Gönlümden koptu yahu :)) bayram öncesi iki okur arkadaşa kitap hediye etmek istiyorum. Onların yüzü gülerken dillerinden dökülecek hayır dualarına talibim. :) yapmanız gereken tek şey istediğiniz kitabı yoruma yazmak. En çok beğeni alan iki arkadaşın kitabını adreslerine göndereceğim. 05. 07.2022 tarihinde sonuçları yorumda paylaşacağım. :))
YouTube kitap kanalımda Büşra Yılmaz'ı ve Ölüme Fısıldayan Adam kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/mw9srhkgYL8
Ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken kitaplar serisine "tabii ki de para vermedim yayınevi"nden devam ettiğim bu kitap beni yine aşırı paranormal başkası adına utanma
Eveeeeeet! Kitabımız bitti.
Şimdi kitapla ilgili şunu belirtmeliyim ki edebiyat dünyası ikiye ayrılmış durumda. Bir gurup eleştirmen ergenlik dönemine girmiş bir çocuğun iç konuşmalarını koca bir safsata olarak görürken bir gurup eşleştirmen ise yine ergenliğe girmiş bir çocuğun aile sevgisinden mahrum kalması sonucu hayata umutsuz bakmasının
Bu kitabı okumayın!
Bir kadının çöküşünü, çırpınışlarını okumak insanın yüreğine ağır gelir. Nefes almakta zorlanırsınız.
İlk yarayı henüz çocukken babasından almıştı Sylvia, yıllarca nefret etti babasından. Büyüdü, baba eksikliğini başka kollarla doldurmaya çalıştı ve aşık oldu. Hayalleri vardı evlenecekti o da herkes gibi, sevecekti sevilecekti
Aztek hükümdarı Montezumanın dört bin cariyesi varmış,Çin imparatoru Feitinin ise on bine yakın ve Hint imparatoru Udayamanın on altı bin... Dawkins yıllar önce ortaya gen bencildir diye bir teori atmıştı.Yani Dawkinse göre her canlı genlerini elinden geldiği kadar çoğaltmak ister.Ama söz konusu olan şey eşeyli üreme olunca hangi tarafın daha
20. yy'ın en büyük başarılarından biri olan DNA'nın moleküler yapısının çözümlenmesiyle bilim dünyası âdeta büyük bir zafer kazanmıştır. Bilim ışığında yapılan uzun soluklu çalışmalar ile netleşen DNA'nın sarmal keşfi ile 1962 yılında James Watson, Francis Crick ve Maurice Wilkins fizyoloji ve tıp dalında nobel ödülüne layık görülmüştür. Watson,
Şimdi aklıma düştü, 1000K mahellesi olsa da biz de orada yaşasaydık nasıl olurdu diye. Hayal değil mi Kınalı Adası gibi bir yer olsun. Rıhtımında kocaman çınarların altında da herkese açık kütüphane ve kahvehane tarzı bir yer ki sohbetler kitap tartışmaları burada yapılsın, tiyatro ve sinema gösterileri de burada yapılsın oldu olacak burayı da ben
Hepimiz her sabah ev dediğimiz bir prizmadan çıkar, gitmek istediğimiz yere ulaşmak için kare, dikdörtgen başka bir prizmaya biner ve başka iş dediğimiz bir prizmaya ulaşmaya çalışırız. Bilinçli ya da istemeyerek koşullandırılmışızdır artık günlük iş ritüellerini yerine getirmek için. Sabah erken kalktığımız için yüzümüz asık ve donuktur, akşam
Nedir 1K? Kalkıp da sitede “Okur musun , yazar mısın? Okuduğunu anlatabilen , popüler olma derdinden ziyade paylaşımların ile bilgilendirici misin sen?” diye sorsam, bir çok üyenin “dalga mı geçiyorsun, tabi ki öyleyim.” diyeceğine adım gibi eminim. Peki, sıra geldi şimdi ikinci soruya: “sitede bulunma amacın nedir, açıklar mısın bana?”
-
Bir insan gösteriş yapmaya ve hava atmaya düşkünse bunun nedeni aşağılık hissidir, çünkü kendisini hayatın faydalı alanlarında diğerleriyle rekabet etmesini sağlayacak kadar güçlü hissetmez.
Çocukluğumdan beridir süregelen bir alışkanlıktır benim için günlük tutmak. Kimseye anlatamadıklarımı satırlar ile itiraf etmek ise artık bir nevi terapiye dönüştü. Defterimi açıp bir süre durdum. Ne kadar zamandır yazmıyorum diye. Sonra ne kadar da yorgunum kelimeleri başladı dökülmeye. Yazdıkça yaptıklarımın pişmanlıkları ve sevinçlerinden