Dikkat! Kitap içerisinde bize sunulan fikirlerden bahsetmiş bulundum. Bunu spoiler olarak değerlendirenler olabilir. Bu yüzden uyarıda bulunuyorum.
Barış Özcan ağabeyimizin tavsiye ettiği bu kitabı okumuş bulundum.
İnsanın 'sadece makine' olduğunu savunan yaşlı amcamız ile genç arkadaşımızın diyalog savaşı ile karşılaştım kitapta. İlk sayfasını
Yıllar boyunca övünüp durduk insanın "düşünen" bir varlık olmasıyla. Öleceğini bilen, irade sahibi, özgür, kendini konuşarak ifade edebilen bir varlık. Tarif edilemeyecek ayrıcalıklar değil mi?
Kimi ayrıcalıklar aynı zamanda tarif edilemeyen acıları da getirir beraberinde.
Sevdiğiniz birini düşünün meselâ, hasta yatağında, belki ona
"Teolojik Çözümleme"
Suç ve Ceza’nın -gerek muhtevası gerekse illeti bakımından- psikolojik çözümlemelerden vücuda geldiği düşünülür. Bizce bu, sadece bir yakıştırmadır ve acele verilmiş bir hükümdür. Üstelik sığ bir kanaatten husule gelmiş basit bir düşüncedir de. Zira eser -felsefi bir problemi kaynak alması hasebiyle (bizce)-
Bana kendi alevlerimde yanmayı, kül olmadan kendimi yenileyemeyeceğimi öğrettiğin için teşekkür ederim Nietzsche. Acılarımı, ümitlerimi, kırılganlığımı ve gözyaşlarımı kontrol altına alabilmemde bana güç verdin. Hâlâ kırılgan ve hassas olduğumu biliyorum çünkü bu benim karakterimde var ve bunun değişmesi çok zor gözüküyor. Fakat yine de eskisine
Her evin kapısında Ceren Özdemir, reddedilen her korunma başvurusunda Ayşe Paşalı, her şarkıda Değer Deniz, her kuaförde Muhterem Evcil, her sınavda Ceren Damar, her kedi sevgisinde Merve Kotan, her plazada Şule Çet vardır. Her şehirde "Özgecan" adı verilmiş bir yer, dünyanın ummadığınız bir yerinde "Ölmek istemiyorum"
Mark Twain bu kitabı ilk yazdığında adını; "Mutluluk Nedir?" olarak kendisinin de üye olduğu 'Evening Club' topluluğuna sunmuş fakat metni oldukça soğuk ve olumsuz karşılayan üyeler, metinde sunulan fikirlerden dolayı
"Özgür iradenin dolayısıyla zulmün ve kötülüğün de bulunduğu bir dünya, özgür iradenin bulunmadığı bir dünyadan daha iyidir."
-Leibniz
İradenin özgürlüğü denince gerekli olan şeylerden biri, eylemlerimizi denetleyebilecek bir yetkiye sahip olmamızdır. Öyleyse 'Özgür İrade' için kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol
21 Haziran 1905 yılında Paris' te doğan düşünür Jean Paul Sartre, aynı zamanda döneminin en iyi yazar, anlatıcı ve denemecisi olarakta da kabul görmüş, entellektüel bir aydındı. Ama Sartre' ı , Sartre yapan Varoluşçuluk felsefesinin mihenk taşı olmasıdır. Peki, Varoluşçuluk nedir?
Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm); kökü İlk Çağ (Antik Yunan) a
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabın dili oldukça yalın ve anlaşılırdı. Kitabın konusu ve ismine baktığımızda salt bir sistem, düzen eleştirisi yapacak diye düşünüyoruz. Gerçekten de öyle yapıyor. Eleştirileri genelde Almanya üzerine ve Alman anayasası, televizyonları, gazeteleri, eğitim sistemleri üzerine yapmış. Tabii bu demek değildir ki biz
" Nietzsche Ağladığında " açıkçası isminden dolayı merakla alıp okuduğum bir kitaptı. Başta sadece Nietzsche'nin iç dünyasına tanıklık edeceğiz diye düşünürken birden psikanalizin kurucularından Brauer'ında feryatlarınada tanıklık etme olanağı sağlıyor. Tabi Freud'un tespitlerini göz ardı etmemek lazım. Bu üç ünlü karakterin nasılda bir