Gerçekten sevdiğinizi sandığınız birisini acaba gerçekten seviyor musunuz? Bir kişiyi ya da bir nesneyi o olmadan yaşayamam, hayatın bir anlamı olmaz diye mi seviyorsunuz? Kendinizi tanımadan ve sevmeden başkasını sevmeye kalkıyor musunuz? Cevaplarınız tereddütlüyse sevme, sevme sanatı hakkında öğreneceğiniz çok şey var derdi Erich Fromm. Kitap
Mustafa Tan / Güneş Özümü Alıyor
Kitabın kelimelerle dans eden, yönlendiren ve gerçeklere bir de bu açıdan bakın diyen tarzına bayıldım. Adaletsizliği, sevgiyi, sevgisizliği, gizemi ve vazgeçişi hepimiz zaman zaman yaşıyoruz ama sonuçları hepimizi farklı etkiliyor. Herkese iyi gelen tek bir şey var hayatta, o da sevgi. Kime ve neye karşı olursa
Yüce tanrım! Ya ona azacık merhamet ver,ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım! Ya onu bana ver, ya beni ona...
Prometheus Yunan mitolojisinde insanın yaratıcısıdır. İnsanlara tüm meziyetleri o öğretmiştir. Bu tragedyada Zeus’un karşısındaki durumu anlatılır.
Diğer tragedya incelemelerimde olduğu gibi bunda da biraz konunun öncesinden bahsetmek doğru olur. Gelin kısaca Prometheus’a kadar Yunan Theogonisine (mitolojinin tanrılardan bahseden kısmı) bakalım.
İkinci Dünya Savaşı yılları,
Meşhur toplama kampları...
Ne kitaplar yazıldı ne filmler yapıldı.
Ama hiçbiri yaşayan biri kadar anlatamaz yaşanan acıyı!
Peki onlar bunu anlatmak isteyecek mi? Hangi kelime orada yaşananları dile getirmeye yeter ki? Ya da bu onları bu acıları yeniden yaşamaya itmek olmaz mı?
"Yaşadıklarımız hakkında
“Birey her zaman sürü tarafından yutulmamak için mücadele etmelidir.” -
Friedrich Nietzsche
Jack London’ın başyapıtı olduğu söylenir genelde Martin Eden için. Hayatından büyük izler taşıdığı için de “yarı otobiyografik bir roman” olarak değerlendirilir. Ve büyük bir aşk ve mücadele romanı olduğu da dile getirilir birçok yerde. Bunlara ek olarak daha birçok
Kitapta çok sert eleştiri ve yorumlar mevcut kitabın içeriğini ve yazılanları kaldıramayacak olup kişisel algılayacaklar şimdiden incelemeyi okumadan geçiversin.
•Cenneti satın alan adamın hikayesinden başlayalım...
Yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. halk ise, “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” diye bu oyuna alet
Bazı çocuklar neden kahraman olur da bazıları da acımasız bir sosyopata dönüşür merak ettiniz mi?
Eğer kendinize, çocuklarınıza, öğrencilerinize ve etrafınızda ki insanlara ait bir şeyler öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okuyun ve sevginin büyüleyici gücü ile tekrar tanışın.
Kitap Dr. Perry ve gazeteci arkadaşı Maia Szalavıtz'ın birlikte yazmış olduğu, çocukların ihmal ve travma sonucu almış olduğu hasarlardan bahsediyor.
Anlatmış olduğu her hikaye de temel olarak varılan noktayı şu cümleler ile anlatıyor; birbirimize hafifçe baş sallama veya anlık bir göz teması şeklinde bile olsa basit ve insani bağları ne kadar çok sağlarsak, travmatik deneyimler yaşamış kişilerin iyileşmesine o kadar katkıda bulunabiliriz.
Kitabı okuyunca dünyada ne kadar kötü insanların olduğunu bir kere daha öğreniyorsunuz. Cinsel istismara uğramış, köpek kulübesinde büyümüş, gözlerinin önünde tecavüze uğramış annesinin ölümüne tanıklık edip daha sonra boğazı kesilmiş ve yaşama tutunmuş nice çocuklar...
Kitabı okurken Dr. Perry'ye hayran olmamak imkansız. Çocukların ihtiyacı olan her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp ekibi ile tartışarak en doğru tedaviyi bu çocuklara sunuyor.
- "Belki ben onlara yaşadıklarını unutturmam ama ileriki hayatları için onlara yardım edebilirim" diye de ekliyor.
Gerçektente öyle, belki travma yaşamış çocuklar yaşadıklarını unutmayacak ama hayata tutunmayı, doğru tedavi ve sıcak bir el ile tekrar başarabilirler.
"Bir kitap her şeyi altüst etmelidir. Okuru, okumadan evvelki halinde bırakan bir kitap, başarısız bir kitaptır."
-Cioran-
Sevgi ve Şiddetin Kaynağı, okuru altüst eden kitaplardan birisi. Okuru, okumadan evvelki halinde bırakmayan, kitap bittiğinde okuyana cevaplar yerine sorular bırakan başarılı bir kitap.
Kitap, sevgi ve şiddetin