Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
✓ ° Madem sonuç değişmeyecekti, bütün bunlara katlanmaya değer miydi? Hayatınızdan birkaç gün ya da birkaç haftayı çıkarıp atmak neden mümkün değildi? ° ✓
Bilişsel devrim öncesinde ortaya çıkmış davranışçı bakış açısı basitçe uyaran tepki- sonuç ilişkisilerini tanımlarken bilişsel devrimler ile araştırmacılar bilgisiyarı insanın zihinsel faaliyetlerinin nasıl gerçekleştiğine dair bir model ele almaya başlamışlardır.
Reklam
Tursun Bey
Ölçüsü düzgün olmayan terazi iyi tartmaz, çeliği iyi dövülmemiş parlak kılıç işe yaramaz, güzel olmayan söz iyi sonuç vermez, amelsiz ilim netice vermez, adaletsiz ülke baki olmaz”
Herhangi bir pratik sonuç doğurmasa bile, insanlar yararına olan uğraşlar övgüye değerdir. Dik patikada ilerleyenlerin zirveye varamamasında şaşıracak ne var? Aksine, adamsan, başarısız olsalar bile büyük işlere girişenlere saygı duy. İnsanın kendi gücünü değil, doğasının gücünü göz önünde tutarak bir işe girişmesi, yüce hedeflere ulaşmaya çalışması ve kendisine büyük bir cesaret bahşedilmiş kişiler tarafndan bile başarılamayacak büyük işleri zihnen amaç edinmesi saygıdeğer bir davranıştır.
Sayfa 27
Ama savaşacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da aynı olmayacak mı zaten -sen, zaten, ulaşman gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki?- Ama, savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin düzeye savaşarak gelmiş olacaksın - bu da boşuna olmayacak.
"Sonuç adına şimdiyi ertelemek, yaşamı ertelemektir, ipini çekerek ardına düştüğümüz mutluluğu zamanın dışına itmektir."
Kırmızı kedi yayıneviKitabı okudu
Reklam
Rasyonel dünya paradigmasını bir piramide benzetirsek, onu ayakta tutan ilke şüphesiz, akıl ya da düşünen akıldır. A priori bir bilgi. bu sistemin epistemolojinin temel dayanağıdır. Saf aklın (pure rason), önermelerden hareketle zorunlu bir sonuç olarak çıkardığı bilgi, a priori bilgidir. Hatta bilgi, kavramda zaten gizli olan şeyin daha açık olarak ifade edilmesidir. Rasyonel teoloji veya metafiziğin dünya ta- savvurunda bu akıl yürütme oldukça önemlidir. Bunun için de merke. ze, zekâyı ya da aklı yerleştirmek oldukça doğaldır: "Zekâ, anlık, şeylerin kaynağı olmadıkça, gerçek anlamda bir gayelilikten söz edilemez.
İradenin istek ve gereklerinin başımıza açtığı belalar, ne biçim olursa olsun, hayatımızı berbat etmekten ve acı çekmemize yol açmaktan başka bir sonuç vermez.
Sebep-sonuç zincirinin ilk halkasını bulma uğraşı insanoğlu­nun zihnine nakşedilmiş "Her şeyin bir sebebi vardır" anlayışının bir ürünü aslında. Evrimin bir sonucu olan bu anlayış o kadar yaygın ki eskiler bu mantık hatasına bir isim bile bulmuş: Post hoc ergo propter hoc. • Eğer evreni belirli kurallar çerçevesinde hareket eden bir mekanizma olarak göremezsek yaşayamayız çünkü. İn­sanı kadere ve Yaratıcı Güç' e inanmaya iten de gene bu anlayış.
Karaciğer sirkadiyen saatini şaşırınca, yani gece elektronik cihazlara baktığımızda karaciğerde şöyle farklı bir davranış ortaya çıkar. Karaciğerde, şekerin içeri alınmasını sağlayan özel reseptörler bulunur. Tüm şeker reseptörlerine genel olarak "GLUT" adı verilir ve bunlardan on dört adet vardır. Ancak karaciğerin özellikle gece ışık altında aktive olan şeker reseptörü GLUT2'dir. GLUT2, diğer GLUT'lardan farklı olarak insülin- den bağımsız çalışır. Diğer bir deyişle, insülin seviyeniz düşük olsa bile aktiftir. Dolayısıyla burada konumuz, klasik kilo alma durumu olan insülin rezistansı değildir. Gece ışık kirliliğine maruz kalan gözlerimiz, karaciğere yanlış sinyal gönderir. Karaciğer bu durumda GLUT2 düğmesine basar ve herhangi bir şey yemeseniz de kanda şeker varmış ve onu içeri çekmek durumundaymış gibi davranır. GLUT2, kanda bulunan/bulunmayan şekerin alınmasından sorumludur. Sonra bu şekerleri harcamak yerine trigliseridlere dönüştürür. Bu yağları da uzak ve ideal olan bölgelere göndereceğine kendinde karaciğer yağlanması olarak biriktirir. Bu durum artarsa yağları karın bölgesinde depolar. Sonuç olarak, gece yemek yemeseniz bile kalınlaşan bir bel, yağlanan bir karaciğerle karşılaşırsınız.
Reklam
Müslüman gibi davranmayı değil, müslüman olmayı (ruhuyla eyleme katılmayı) sonuç veren bir başlangıç kabul ediyor İslam.
Annemi getirtmek için midemde kramplar edinmeye, çırpınmaya başladın. Karşı ki kaldırımda topu olan bir velet vardı, her karnı ağrıdığında annesinin geldiğini söylemişti. Karnım ağrıdı ama hiçbir sonuç alamadım, çırpınmalarım da bir işe yaramadı. Daha çok dikkat çekmek için evin her yerine sıçmaya bile koyuldum. Hiçbir şey olmadı. Annem gelmedi.
Diyelim birinin yolunu kesip ona basit bir soru sordum. Diyelim ki ona birdenbire, “Neden böyle yaşamaya devam ediyorsun?” diye sordum. Polis çağırır muhtemelen. Kendime, herkes benim gibi kendi kendine konuşur mu diye soruyorum. Bende bir arıza mı var acaba diye soruyorum. Varabildiğim tek sonuç, ben farklıyım..
"Demek ki gerçeği bilmek her zaman iyi sonuç vermiyor,bazı şeylerin gizli kalması daha iyi"
DEHB'lilerde sosyal etkileşimi incelemeye yönelik yapılan bir çalışma, DEHB tanılı çocukları normal kontroller ile “Gözlerden Akıl Okuma Testi'nde (Reading mind in the eyes test, RMET) ve Sosyal Cevaplılık Skalası (Social Reciprocity Scale) ile değerlendirerek, DEHB'li grubun RMET”de düşük not aldığı ve SRS'de anlamlı düzeyde normal kontrolden farklı olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuç DEHB'lerin yüzlerdeki emosyon yorumlamada düşük becerileri olduğunu ve dikkat problemlerinin karşılıklı sosyal etkileşimde yetersizliğe yol açtığını vurgulamıştır (Ayaz 2012).
Sayfa 127 - Nobel Tıp Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.