Kitabı okumaya başlamadan önce kıtabın isminin "Tek Kanatlı Kuş" olması sebebiyle kitap ile ilgili bir sürü tahminlerde bulundum.
İlk tahminim; şayet benzetme yapmıyorsa gerçekten hikaye yaralı bulunan bir kuşun çevresinde geçen olay örgüsü,
İkinci tahminim; şayet mecazi ise tek kanatlı kuşların hiç bir zaman uçamayacagi için insan
Aslında daha önceki yazılarımda da spoiler vardı ancak belirtmenin bu denli önemli olduğunu yeni fark edebildim kusura bakmayınız. Bazı okur arkadaşlarımız bu konuda hassas sanırsam. Artık ben de bu ibareyi koymaya karar verdim.
Bir inceleme yazmadan önce diğer incelmelerini okumaya çalıştım ve yazı dilinin basit olmasının çok eleştirildiğini
l Psikolojik roman türünde yazılmış eserlerin başında gelen Açlık, Knut Hamsun’un hayatından izler taşıdığından biyografik/ otobiyografik bir kitap olarak da değerlendirilir. Roman, açlığı yaşamış bir yazarın kaleminden çıkmıştır. Hamsun bu eseri ile 1920 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır.
l İşsiz ve beş parasız kalan genç adam her
Herkese merhaba.
Bizim için küçük yapan için çok büyük bir sorundan bahsetmek istiyorum. Okunan kitapların sağdan soldan kopyalanarak alınan incelemelerinden. Bu şekildeki okurların neyi ıspat etmek istediklerini anlamış değilim ve inanın sadece kendilerini kandırmaktan öte bir şey yaptıklarını sanmıyorum.
İki gündür iki farklı kadın arkadaşın
Fantastik edebiyatla karıştırılmaması gereken Büyülü Gerçekçilik akımının yanı sıra Kolombiya'nın da kutsal kitabı mertebesine erişmiş muhteşem ötesi bir roman Yüzyıllık Yalnızlık.
Nedir Büyülü Gerçekçilik? Gerçekdışı bir olayın oldukça sıradan ve normal şekilde aktarılmasıdır. Ne karakterler ne de okur yaratılan dünya içinde bu gerçekdışı olayı
Martin Eden.. Fakir ama gururlu bir gencin, aşkının şiddeti ile kendini yetiştirme çabası. Sıfırdan sonsuzluğa adım adım ilerlemek...
Martin Eden, Jack London'ın otobiyografisi diye nitelendirilebilecek bir roman. Kendi hayatının kesitleriyle dolu olan bu eseri İş Bankası Kültür Yayınlarından okudum ve çevirmen Levent Cinemre'nin kitabın
Kitapların önsöz kısmında genelde yazarları üç aşağı beş yukarı (Nerede dünyaya geldi? Hangi okuldan mezun oldu? vb.) tanıtan bilgileri muhakkak görürüz ve okuruz ama sizce bu yazarı tanıma adına ne kadar yeterli oluyordur diye hiç düşündünüz mü?
Böyle bir soruyu kendime yönelterek ve nasıl yazarları daha iyi tanıyabilirim düşüncesiyle bu işin
Kitabın arka kapağında insan öyküleri diye ifade edilmiş. Kesinlikle öyle, bu insan öyküleri öylesine ustalıkla kaleme alınmış, öyle ince işlenmiş ki karakterler bizden, içimizden, fazla tanıdık öyle ki, biri belki kapı komşumuz belki yakından akrabamız..
Her öykünün sonunda alınacak üzerine düşünülecek bir ders, mesaj bulunuyor hak vermeden edemiyor insan. Dolayısıyla, öykü sonlarında, durup soluklanmak üzerine düşünmek lazım geliyor.
Kitapta bence, isminden mütevellit ölüm konusu çokça hakim. Bunun yanında aşk, ayrılık, hüzün konuları da işlenmiş. Farklı insan öykülere tanıklık etmemizi sağlayan bir kitap. Aslında hepimizin bildiği, kıyıda köşede kalmış insan manzaralarını yalın bir dille gözler önüne seriyor, canlandırıyor.
Kitap içerisinde en beğendiğim öyküler Berhudar Olayım Necmi Enişte Ve Vecdi Çiçek Açtı Oldu karakterler zekice kurgulanmış, iki öykü de duygudan duyguya sokuyor insanı.
