Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"O gün, o gece yaşadıklarımı anlatmak benim için gerçekten çok zor doktor... Çünkü düşündükçe aklımdan bir parçayı daha yitirdiğimi hissediyorum. Cesur biri sayılmam belki ama inanın, olanların cesaretle yakından uzaktan ilgisi yok. Şu anda benim yerime, dünya tarihinde cesareti ile kendinden söz ettirmiş savaşçı, komutan, kral ya da her kimse artık, birini de koysanız, onların da ruh halinin benimkinden farklı olacağını düşünmüyorum. İnsanoğlu korkabilir ve bundan daha doğal bir şey yok. Ancak aklını, daha da kötüsü ruhunu yitirme derecesinde korkmak... İşte bu en kötüsü olsa gerek. Bilinmeyen korkusu en korkuncudur derler. Koca bir yalan! Siz hiç varlığına inanmadığınız bir şey ile karşı karşıya geldiniz mi!?! O kadar hazırlıksız oluyor ki insan, o kadar çaresiz kalıyor ki... Dost meclislerinde hakkında şakalar yapıyorsunuz, bunu yaşadığını iddia eden insanlarla ve anlatılan hikayelerle alay ediyorsunuz... Ve 'O' bir gün karşınıza çıkıyor; size iğne gibi sivri ve bıçak kadar keskin dişleri ile gülümsüyor!.. Sizinle dalga geçme sırası 'O'na geldiğinde hissettiğiniz çaresizlik anlatılamaz! Beni neden konuşturuyorsunuz ki? Nedir bunun amacı? Ben size unutmak istediğimi söylemedim mi? Beni delirtmeye mi çalışıyorsunuz? Bu gece yine uyku yok bana, rüyalarımın yerini yine kabuslar alacak. 'O'nu yine göreceğim, yine hissedeceğim , yine bana dokunacak... O gözler, o dehşet! Allahım! Allahım! Hayır! Hayır! Tekrar olmasın, HAYIR!!!"
Sayfa 55 - Konuşmayanlar - Umut DülgerKitabı okudu
Siz kumarda kazanan aşkta kaybeder yalanına inanın! Unutmayın ki; kumarda kazananlar aşkı satın alıyorlar.
Reklam
TATYANA’NIN ONEGİN’E MEKTUBU Size yazıyorum ? Daha ne denir? Hem daha ne söyleyebilirim ki? Şu an, biliyorum, elinizdedir Hor görüp cezalandırmanız beni. Bu benim mutsuz kaderimdir, Bir damla acıyı koruyarak siz, Elbette beni terketmezsiniz. Susmayı tercih ettim ben önce; İnanın: şu rezil yaşamımdan Haberiniz olmazdı hiçbir zaman, Bir
Çok okudum, yalnız bütün hayatımı değiştiren kitabı değil başka kitapları da. Okurken ama, kırık hayatıma derin bir anlam vermeye, bir teselli aramaya, hatta hüznün güzel ve saygıdeğer yanını aramaya kalkışmadım hiç. Çehov’a, o yetenekli, veremli ve alçakgönüllü Rus’a sevgi ve hayranlıktan başka ne duyabilir insan. Ama boşa gitmiş kırık ve kederli hayatlarını Çehovcu denen bir duyarlılıkla estetikleştiren, hayatlarının sefaletinden böbürlene böbürlene bir güzellik, bir yücelik duygusu alan okurlar için üzülür, bu okurların teselli ihtiyacını karşılamayı bir kariyere dönüştüren işbilir yazarlardan da nefret ederim. Bu yüzden pek çok çağdaş romanı ve hikayeyi bitirmeden yarıda bıraktım. Ah, atıyla konuşarak yalnızlıktan kurtulmaya çalışan kederli adam. Vah, sevgisini durup durup suladığı saksıdaki çiçeklere veren içi geçmiş beyzade. Vay, eski eşyalar arasında hiçbir zaman gelmeyecek, ne bileyim bir mektubu, eski bir sevgiliyi ya da anlayışsız kızını bekleyen hassas adam. Bize durmadan yaralarını ve acılarını teşhir eden bu kahramanları Çehov’dan kabalaştırarak araklayıp başka coğrafyalar ve iklimlerde bize sunan yazarlar da aslında ağız birliğiyle şunu demek isterler: Bakın, bize, acılarımıza ve yaralarımıza bakın; biz ne kadar hassas, ne kadar ince, ne kadar da özeliz! Acılar bizi sizlerden çok daha ince ve duyarlı kıldı. Siz de bizim gibi olmak, sefaletinizi bir zafere, hatta bir üstünlük duygusuna çevirmek istiyorsunuz değil mi? Öyleyse inanın bize, bizim acılarımızın hayatın sıradan hazlarından daha zevkli olduğuna inanın yeter.
