Bir Yılbaşı Öyküsü
"Sen yaşamak istiyorsun" diye söylendi meçhul besteci. "Bana yüz yıl gibi gelen bir süre önce, insanlar arasında geçirdiğim mutsuz ve kısa bir zaman içinde bestelediğim şu birkaç nota sana neler yaptı! Dinle, yaşayacak çok az zamanı kalanlar için yaşam daha güzel, daha parlaktır. Sahip olmamak ve istemek, sahip olup da istememekten daha iyidir. Ben, yaşamı çok seviyorum ve şimdi o sevgiyi sana armağan ediyorum."
Sayfa 27 - Yazılama Yayınevi
Reklam
Zaten sen kütüphanede bir erkeği çaktırmadan kesmeyi bile beceremeyecek kadar şaşkın, o erkek ayağına geldiğinde ağlayacak kadar korkak ve, "Neyin var?" dediğimde, "Annemi özledim," diyecek kadar çocuktun. İstanbul kıştı, seninle beraber şehre bahar gelmişti.
Üç derdim var bu dünyada, üç derdim, Önce ırkım, sonra yurdum, sonra sen. "Neyin eksik" desen, yine üç derdim, Önce ırkım, sonra yurdum, sonra sen.
Caner Kara
Caner Kara
Yorgunum: az önce bitirdim bi günlük öyküsünü dünyanın…
Bugün
Ölmeye Yatmak
Ölmeye Yatmak
’ı bitirdim. En son şubatta
Katalin Sokağı
Katalin Sokağı
’na on yıldız vermişim. Koca bir mart ayını on yıldız verebileceğim bir kitaba rastlamadan geçirmişim. Tam nisanı da böyle bitiriyordum ki
Adalet Ağaoğlu
Adalet Ağaoğlu
imdadıma yetişti. Kadınlar ellerinin değdiği yeri nasıl da güzelleştiriyorlar dedim içimden. Her şey de olduğu gibi edebiyatı da bir çiçek bahçesine çeviriyorlar.
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç
’un
Kapak Kızı
Kapak Kızı
’ı okurken de düşündüm aynı şeyi. Sonra
Füruzan
Füruzan
’ ımız, Fatma Aliye Hanım. Hepsi bir saygı duruşunu hak ediyor. Sadece Türk Edebiyatı ile de sınırlı değil elbette.
Annie Ernaux
Annie Ernaux
,
Marguerite Duras
Marguerite Duras
,
Agota Kristof
Agota Kristof
,
Magda Szabo
Magda Szabo
,
Toni Morrison
Toni Morrison
,
Jamaica Kincaid
Jamaica Kincaid
,
Tove Ditlevsen
Tove Ditlevsen
,
Elena Ferrante
Elena Ferrante
…oturdum düşündüm, ne çok kadının ruhuna konuk olmuşum meğer. İyi ki varsın edebiyat dedim. Fakat kendi topraklarının kadın yazarlarını okumak çok daha başka. Anlattıkları çoğu şey senin de kaderin çünkü, gözyaşları senin gö yaşın, kederleri senin kederin. Sen de mi yaşadın bunu diyorsun, bunu ben yaşadım bunu annem yaşadı, şunu da komşu kızı, ilkokul arkadaşım… sonra şaşırmıyorsun bu kader ortaklığına. Ne de olsa biz aynı toprakların gülleri, laleleri değil miyiz? Aynı havayı soluyup, aynı sulardan beslenmedik mi? İyi ki var kadın romancılarımız, yoksa kim anlatırdı yazmamış olan onca kadını? Bir iş daha edindim kendime. Türk kadın romancıların eserlerini keşfe çıkmak. Lakin önce birazcık
Thomas Mann
Thomas Mann
sularında yüzüp Alman edebiyatınının atmosferine dalmam lazım.
Reklam
ama önce sen kendini inşa etmelisin dimdik bir beden ve dimdik bir ruhla
Din
Değişmeliyiz… Değişmek zorundayız… Biz değiştik, Allah da celle celaluhu ) ( verdiği iman, izzet ve şahitlik sorumluluğunu bizden aldı. Şimdi bir daha, olumlu anlamda değişmeliyiz ki yitirdiklerimizi geri alalım. Aksi hâlde, değişim edebiyatı yapan dava edebiyatçıları gibi oluruz. İslam bizi değiştirmezse din gevezesi oluruz. Değişim nefislerde başlar. Ben değişmeliyim, sen değişmelisin, biz değişmeliyiz… Birçoğumuz haklı olarak soruyordur: Neyi değiştirelim ve nasıl değiştirelim? Bu soruya kendi adıma ve kendi nefsimi göz önüne alarak şöyle cevap verebilirim: Düşüncemizi ve eylemlerimizi, tasavvurumuzu ve tasdikimizi, ölçülerimizi ve algılarımızı, ahlakımızı ve inancımızı… bir bütün olarak vahye arz edelim; değişmesi gereken ne varsa; amasız, fakatsız değiştirelim… Değişmekten korkmayalım. Vahyin rehberlik etmediği, arzulara göre şekillenen değişimlerden korkalım. “Nasıl değişelim?” sorusuna gelince ise Kur’ân’ın mihmandırlığında değişelim… Zira Kur’ân’ın değiştirip dönüştürme gücü teorik bir iddia değildir. O, daha önce bir ümmeti değiştirip dönüştürdü. Çölde yaşayan dağınık insanlardan tarihin seyrini değiştiren ve tarihi yeniden yazan bir ümmet çıkardı.
“Shrewsbury’den önce de, Shrewsbury’dayken de, Shrewsbury’den sonra da, sen hep olman gereken yerdeydin, ben de kendi olmam gereken yerde.”
Sayfa 114
3 gün önce TR piyasadan borçlanamıyor.. IMF’ye gitmek zorunda diye… Bağır çağır… Bugün bir şirket iyi bir borçlanma yaptığı için yine boş boş bağır çağır… Bi de hocayım diye gez ortamlarda… Sen anlamazsın ama İtibari para, biriktirilmez… Borç alınır… Onunlada yatırım yapılır…
Peki sen, durup durup denize bakan çocuk, daha ne arıyorsun? Yazılacak her şey senden önce yazıldı, söylenecek her şey söylendi çoktan. Artık her şeyin bir adı var şu dünyada. Ölümün bile bir adı var. Topuklarından, attıkları her adımda kan sızan adamlar geçti bu yollardan. Peki sen çocuk? Dünya hiçbir zaman gökyüzüne yansımayacak, arhk hiç değilse bunu biliyorsun. Sesler gitmiş, bir tek yankıları kalmış geride. Bedeni olmayan seslerin çığlığa dönüşmeyi kurduğu yerlerde sen şarkı söylemek için bekliyorsun. Çocuk, yanılıyorsun.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.