GEZİYORUM 1-SEVDİYE YEŞİL,160 sayfa
Sevgili yazarımla ilk tanışma kitabım.Gittiği,gezdiği yerleri,ünlü yemeklerini,tarihlerini,varsa efsanelerini yazan,buraları bize tanıtan yazarımız Edirne’li ve yolculuğa da ikinci Osmanlı başkentinden başlıyoruz.Benim de gidip gördüğüm lezzetlerini tattığım Edirne tabi başta dünyaca ünlü mimarımız Mimar
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer.
_Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır.
_Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular.
Benim gündemimde 40 senedir
"Şeyh Edebali , Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'e der ki:
'Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez Osman!
Geçmişini iyi bil ki , geleceğe sağlam basasın.Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın ..."
"Çocukluğun taşıyamadığı merak yegâne müdafaam benim. Gafletin bir kefareti olsa katbekat ödeyebilirim. Ama yok."Yitik zamanın peşindeyim."
Kitabı okumadan önce çok sıkıcı olduğunu düşünmüştüm lakşn öyle değilmiş. Yine de zor okuduğum bir kitap oldu.
Kitap, ilk olarak eski fotoğraflara bakan bir kızın anlatımıyla başlıyor.
- "Necip Fazıl’ın derinlik boyutunu ortadan kaldırır, şahsiyet çizgilerini de karikatürvârî abartırsan, Kadir Mısıroğlu’nu elde edersin. Müşahhas yerine sığlık, fikriyat yerine nutuk, sanat yerine sansasyon, haysiyet yerine de kibir koydun mu, eski Üstad öldü, yaşasın yeni Üstad (!) Kadir Mısıroğlu. Temel hareket noktalarının tümünü Üstad’dan
Ey Oğul,
Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.
Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.
Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir.
Bu, İslami bir burjuvazi, çünkü İslamileşmiş bir tüketim ile kendini ortaya koyuyor: pahalı markaların eşarplarıyla örtünen ve 4x4 otomobiller kullanan kadınlar, tesettür defileleri, lüks villaların Osmanlı ya da Mekke esintileri taşıyan iç dekorasyonları, sahillerinde haremlik-selamlık uygulamalarının deniz banyolarını meşrulaştırdığı beş yıldızlı tatil köyleri bu görünürlüğün en çok ses getiren unsurları.
Türklerin bir gün kendi öz toprakları için savaşmak zorunda kalacaklarını önceden tahmin etmiş ve fazla silahları bölge halkına dağıtarak iş görecek: "Çete Harbi" için milis kuvvetlerin kurulmasını planlamıştı. Bu olaya bağlı olarak Mustafa Kemal Paşa, o zaman İstanbul'dan Antep'e gitmekte olan arkadaşı Ali Cenani Bey'e
Şevket Pamuk Kitap Osmanlı döneminden başlayarak Türkiye ekonomisini 4 ayrı döneme bölerek incelemiş. Türkiye'de gelir dağılımı, siyasetin ekonomi üzerindeki etkileri ve Türkiye'nin inişli çıkışlı ilerleyişini anlatmış. Bu kadar uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi ve günümüzdeki ekonomi koşullarını çok daha iyi anlıyoruz.
Osmanlı devrinde, liman cüzdanını kaybeden kaptan yenisini çıkarmak için Liman Reisliğine gitmiş...
Memur başlamış sormaya:
"Adın ne?"
"Kara Ali!"
"Nerelisin?"
"Karabigalı!"
"Geminin adı ne?"
"Kara Yunus!"
"Nereden geliyorsun?"
"Karadenizden!"
"Yükün ne?"
"Karalahana!"
"Nereye gideceksin!"
"Karamürsele!"
MEMUR, ya sabır demiş:
"Dönüşte bizim limana uğrayacak mısın?
"Hayır. Orada gemiyi karaya çekeceğim, Karamanda Karadağlı, Karamustafayı gördükten sonra, karadan Mekke - i Mükerremeye gidip, kara örtülü Beytullaha yüz süreceğim!"
Memur lahavle çekmiş:
"İnşallah oradan yüzünün akıyla dönersin!"
"Yüzümüz ak mı kara mı çıkar, bu ancak kara toprağa girdikten sonra belli olur!"
Memur dayanamamış:
"Zift mi kesildin be mübarek!
Şeyh Edebali,Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey’e der ki:
“Geçmişini bilmeyen,geleceğini de bilemez Osman!Geçmişini iyi bil ki,geleceğe sağlam basasın.Nereden geldiğini unutma ki,nereye gideceğini unutmayasın…”
Borçları altınla ödemek fikrinden vazgeç,’ denilmiyor, ‘Bunu halktan sakla,’ deniliyor. Ne demek? En zengin devletlerin borçlarını ödemeyeceklerini söyledikleri bir dönemde... İktisat buhranı dünyayı altüst ederken... Her gün yüzlerce banka, yüzlerce şirket iflas ediyor. Fabrikalar, madenler, işçilerini dışarı atarak kapılarını kapattılar. Dünya
Güzel milletimin, hakkındaki fikirlerle adeta ikiye bölündüğü biri Mustafa Kemal Atatürk. Tarihte başka bir örneği var mıdır bilmem. Başka hangi millet, gücü yetkisi olmadığı halde ültimatom vere vere , yokluk içinde bir millete, milli bir direniş sağlayan komutanı hakkında böyle bir ikiliğe düştü bilmiyorum. Yoktur.
Ben Mustafa Kemal