Sayfa 226Kitabı okudu
HAYAT ERTELEMEYE GELMEZ... Hayat akıp giderken... Siz siz olun, bugün aklınızdan geçen güzellikleri asla yarına bırakmayın... Ne yapacaksanız, hemen, ama hemen şimdi yapın... Çiçek mi sulayacaksınız, sulayın... Kitap mı okuyacaksınız, okuyun... Sinemada çok beğendiğiniz bir film mi var, hemen gidin seyredin... Sevgilinizi öpmek mi
Sayfa 131Kitabı okudu
Anne-Baba ve Çocuklar “Yeni nesillere akılcı bir terbiye verme meselesi...” Snelman ile arkadaşları Finlandiya’yı uyandırmak için bütün ümitlerini buna bağlamışlardı. Gençlik meselesi Snelman’ın en sevdiği bir konu ve aynı zamanda kendisinin en hassas ve ıstırap duyduğu meselesiydi. Snelman kimi zaman gençleri yüzlerine karşı azarlıyor
Reklam
Canım, siz bana sıkılınca oyalanayım, diye bir kitap göndereceğinizi söylemiştiniz. Ne yapayım kitabı! Kitap da neymiş? İçine kişiler sokulmuş bir masal! Roman da saçmalık olsun diye yazılmıştır, aylak insanlar okusun diye; inanın bana, canım, benim bunca yıllık deneyimime inanın. Ne olacak yani, size Shakespeare falan derlerse, bakın, edebiyatta bir Shakespeare var, derlerse; Shakespeare de saçmalık, bütün bunlar cidden saçmalık ve hepsi de sırf hiciv için yapılıyor!
Aşk sizi çağırdığı zaman izleyin onu, yolu çetin, sarp olsa da. Ve kanatlarıyla sizi sardığında, kendinizi ona teslim edin, tüylerinin içine gizlenmiş keskin kılıç sizi yaralayacak olsa da..Ve aşk sizinle konuştuğunda, inanın ona; sesi, kuzey rüzgarlarının bahçeleri darmadağın ettiği gibi, düşlerinizi dağıtsa da…Zira aşk ,nasıl sizi taçlandırırsa öyle de sizi çarmıha gerecektir .Nasıl yüksekliğinize erişir ve güneşte titreşen en körpe dallarınızı okşarsa,öyle de köklerinize inecek ve toprağa sımsıkı tutunurlarken onları sarsacaktır. Ve buğday demeti gibi bağrında birleştirir sizi, kabuklarınızdan soyup çıplak bırakır, apak edinceye kadar öğütür, kolay biçim alacak kadar yoğurur........................................... Aşk bütün bunları, siz yüreğinizin sırlarına eresiniz ve bu bilgiyle hayatının yüreğinin bir parçası olasınız diye yapacaktır. Ama eğer siz, korkuya kapılıp, sadece aşkın güvencesini ve hazzını isterseniz, çıplaklığınızı örtüp aşkın harmanını terk edin daha iyi.
Kara Delik Dünkü siz Bugünkü sizi yarattı Bugünkü siz de Yarınki sizi yaratacak. Bu gerçeği kabullenmemizi engelleyen her şey “mazeret”. “Ben aslında” ile başlayan, “ama”, “fakat”la devam eden her şey ama her şey yalnızca mazeret. Kendinize söylediğiniz yalandan başka bir şey değil. Dün ne istemişseniz, bugün o olmuşsunuz; bu kadar basit. Bu basit gerçeği bugün kabul etmezseniz, inanın yarın sizi yeni mazeretlerin girdabı bekliyor olacak.
“Çünkü aç kalmak zorundayım, başka türlü yaşayamam.” dedi açlık sanatçısı. “Ne tuhaf, neden başka türlü yaşayamazsın?” ---------------- “Çünkü sevdiğim yiyeceği bulamıyorum. Eğer bulsaydım, inanın bana, ben de siz ve diğerleri gibi tıka basa karnımı doyururdum.” Bunlar onun son sözleri oldu, fakat kırık bakışlarında aç kalmaya devam edeceğine dair sağlam ve kesinlikle gururlu bir inancın varlığı seziliyordu. “Burayı temizleyin,” diye konuştu yetkili ve açlık sanatçısını samanlarla beraber gömdüler.
Reklam
Barbarlık Çağı
İşte, büyük Napoleon ve bugünkü Napoleon! İşte, sonsuz Kuzey Amerika Birliği! İşte size, bir karikatüre benzeyen Schlezwig-Holstein Prensliği!.. Uygarlık bizi nasıl yumuşatmış, görelim. İnsanların duygu çeşitliliğini artırmaktan başka işe yaramaz uygarlık. Duyguları çeşitlendikçe insan, kan dökmekten zevk almaya başlar hale geliyor.
Uygarlık ve Bilim Çağında İnsanKitabı okudu
" Bana sultanların yetki ve nimetlerini böyle gölgeyle değil, tam ve aydınlık verin ki ben de size adaletin meyvelerini tam sunayım. Benimle kimsenin yürüyemeyeceği yere kadar yürüyün size geri dönme ayıbını yaşatmayacak ufuklar açayım. Siz kılıcınıza düşmanın boynundan gayrı hedef seçmeyin ki içerde asayiş olsun. Siz atılganlıkla kurtlar, yakıcılıkta alevler gibi olun da ben yüce gayeler ormanında aslanlık edeyim. Dururken, yürürken, koşarken ve savaşırken biriniz bin, bininizi bin isterim ki ben sizinle hamle ettiğimde zelzeleler salsın cihanı, zulümleri kasırgalar boğsun. Ve dahi benim her sözüme inanın ki sözüm ile fiilim, fiilim ile kalbim, kalbim ile milletimin birbirini tamamlasın. Ve zinhar, ama zinhar bana yalan ile, dedikodu ile, tabasbus ile,siftinmek ve yaranmak için yaklaşmayın ki sizi telef etmeyeyim!.."
Sayfa 167 - KapıKitabı okudu
Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Daha ilk cümlesiyle bile kitabın sonunu merak ettiren bir konu… Sayfalar ilerledikçe Gregor’un hayatına bir böcek olarak devam etmeye çalışmasına ve ailesinin, yakın çevresinin bu durum karşısındaki bocalamalarına tanık oluruz.
1.170 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.