Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Gücün 48 Yasası
Gücün 48 yasası 1-Sizin üstünüzde bulunanların kendilerini üstün hissetmelerini sağlayın. Onları memnun etme ve etkileme arzunuzla yeteneklerinizi göstermede çok fazla ileri gitmeyin, yoksa tam tersine neden olursunuz, yani korku ve güvensizlik uyandırırsınız. Ustanızın olduğundan daha parlak görünmesini sağlayın ve gücün doruklarına
Reklam
Yaşamak diye bir şey var. On yıl önce olsaydı. Herkes bunu söylüyor. Demek ki yaşanan şu anın değeri bilinmedikce herkes on yıl sonra gene "on yıl önce olsaydı ah!" diyecek. Şu önümüze bir baksak. İlerimize değil, şu tam üstüne bastığımız yere, zamana. Sonra gene on yıl önce olsaydı demeye­lim.
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Bu kitabı lütfen okun.! Temin edemeyenler için ödünç verebilirim..!
Mutasavvıflara göre du'ânın da bir değeri yoktur. Herşey takdiredilmiş, kararlaştırılmış olduğuna göre, bu takdiri du'âlarla değiştirmek olanaksızdır ve "Evren'in Issı'na" [Sahibine] saygısızlıktır. Zünnûn-1 Mısri'ye birisi; Benim için du'â et demiştir. O da: - Ey civânmert!.. Eğer Takdir-i Hakk'ta [Tanrı'nın değerlenip kararverdiği doğrultuda] isteğin verilmişse du'âya ne gerek var? Eğer verilmemiş ise, boğulan adama su içinde iken bağırmanın büsbütün batmaktan ve boğazına su gitmekten başka ne faydası olabilir ki?Demiştir. Gönül adamlarının mescidi de gönüldür.
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Reklam
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar. _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. _Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa. _En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
_Medeni dünyamız, şövalyelerle, askerlerle, avukatlarla, rahiplerle, filozoflarla ve daha bilmediğim başkalarıyla karşılaştığınız büyük bir maskeli balodan başka nedir ki? Fakat göründükleri kişiler değillerdir bunlar; sadece birer maske ve kural olarak da onun arkasında daima servet avcılarıyla karşılaşırsınız. Örneğin birisi hukuk maskesini
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Eski ve mağrur bir ev Amsterdam'da Üstüne bastıkça gicirdiyor tahtalar Pencereler mahzun,kapılar yasli "Bir Anne Frank vardı"diyor tahtalar Bir Anne Frank vardı duyuyor musunuz Bir Anne Frank vardı duygulu,ince Dolaşırdı ürkek adımlarla bu odalarda Şu dolap,şu sedirde gülerdi o gülünce Sonra savaş.Tanklar,mitralyözler,süngüler Anne Frank üşüyor,Anne Frank korkuyor Çocuk dudaklarında yarım kaldı türküler Kaçmak,saklanmak boşuna,er geç bulacaklar Çökecek üstümüze utancı rezil bir anın Ve Anne Frank ölecek,değeri kalmayacak dünyanın
Reklam
Anne Frank'ın evinde Eski ve mağrur bir ev Amsterdam'da Üstüne bastıkça gıcırdıyor tahtalar Pencereler mahsun, kapılar yaslı Bir Anne Frank vardı diyor tahtalar Bir Anne Frank vardı duyuyor musunuz? Bir Anne Frank vardı duygulu, ince Dolaşırdı ürkek adımlarla bu odalarda Şu dolap, şu sedir de gülerdi o gülünce Sonra savaş, tanklar, mitralyözler, süngüler Anne Frank üşüyor, Anne Frank korkuyor Çocuk dudaklarında, yarım kaldı türküler Kaçmak, saklanmak boşuna, ergeç bulacaklar Çökecek üstümüze utancı, rezil bir ânın Ve Anne Frank ölecek, değeri kalmayacak bu dünyanın
Yalnızca yaşanılan an vardır.O da şimdidir… Yalnızca şu anda deneyimlediklerimiz gerçektir. Bunun anlamı yalnızca şu an için yaşayın demek değildir. Anlamı,şu anda yaşıyorsunuz demektir.Bunlar pek farklı şeyler demektir. Geçmişin bir değeri vardır.Ne olursa olsun,sizi bulunduğunuz yere geçmişiniz getirmiştir.Geleceğin de değeri vardır.Yalnızca içinde bulunulan anın gerçek değeri vardır çünkü o buradadır.Sevgi bunu bilir ve geriye bakmaz.Sevgi geçmişi yaşamış ve ondan en iyi olanı almıştır.Geleceğe bakmaz. Yalnızca şimdiki zaman içindeki sevgi gerçektir.
on yıl önce olsaydı. herkes bunu söylüyor. demek ki yaşanan şu an’ın değeri bilinmedikçe herkes on yıl sonra gene ‘on yıl önce olsaydı ah!’ diyecek. şu önümüze bir baksak. ilerimize değil, şu tam üstüne bastığımız yere, zamana. sonra gene on yıl önce olsaydı demeyelim.
Sayfa 121Kitabı okudu
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.