Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sana bir şey söylim mi, başkasının derdi olmasa insan kendi kahrından ölür. Mesela kanser olduğunu öğrendiğin gün ‘Ay daraldım biraz çıkıp hava alayım içim açılsın,’ diyebilir misin? Ama illet başkasının başına gelince kolay. Başkasının derdi her derde devadır:Bakar bakar ‘Benden kötüleri de var.’ deyip haline şükreder, kendi derdini unutursun. ‘Vah vah, tüh tüh,’ deyip kafi merhameti gösterdiğin an görevin biter.
Sana gelince, ah sen yokmusun sen Bir daha rastlarmıyım sana Günlerin ne getireceği bilinmez ki
Reklam
Dönüp dönüp sana gelince anladım özgürlüğün aşk olduğunu. Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca.
Atalara Dönüş/Ataların Dönüşü
Ormandan, denizden süzülüp gelen bir şey var, Hürriyetin hoş kokusu sızıyor odana. Kölelik ettiğin evler artık sana dar, İlan et özgürlüğünü, fırla dışarıya! Uyuşmuş kalmıştı irademiz bunca zaman, Tek yaptığımız, hep yüklenmekti kendimize. Sonunda geldi bize o hayvani heyecan, Kavuştuk tekrar yaşama sevincimize. Gelip geçmiş asırları at gitsin
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini
Dilek Fırıncı
Dilek Fırıncı
Özdemir moderatörlüğünde #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve
Sana gelince, ah sen yokmusun sen Bir daha rastlarmıyım sana Günlerin ne getireceği bilinmez ki
Sayfa 310 - Bugün Ne?Kitabı okudu
Reklam
Gene en güvenilecek insan, bunu söyleyebilendir
Hiç kimseye güvenme. - Ah, bari yalan söyle. Hayır! Doğruyu söyleyeceğim. Güvenme bana, güvenme. Sana bir vazife fikriyle bağlanamam. Hislerime gelince onlara güvenilmez. Fakat dikkat et ki, gene en güvenilecek insan, bunu söyleyebilendir. Buna rağmen güvenme.
Adam egonun sözlük anlamı..
Genç adamı süzdü. "Sana gelince, tahminen sen her zaman başarılıydın." "Ben doğuştan muhteşemim." Jace
Jace WaylandKitabı okudu
Sana gelince, ah sen yok musun sen Bir daha raslar mıyım sana
Sayfa 112Kitabı okudu
Mukaddime
Değişmekten korkmayalım. Vahyin reh- berlik etmediği, arzulara göre şekillenen değişimlerden korkalım. "Nasıl değişelim?" sorusuna gelince ise Kur'ân'ın mihmandırlığında değişelim... Zira Kur'ân'ın değiştirip dönüştürme gücü teorik bir iddia değildir. O, daha önce bir ümmeti değiştirip dönüştürdü. Çölde yaşayan dağınık insanlardan tarihin seyrini değiştiren ve tarihi yeniden yazan bir ümmet çıkardı. Şöyle ki; Kur'ân'ın ilk talebesi Allah Resûlü'ydü (). O kendi hâlinde güzel ahlaklı bir hanifken Kur'ân onun kalbine indi. Ne imanın detaylarını ne de Kitab'ı biliyordu. Dahası, kendisine bir kitap indirileceği beklentisi de yoktu: "Böylece sana emrimizden bir ruh/Kur'ân vahyettik. Sen Kitab'ın ve imanın ne olduğunu bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle hidayet ettiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen, dosdoğru yola iletirsin."
Reklam
Sesini gökyüzünün yerine koydum koyalı böyle oldum.
“Sesini gökyüzünün yerine koydum koyalı böyle oldum. Gamzelerinin halkası ile geriletebiliyorum üstüme yürüyen pisliği. Kırk iki köprüden geçtim bugüne dek, ne altında bir ince su, ne üstünde gökkuşağı. Soluğum yalnızlık, gövdem küf kokuyordu. Sonra esirgediklerine bir özür, bir bağış gibi dünya seni kattı ömrüme. Yalnız gözleri değil, hücreleri görmeye başlayan bir körün sevinciydi yaşadığım. Teninin kokusuyla yudum gövdemin pasını. Bütün yaprakları birer serçe kesilmiş bir ağaçtım, üstüne titreyen. Gelince sen geliyordun, ama gidince dünya kopuyordu yüreğimden. Çarşılardan bir serinlik gibi geçiyordum sana gelirken. Kalabalık bile güzelleşiyordu. Eşiğinden değil de güzden yaza geçiyordum her seferinde. Ağzın bulutların ülkesiydi. Gövdene bakıp bakıp ‘iyilik bu’ diyordum. Yitiklerimin de kazançlarımın da adı oldun bir gülüşlük vakitte. Uzaklara bakmaya seninle başladım. Benim için işgal, senin dışındaki her şeydi. Senden geçiyorsa her şey aşktı. Dünya sensiz geliyordu üstüme. Hırçınlığım buydu; biraz korku, biraz keder, çokça ayrılık...”
Sana şunu söyleyeyim, can, hiçbir şeye dayanamayacak duruma gelince, mutlu bir tevekkülle varlığının dar çevresinde yürüyen, günü birlik yaşayan, yaprakların düştüğünü görünce, kış geliyordan başka bir şey düşünmeyen böyle bir yaratıkla karşılaşmak, sıkıntıları hafifletiyor.
Sayfa 14
Temel bir nokta, benim içimi sana yeterince açamamamdı; ama bu (şimdi düşünüyorum) yalnızca benim kişiliğimden (...) kaynaklanan, bana özgü bir durum değildi: ilişkinin özünde vardı : ilişkideki iki kişi -sen ile ben kişi olmanın gereği olarak tam 'aça'mazlardı 'iç'lerini, ötekine - (...) Ya peki, bir 'uçurum' idiyse ilişki, bir olanaksızlığı mı deniyorduk; olmayacak birşeyi mi oldurmağa çalışıyorduk; dolayısıyla, en baştan, bunun 'yürü'meyeceğini, ya da, zamanı gelince, 'sona ere'ceğini biliyor muyduk - bu böyleyse de, böyle bir bilinçle, zaten, kuramaz idi miydik, ilişkimizi? Evet - önemli olan da buydu, işte : bu bilinçle; ama, ona karşın, gene de, kurmağa çalışmamız, ilişkiyi:- Ne kendimizi ne ötekini aldatmak - bilmek, ki bu amaçladığımız hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmeyecek; ama, buna karşın, gene, bilmek ki, bu, dünyanın en önemli şeyidir, ve bunu gerçekleştirmeğe çalışmak, zorundayız-
Sadece yalnızlık çeken çocuklar tutkularını bütünüyle, dağılmaksızın koruyabilirler, ötekiler, duygularını başkalarıyla beraberlik atmosferinde gevezeliklerle harcarlar, yakınlıklarla köreltirler, aşk hakkında çok şey okumuşlardır, duymuşlardır ve aşkın ortak bir kader olduğunu bilirler. Onunla bir oyuncakmışçasına oynarlar, tıpkı ilk sigaralarını içen erkek çocukları gibi, onunla böbürlenirler. Oysa bana gelince, benim içimi dökebileceğim kimsem yoktu, kimse bana bir şey öğretmiş ve beni uyarmış değildi, deneyimsizdim ve her şeyden habersizdim: kendimi kaderime bir uçuruma atlarcasına teslim ettim. İçimde dallanıp budaklanan, su yüzüne çıkan ne varsa, kendine yakın olarak yalnızca seni biliyordu, sana ilişkin hayali biliyordu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.