Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biliyor musun Sebastian, bazen Tanrıyı hiç anlamıyorum. - Tanrı mı efendim? Hangi Tanrı? - O ne demek öyle Sebastian? Kaç tane Tanrı var ki? - Bilmiyorum efendim. Sizce kaç tane var? - Elbette bir tane var Sebastian. O da bildiğimiz Tanrı. Hani şu adaleti sağlayan. - Adalet mi efendim? Hangi adalet? - Yeryüzündeki ve öteki dünyadaki adalet elbette
..bu çocukluk nerede var, duyuyorum, duruyorum, çünkü insan ancak durursa yetişebilir çocukluğuna biraz da siz büyüyün öyleyse ben bir yere gitmiyorum!
Sayfa 22
Reklam
-Biliyor musun Sebastian, bazen Tanrıyı hiç anlamıyorum. -Tanrı mi efendim? Hangi Tanrı? -O ne demek öyle Sebastian? Kaç tane Tanrı var ki? -Bilmiyorum efendim. Sizce kaç tane var? -Elbette bir tane var Sebastian. O da bildiğimiz Tanrı. Hani şu adaleti sağlayan. - Adalet mi efendim? Hangi adalet? - Yeryüzündeki ve öteki dünyadaki adalet elbette
Hikayeli Şiirler-14) Bir Anne-Kız Hikayesi....
Anneciğim sen gittin ben bittim Kayboldum yittim Hep derdin ya sen “İyi insanlara rast gelesin kızım." diye İyi insanların nesli tükeniyor be anne! Dünya her geçen gün gidiyor kötüye İnsanı çıkarıyorlar çileden durduk yere Sabrını taşırıyorlar habire Yıllar var ki iyi olmayı seçtim ben İçim de dışım gibi gerçekten Siz hiç su içen insana dokundunuz mu? İşte ben bu örnekteki kişiyim Gözümde tütüyorsun canım annem Gel artık ya da ben geleyim yanına dur sen... hanife çıta- EYLÜL
Hikayeli Şiir Dizisi- 14Kitabı okudu
... ben ona 'siz' diye hitap ettiğim halde, o bana sen diyor. Kesin cehenneme gidecek.
Önsöz
Bu kitapta sen varsın, Ben varım, O var, Biz varız...
Sayfa 9 - lunaKitabı okudu
Reklam
Sen. Pardon “siz” demeliydim. Siz kaç yüzlüydünüz? Ben yanlışlıkla hangisine değer verdim?
Selim tek. siz hepiniz..
Herkesin iyi kötü, yürüdüğü bir yol vardı. Herkesi yoldan çevirmeye çalıştın sokağın köşesinde durup. Hepsi de sana içinden güldü. Dur bakalım, dediler. Dur bakalım hele. Biz mi bilmiyoruz nasıl yaşanacağını? Dünkü çocuk, bize akıl mı öğretiyorsun? Başka bir şey yapmak gerekseydi elbette biz bulurduk bugüne kadar senden önce. Senin ortaya
Sayfa 388-389 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Sen... Pardon, siz demeliydim. Siz kaç yüzlüydünüz? Ben yanlışlıkla hanginizi sevdim?
Burada, mutlulukla huzurla yaşamak istiyorum. Kendim olmaktan, nasılsam öyle olmaktan korkmadan. Nasıl yaşamayı seçtiysem öyle. Hangi dildeysem, dindeysem, fikirdeysem onunla.
Reklam
Bütün bu "siz"ler, "iz"ler, "uz"lardan sıkılırım ben. Yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. İkinci konuşmamda 'sen' diyemeyeceğim biriyle bir daha konuşmam. Ne dersin(iz)? — Galiba sizi anlıyorum. — Yanılıyorsun. "Siz" anlanamaz, "sen" anlanır. Bazı kitaplarda "sizi seviyorum"u okuyunca gülerim. Sanki "siz" sevilirmiş! "Sen" sevilir, değil mi? — Seni anlıyorum. (Kızardı.)
Üslup ince bir çizgidir, üzerinde herkes yürüyemez..
Bütün bu "siz"ler, "iz"ler,"uz"lardan sıkılırım ben. Yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. İkinci konuşmamda 'sen' diyemeyeceğim biriyle bir daha konuşmam. Ne dersin(iz)?
Sayfa 76
Anladım..
"Leyla'ya sorarlar; 'Leyla sen mi Mecnun'u daha çok seviyorsun, yoksa Mecnun mu seni?' Leyla hiddetlenir, 'Böyle soru sorulur mu? Elbette ben onu daha çok seviyorum,' der. 'Aman Leyla etme, Mecnun senin için kendini çöllere attı, dağa, taşa, vahşi hayvanlara kadar herkese seni anlattı, nasıl ben daha çok seviyorum dersin?' derler. Leyla bu kez gülümser, 'İşte o yüzden ben daha çok seviyorum ya onu. O beni dağa, taşa, uçan kuşa, herkese, herkese anlattı. Adımı dillere düşürüp, içini döktü. Ama ben onu kendime bile anlatmadım, ben ölürsem, aşkımı sır ettiğim için şehit derler bana. Şimdi siz deyin, kim daha çok sevmiş?'"
Hatırlıyorum, 5 yaşlarında falan olmalıyım. Mahalledeki çocuklarla kovboyculuk oynayacağız. E haliyle, her kovboya bir silah lazım. Koş­tum eve, üç dört tane oyuncak silahım vardı, hepsini al­dım geldim. Bir ona bir buna derken, bir de baktım bana silah kalmamış. Sen de şurdan bir tahta al dediler. İşaret parmakları tarladaki tahta parçalarını gösteriyor­du. Ben de ordan bir tahta aldım. Ne yapsaydım yani? Ulan şerefsizler siz benim silahlarımı aldınız ben tahta­dan uyduruk bir silahla mı oynayacağım? Denir mi. Den­mez. Ben de ordan bir tahta parçası alıp onunla ateş aç­tım ve hepsini öldürdüm. Benden yana olanları da öl­dürdüm. Bunu niye yaptığımı anlamayıp salak salak gül­düler: kendi adamlarını da vurdun. Hah ha. Farkındayız herhalde. Bir şekilde bu durumu protesto etmem lazımdı: ben de kendi adamlarımı vurdum saklandıkları yerde: ye­nildik tabi. Oh olsun. Ulan, insan bu kadar mı alçak, bu kadar mı yüzsüz olur ya! Biraz da benim saflığım ama: bu insanlar da az değil hani. Çocuk getirmiş işte üç dört silah. Yani en azından bir tanesinin onda kalması ge­rekmez mi? Fırsat vermeye gelmez bu insanlara. Bunu o zaman bilmiyordum tabi. Ne bileyim. Benim silahlarımın birini de bana verirler sanıyordum. Meğer öyle değilmiş.
Sen hiç adam öldürmedin mi? Ben öldürdüm mü sanıyorsun, ben karıncayı bile incitmedim. Siz, adaya gelen küçücük kuşları öldürüp öldürüp babalarınızla birlikte yediniz. Söyleyin, ben bir kuş, bir canlı öldürdüm mü? Ben, canlıdır, diye, balıkları bile canlıdır, diye öldürmek istemem, başka geçimim olsa.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.