Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Machiavelli, Hükümdar'ı 1513 yılında ve 43 yaşındayken yazmayı bitirir. Bu eseri sürgündeyken yazması da ilgi çekici bir ayrıntıdır. Hükümdar'da devlet yönetimi, hükümdarın nasıl olması gerektiği gibi konular işlenmiştir. Konu ile ilgili sunduğu tezi, birçok tarihi örnekle pekiştirmiştir. Hatta kitapta birkaç yerde Türklerden bahseder. Mesela Osmanlı Devleti'nin nasıl bir yerde kalıcı kaldığını anlatır, hoşgörü istimalet politikası gibi konulara değinir ve bizi örnek olarak göstermiş olur. Bence bu kitap felsefi özellikten çok siyasetname özelliği taşıyor. Kitap, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nda 108 sayfa. Okunabilir, hoş bir kitap, tavsiye ederim.
Hükümdar
HükümdarNiccolo Machiavelli · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202114,7bin okunma
Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli, çok dilli bir toplumdan hepsi birbirine benzeyen bir Türk ulusu yaratma çabası, böyle zorlamaları da beraber getiriyordu işte. Devlet bu yüzden türk kimliği üzerinde bu kadar hassastı. Çünkü yine ağabeyimin değimiyle, biz diğer mevcut uluslar gibi kendimize bir devlet yaratmamıştık. Yani tam olarak bir ulus-devlet değildi kurulan, devlet kendine bir ulus yaratmıştı. Yeni kurulan cumhuriyetimiz için daha çok, devlet-ulus denebilirdi. Bu yüzden de, devleti eleştirmek ulusa darbe vurmak anlamına geliyor ve bağışlanmıyordu.
Reklam
“Bizim dâvâmız, kuru bir kavga ve cihangirlik dâvâsı değil, «i‘lâ-yı kelimetullah»tır, yani Allâh’ın dînini yüceltmektir, (kalplerin fethidir).” 27 Ocak 1299/Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu
Hanefî mezhebi Irak'ta doğmuş ve Abbâsîler devrinde Ebû Yûsuf'un "kadılkudât" (baş kadı) olması ile devletin başlıca fıkıh mezhebi haline gelmiştir. Hanefî mezhebi bilhassa doğuya doğru yayılarak Horasan ve Mâverâünnehir'de büyük bir gelişme göstermiştir. Pek çok Hanefî fakihi de buralardan yetişmiştir. Abbâsî devri sona erince yayılma durmuşsa da Osmanlı Devleti'nin kurulması ve bu mezhebi ülke genelinde hukukî istikrarı ve yargı birliğini sağlamak maksadıyla âdeta devletin resmî mezhebi olarak benimsemesi üzerine etki alanı yeniden genişlemiştir. Bugün Türkistan, Afganistan, Türkiye ve Balkanlar'da Hanefî mezhebi çok yaygındır. Diğer mezhep mensuplarının pek az bulunduğu Hindistan'da ve Pakistan'da ise Hanefî mezhebinin tek mezhep olduğu söylenebilir.
Bu kadar haklı olma Fikret Bey
Osmanlı dönemi kültürü inkar edilince, geriye halk edebiyatı dışında pek bir şey kalmıyordu. Ortaya çıkan kültür boşluğu da Batı 'ya daha çok yaslanarak, ve oradan daha çok "ithalat" yapılarak doldurulmaya çalışıldı! İthal edilen de pozitivist bur­juva kültürüydü. Bu tutucu ve seçkinci ideolojinin ithali yöneti­ci aydın elitin çıkarlarına uygun düşüyordu. Üstelik bu alanda bir sürü tutarsızlıklar, çelişik yaklaşımlar da sergileniyordu. Mustafa Kemal, Nutuk'ta; "Osmanoğulları zorla, Türk Milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardı. Bu tasallut­larını altı asırdan beri idame eylemişlerdi, şimdi de Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini bildirerek, hakimiyet ve saltanatı isyan ederek bilfiil eline almış bulunuyor," diyor. Bu durum­da İstanbul'un fetih yıldönümlerinde ve daha başka bir sürü yıldönümlerde yapılan törenleri anlamak zorlaşır! Diğer yandan da yok sayılan veya inkar edilen şeylerle övünülüyor. Örneğin Türklerin tarih boyunca kurdukları en büyük devletin Osmanlı Devleti olduğu söyleniyor! Bu ve benzer yaklaşımlar doğal olarak genç nesillerin kafalarında çelişik düşüncelerin oluşması­na neden oluyor...