Okunulası kitap :))
Romantik, lirik, sembolist, sürrealist, doğasever, halkçı, komünist… her bir tanım neruda için söylenilebilir.
Pablo Neruda henüz ilk zamanlarda dönemin bir edebiyat dergisi olan “selva austral’de” “Pablo Neruda” takma adıyla yazmaya başladı. Pablo: “neruda” ismini çek şair olan “jan neruda’nın anısına seçmiştir. Şöyle diyor: “adımı on dört
Selam, arkadaşlar. Yine bir inceleme.:D Bu günlerde her kitaba eklerim herhalde. :)
Campanella, düşüncelerini yirmi yedi yıllık hapis hayatıyla ödemiş ama düşüncelerinden asla vazgeçmemiş bir yazar. Hapise atılmasının nedeni, yaşadığı dönemde Avrupada istediği şekilde yönetilen devletin olmamasına itirazıydı. Kitap Platon'un Devlet kitabıyla aynı amaca hizmet ediyor. Felsefe ile kurulmuş bir devletin hayalini kuran Tommaso bunu kitap olarak yazmaya karar verir. Kitapda hayal edilen ülkenin mimari yapısına kadar yazılmış. Beğendiğim kısımlar olsa da arada sıkıldığım doğrudur..:) Kitabın yarısı 2 şahsın diyalogundan oluşuyor: Ospitalario ve Cenovalı Kaptan. (Ospitalario, Kutsal topraklarda hastalanan hacılara bakmak amacıyla kurulmuş bir kuruma bağlı kimselere verilen addır.) Ospitalario soruyor kaptan cevaplıyor. Sonradan ek olarak 3 bölüm var. En sonunda dikkatimi çeken ve yazarı daha da merak etmeme sebep olan kısım: Campanella'nın çağdaşı Rossi adında bir yazar şöyle yazıyor:Campanella'ya otuz beş saat boyunca yaptıkları işkence öylesine vahşiceydi ki «kıçının bütün kan damarları kopmuş, açılan yaralardan durmadan kanlar boşalıyordu.Dişlerini sıkıp işkenceye öylesine dayandı ki, ağzından, bir filozofa yakışmayacak tek kelime bile alamadılar.» İyi okumalar. (:
Güneş ÜlkesiTommaso Campanella · Kabalcı Yayınevi · 20083,495 okunma
Romanlar dinlendiği yerdir okurun. Dinlenme dediysek keyif çatma manasında değil. Dünyanın yükünü bir kenara bırakıp uzaklaşma, içine çekilme, rahatsız olduğumuz ne varsa mola verme anlamında kullanıyoruz bu dinlenmeyi. Yeni bir sayfa açmak, önem verdiğimiz bir yazarın dünyasına tanıklık etmek, biraz da onun gözünden bakmak, onun gözüne bakmak.
Osman Merhaba;
Sana merhaba derken adının önüne veya ardına eklenecek bir unvan için çok düşündüm ama uygun kelimeyi bulamadım .
Bu hayatta paha biçilemez değerli şeyler var Osman. Mücevherler, evler, arabalar ya da aldığında çok sevindiğini sandığın, kullanmaktan ziyade sahip olmuş olmanın verdiği anlık sevinçlerini yaşadığın antika
"Dünyalılar,
Birazdan okuyacağınız bu inceleme, olumsuz örnek oluşturabilecek bilgiler içermektedir.
Olayların geçtiği yerler gerçek mekanlardan kurgulanmıştır. Yer alan bilgilerin çoğu gerçektir, İllimunati Kardeşliği de gerçektir..
Bay K. herkese keyifli okumalar diler."
Ilık havalı bir bahar gecesiydi. Bay K. bitirmiş olduğu
İnsanların günlük rutinleri enerji ve heyecanlarını öylesine tüketir ki, bir şarkı, bir film ya da başka bir şey salt zevk olarak kalır, tekrar bir çaba gerektirmemelidir...
Okumayanlar mutlaka düşünsün, okumayı düşünenler hemen okusun...
Öyle bir kitap okudum ki ne yazsam az kalacak. Ama yazmasam da olmayacak. Geç okuduğum için üzüldüm demeyeceğim, belki de şimdi bile yazarın anlatmak istediklerinin hepsini tam anlayamadım. O kadar derin, o kadar farklı, o kadar benzersiz. Sadece şunu söyleyebilirim ki bugüne