"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında."
Gururla söyleyebilirim: "Bu dünyadan bir
Ahmet Hamdi Tanpınar geçti ve ben onu okuma şerefine nail oldum." Bazı yazarlar vardır, geç tanırsın. Bazıları da vardır ki, geç tanımanın daha kötüsü: yanlış tanımak...
Geçtiğimiz yıllarda çok sevdiğim,
Nazım Hikmet'in Aziz Hatırasına
Dünya tarihinin belki de en kanlı yüzyılının başında doğdu. Dönemin koşullarına göre oldukça varlıklı ve eğitimli sayılabilecek bir aileden geldi.
“Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim” der Otobiyagrafisinde.
Paşazadeydi aslında burjuva karşıtı olmasına rağmen. Ancak çok kızardı kendisine “Paşazade” diye
Oğuz Atay'ın en sevdiğim kitabı, ölümsüz eseri Tutunamayanlar için bir inceleme yapamamış olmanın huzursuzluğunu yaşıyorum uzun zamandır. Kitap benim en sevdiğim kitap, hayatımın romanı fakat onu inceleyebilecek cesareti kendimde bulamadım. Sonunda yeniden okuyup, kendi yorumumla inceleme paylaşmaya karar verdim.
Oğuz Atay kitaba başlarken
Edip Cansever 'in masası önümde şimdi. Serdim üstüne tüm şiirleri
"Masada masaymıs ha"
Boşluğunu koydum almadı
Yokluğunu koydum dolmadı.
Sonra bir rakı içtik. Yer çekimli bir karanfil düştü içimize ve elden ele dolaştırıyoruz. Bir sevdayı büyütüyoruz birlikte. Vur kadehi Edip Baba.
Sahi neredeymiş Ruhi bey, her yere baktım bulamadım. Bütün ölüleri hala gömemedi mi?
Hey gidi duyumuna yandığımın Cansever'i
Böyle de şiir yazılmaz ki.
Edip Cansever nasıl anlatsam sanki insanı kendisinin iç dünyasında gezintiye çıkartan, hikaye anlatır gibi, çocuk ruhuyla avareliğin en güzel şiirlerini yazmıştır. Çünkü o kendine has sarhoşluğu içinde kendine bakmış kendini görmüştür. Kendi acısını, sevincini, yalnızlığını, duygusunu, tutkusunu ve içinde kopan tüm fırtınaları görmüş ve hayalleriyle onları tamamlamıştır.
Her şiiri herkese hitap eder diyemem ama her insan muhakkak bir şiirinde bir hatırasına dokunan, bir aşk acısını anımsatan kısaca kendinden bir şeyler bulacaktır.
Gelmiş BulundumEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20089,5bin okunma
Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgar çanısın, rüzgarın diline dolanırsın Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın.
Pakistan’lı Doktor İşan Hüseyin, çok zor ulaşılan başarılara sahip ünlü bir doktordur. Yaptığı büyük başarı ve hizmetlerden dolayı, uluslararası konferanslar için zorunlu uçuşlar yapıyor ve bu seyahatlerde ilginç olaylara şahit oluyordu.
Dr. İşan Hüseyin ilginç bir hatırasını kendisi şöyle anlatıyor:
“Bir gün uçakla bir şehirden, başka bir
Bir Tarafta Tarihi yazan ve günümüzü şekillendiren Mustafa Kemal, bir diğer tarafta ise Devleti yönetmek yerine, ülkeyi beceriksizce işgal ettiren ve tüm ciddi uyarılara rağmen susup, yabancı devletlerin emri altına girenler var… Hatta ve hatta işgal devletleri ile aynı çizgide yürüyenler var...
Tarihe bakışınız nasıldır ya da ne yöndedir
Nazım Hikmet’in hiç romanını okumamıştım, bu kitabının da roman olduğunun farkında değildim. Kitabı okumak için elime alıp kapağını açtığımda şiir değil de düz yazı çıkınca şaşırdım. Kitaba böyle bir sürprizle ve büyük bir merakla başladım.
Nazım Hikmet’in 1962’de tamamladığı kitabı Sovyetler Birliği’de Rusça olarak Romantika ismiyle basılır.
“Milletimizin zalim olduğu iddiası da sırf iftiradan, baştan başa yalandan ibarettir. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir. Hatta denilebilir ki, başka dinlere mensup olanların dinine ve milliyetine riyetkar olan (saygı gösteren) yegâne millet bizim milletimizdir.”
–
Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün ( aşklar ) paranteze alınsın
Rüzgâr çanısın, rüzgârın diline dolandırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın
...