Osmanlı Devleti zayıfladıkça, Batılılar içimize girmiş, İslâma olan inanç ve güvenimizi yıkmışlardır. Bu güven ve inanç çözüldükçe biz de bütün kurtuluşu batılılaşmakta görmeye başlamışız. Böylece artan, kökleşen bir kültür emperyalizminin, otokolonizasyonun kurbanı olmuşuz. Yeni yetişen kadro tam anlamıyla batıya adapte olmuş bir kadrodur. İslâm Dünyasının her tarafında böyle bir adaptasyon nesli köşebaşlarını tutmuştur. Bu nesiller öyle yetişmiş ve yetiştirilmiştir ki, batılılardan çok kendi kültürümüze karşı koymakta, direnmekte, savaş açmaktadırlar.
Sayfa 20 - Diriliş Yayınları - 29. BaskıKitabı okudu
Reklam
Kısaca, Osmanlı Devleti ne kadar bağımsızsa, manda altındaki Türk Devleti de en azından o kadar bağımsız olacaktır. Bu, “Tanzimat Batıcıları'nın" bağımsızlık anlayışıdı.
Zaman zaman aile soyağacını bulmak için devletin nüfus kayıtlarına girdiğimde ancak iki kuşak geriye gidebilmemin, ondan sonrasını görememenin nedeni buydu demek ki. Devletin oluşturduğu kayıtlar ancak anne babalarımızı ve dedelerimizle ninelerimizi kapsıyordu. Daha geriye gitmiyordu. Bu işe hayret etmiştim ama sebebini ancak şimdi anlıyordum. Ağabeyim “Bu kayıtlar açıklanamaz” diyordu. “Çünkü kıyamet kopar. Birçok devlet büyüğünün kökeni ortaya çıkar.” Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli, çok dilli bir toplumdan hepsi birbirine benzeyen bir Türk ulusu yaratma çabası, böyle zorlamaları da beraber getiriyordu işte. Devlet bu yüzden Türk kimliği üzerinde bu kadar hassastı. Çünkü yine ağabeyimin deyimiyle, biz diğer mevcut uluslar gibi kendimize bir devlet yaratmamıştık. Yani tam olarak bir ulus-devlet değildi kurulan, devlet kendine bir ulus yaratmıştı. Yeni kurulan cumhuriyetimiz için daha çok, devlet-ulus denebilirdi. Bu yüzden de, devleti eleştirmek ulusa darbe vurmak anlamına geliyor ve bağışlanmıyordu.
224 syf.
9/10 puan verdi
Osman Bey Hakkında Her Şey
Osman Beg, “Cihan İmparatorluğunun Kurucusu” ön adıyla Doç. Dr. Uğur Altuğ tarafından hazırlanmış bir kitap. Altuğ bir akademisyen tarihçi ve Halil İnalcık ekolünden geliyor. Merhum Halil İnalcık'ın da bir öğrencisi aynı zamanda. Kitaba baktığımız zaman, kitabın bazı bölümlerden oluştuğunu görüyoruz. Girişin ardından Osman Bey'in tarih sahnesine
Osman Beg
Osman BegUğur Altuğ · Kronik Kitap · 2020116 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Mete Gündoğan, Necmettin Erbakan’ın danışmanlığını yapmış bir ekonomi profesörüdür, Kitap, 1996 yılında Erbakan’ın Pakistan’a yaptığı resmi ziyaretle başlıyor. Gündoğan, küresel bankerleri bir araştırmacı edasıyla ve bir araştırmacının kullanması gereken tüm argümanlarla beraber çok güzel tahlil etmiş ve çözümlemiştir. Dünyanın para arzını elinde
Narkoz
NarkozMete Gündoğan · Destek Yayınları · 2017392 okunma
Reklam
Osmanlı Devleti'nin menfaati, bütün Müslümanların ve Türklerin menfaatlerine aykırı değildir. ... Fakat İslam'ın menfaati, Osmanlı Devleti'nin ve Türklüğün menfaatlerine tamamen uygun düşmez.
"Kadı, Osmanlı İmparatorluğu'nda sadece şeriatın hükümlerini değil aynı zamanda bu hükümler çerçevesinde yorumlanması istenen örf-i sultanî dediğimiz örfî kanunları da tatbik eder."
Sayfa 13 - Kronik KitapKitabı okudu
Abdülhamîd-Devletten ne anlıyorsunuz? Osmanlı Yahudisi-Zât-ı Şâhânelerini, efendimiz! Abdülhamid-(Gülümser) <Devlet benim!> diyen Fransa Kralına mı benzetiyorsunuz beni? Osmanlı Yahudisi-Estağfurullah efendimiz! Abdülhamîd-Ben, milletin büyük yükünü omuzlarında taşıyan, onun en altındaki ferdim! Devletse müslümanların devleti...
Birinci PerdeKitabı okudu
Osmanlı deneyiminin ilk yüzyıllarında antlaşma yapmak basit bir meseleydi. Osmanlı Devleti şartlarını dikte eder, mağlup düşman kabul ederdi.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.