Polisiye türünde hiçbir Türk yazarı okumayan biri olarak bir risk mi alsam yoksa ön yargı mı kırsam diye düşündüm, bilmiyorum ama hiç pişman olmadım. Öncelikle bravo, tebrik ediyorum.
Günümüzde artan kadın kahraman ve güçlü kadınlar temalı kitap ve filmler ile kıyaslama yapmadan önce, esinlenilmiş olarak yazılması kendisini diğerlerinden zaten ayırmış oldu.
Yaşanan olayların, travmaların bir kişinin karakterinde nasıl çarpıcı izler bıraktığı, kendisinden başkasına güvenemediği, sevmekte zorlandığı, haksızlıklara karşı ölümüne savaştığı, umudun ve adalete olan inancın yittiği... Ve zekâ... Bu hayatta insana ait hayran olacağım bir şey varsa o da, potansiyeli yüksek bir beyindir. Zekâya dair işlenmiş o kurgusal plan içindeki planlar, gerçekten de hayranlık uyandırıcı. Yazar en ufak ayrıntılara bile bir amaç, bir anlam yüklemiş. Gereksiz hiçbir şey yok, diyebilirim.
Beni sadece tek rahatsız eden minik mi demeliyim, eksik bir detay mı demeliyim, yoksa benim okumalarımdan kaynaklı olarak kendimin oluşturduğu bir beklenti mi, bilmiyorum ama... Bazen, bazı yerlerde daha edebî ya da aşkın olduğu yerlerde daha şiirsel, tine dokunan sözler aradım. Ama sonra düşündüm ki, anlattığı karakterlerin hayatı sokakta, hapiste ya da türlü travmatik olaylar içinde geçmiş. Beklediğim şiirsel ağız olmalı mıydı orada, emin değilim. Yine de olsaydı, işte o zaman mükemmel derdim. Şu an mükemmele yakın. Yazarın sonraki eserlerinde beklentim daha da büyük olacak, kendisinin bilgisine...