Ve martılar evrimleştiler...
"Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?"
Aslında ne kadar da basit: Kuşlar uçabildiği hâlde özgür olduklarını bilmezler. Acaba bizlerde yapabileceğimiz halde neleri gözümüzden kaçırıyoruz? Başarabileceğimiz halde nasıl kendimizi kısıtlıyoruz?
İnsan; önce kendisine, sonra
Sana Sığındık Allah’ım
Allah’ım,
Bütün hamdler sanadır; sana hamd eder, senden mağfiret dileriz.
Nefislerimizin aşırılıklarından, hatalarından sana sığınırız. Sen kimi hidayet
ettiysen o hidayet bulmuştur. Kimi sapıttırdıysan da o sapık kalmıştır.
Şehadet ederiz ki:
Senden başka hiçbir ilah yoktur. Senin ortağın yoktur. Ve yine şehadet
Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
Kınama ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
Kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
Sıkılıp, utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse,
Kendini suçlamayı öğrenir.
Fakültenin birinci sınıfında ilk önerilen kitaplardan biriydi
Ezilenlerin Pedagojisi . Müzeden fuara, tiyatrodan resim- sanat galerisine koştuğumdan okumaya pek zaman ayıramamıştım. Ama o zamanki düşüncelerimle şu anki düşüncelerim çok farklı. Bu yüzden iyi ki o zaman değil de; şu anda çevremi daha iyi anlamaya ve görmeye çalışırken okumuşum diyorum. Gerçekten
• Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
Kınama ve ayıplamayı öğrenir.
• Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
Kavga etmeyi öğrenir.
• Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
Sıkılıp utanmayı öğrenir.
• Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla
eğitilmişse,
Kendini suçlamayı öğrenir.
• Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse,
Güzeli güzel yapan edeptir. Edep ise, güzeli sevmeye sebeptir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Sözlük anlamıyla "edep" kelimesinin çoğulu olan "adap" göz önünde bulundurulması gerekli kurallar, yollar anlamına gelmektedir.
Peki dinimizde kullandığımız edep nedir?
Görgü, gelenek, ahlaki kurallar, hâyâ; sözümüzün, tavrımızın ve davranışlarımızın
Herkes ve her durum için geçerli, kapsayıcı yargıların, kişiye özel ve spesifik durumları tanımlıyor gibi aktarılmasıyla, kişinin bilişsel yanılgıya düşmesine, Barnum(Forer) etkisi denir.
Beynimiz, mevcut durum ya da geçmiş ile ilgili verilen bilgilerin doğruluk oranına bakarak, gelecek ile ilgili bilgilerin, doğru olma olasılığını hesaplar.
En umutsuz olduğun yerdesin.
Kafanı bir yerlere dayamış bir şeyleri dinliyorsun, kendinden başka her şeyi dinliyorsun, herkesi de dinledin, tekrar şaşırdın, tekrar ağladın, tekrar yenildin. Geçer dediler geçmedi. geçer dedin, biliyorum dedin, yine de geçmedi. yemedin, yedin, sigara içtin, çok sigara içtin ama unutamadın. yalnız kaldın,
Çünkü çok mutsuz olmamanın en güvenilir yolu, çok mutlu olmayı istememektir.
(Arthur Schopenhauer, Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar)
Bir Reşat Nuri Güntekin klasiği daha bitti. Konusu itibariyle sığ ancak yüklendiği anlam açısından yine insanı sarsan bir kitap.
Yeri belli olan ağrılardan, sızılardan bir yere kadar şikayet ederiz. Ya içimizde
Lenin, "Proletarya Kültürü" kitabında şöyle der:
"Din, bütün hayatları boyunca yoksulluk içinde acı çekenlere sabırlı olmayı, boyun eğmeyi öğütler, onları öbür dünyada kavuşacakları ödüllerin umuduyla avutur."
Bulunduğu toplumun skolastik Hristiyanlık inancı böyleydi. Lakin İslam , Lenin'in anlattığı din tanımına girmez. Kur'an'da yüzlerce ayet ve binlerce hadis zulme karşı mücadele etmeyi emreder.
Sömürünün en büyük yolu olan faizi yasaklar.
Servetin sürekli tek elde toplanmasına karşı çıkar.