Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yaşadığım bu eksiklik hayatta karşılanmamış beklentilerim değil bilakis ruhsal bir doyumsuzluktu." "Her istediğim gerçekleştiği için sanki ölümsüzlüğü elde etmiş gibi hissediyorum." "Çekilmesi gereken çileleri bile hissedemeyecek kadar katılaşmıştım." "Çünkü kendimi de genç kalmayı da yeterince
KOMPRADOR BÜYÜK BURJUVAZİ
Komprador Büyük Burjuvazi Komprador büyük burjuvazi, uluslararası burjuvaziyi kırsal ke- simde feodal güçlerle birleştirir ve ABD ile ve özellikle de şu an Japonya başta olmak üzere diğer emperyalist ülkelerle olan ticari ilişki- lerden yararlanır. ABD emperyalizminin ana ticaret ve finansal aracı rolünde en büyük sermayeyi yerel olarak
Reklam
Seve seve itiraf edeyim sana, zira bu konuda bana söyleyeceğini biliyorum, çocuklar gibi gününü gün eden, oyuncak bebeklerini yanlarında sürükleyen, soyup giydiren, annenin şekerli ekmeği sakladığı dolabın çevresinde büyük bir saygıyla sessiz dönenen, arzu ettikleri şeyi en sonunda ele geçirince, avurtlarını şişire şişire yiyerek, daha daha! diye bağıranlar en mutlu kişilerdir. - Bunlar mutlu yaratıklar. Paçavra uğraşlarına ya da giderek kendi meraklarına muhteşem isimler vererek, bunları insansoyuna onların iyiliği ve refahı diye satanların da keyfi yerindedir. - Ne mutlu, bunu yapabilene! Ama huşu içinde bunun insanı nereye götürdüğünü görense, tuzu kuru vatandaşın, kendi küçük bahçesini budayıp cennete çevirdiğini, mutsuz olanın bile, sırtındaki yükle ahlayıp oflayarak ilerlemeye çalıştığını ve hepsinin, şu güneşin ışığını bir dakikacık daha uzun görmek için aynı isteği duyduğunu bilense -evet, o sakindir ve kendi içinde kendi dünyasını kurar ve bir insan olduğu için, o da mutludur. Sonra, ne kadar darda olsa bile, yüreğinde yine hep özgürlüğün ve istediği zaman bu zindanı terk edebilmenin tatlı duygusunu taşır.
Sayfa 12
Filipin Devrimi'nde etkin sınıf önderliği şu an proletaryanın elindedir ve artık eski tür ulusal demokratik devrimde olduğu gibi önderlik burjuvazinin veya hiçbir burjuva katmanın elinde değildir. Geniş halk kitleleri Marksizm-Leninizm-Mao Zedong Düşüncesi rehberliğindeki proletaryanın devrimci partisi olan Filipinler Komünist Partisi liderliği tarafından yönetilmediği sürece ABD emperyalizmi, feodalizm ve bürokrat kapitalizm devrilemez. İşçi sınıfının, köylülüğün, küçük burjuvazinin ve ulusal burjuvazinin devrimci talepleri ve özlemleri yalnızca proletaryanın sınıfsal liderliği ve partisi altında doğru bir şekilde ilerletilip, gerçekleştirilebilir.
Öyle sanatkârlar vardı ki Roma'da, eserinin hiçbir yerine adını yazmasa, mührünü kazımasa bile keskisinin tarzından kimliği anlaşılır, sanat onların elinden su gibi akarak çıkardı.
Sayfa 51
şu hayatta benim de bir yerim olduğuna inanmaya çalışmak, sağlak olduğum halde sol elle yazmaya kalkışmak gibi
Reklam
"Savaş suya benzer. Savaşın da su gibi hiçbir belirli biçimi yoktur. Taktiğini düşmanın durumuna göre uygulayan ve zafere ulaşan kişi, tanrılara lâyık bir iş yapmış sayılabilir." 61
Biz şu an bir imtihanda ve gaflet içindeyiz ve uyanışta da değiliz. Bu hal gerçekten çok kötü. Afganistan'da görmüş olduğunuz şu sonuç yani insanların bize şunu demeleri: "neden (sizin gibi düşünmeyen ama İslam'a sair yöntemlerle hizmet etmeye çalışan) insanlar hakkında şüphe duyuyorsunuz ve onlara bir fırsat vermiyorsunuz.?" Dikkat edin İslami hareketler halkı ne hale getirdi ve insanlar artık böyle şeyler söyler oldular. Bir şeyler yapmada geç kalan bizlere de dikkat edin. Bizde ise hala bir şeyi ıslah edecek bir Kudret yok. İşte bu yeni dünya düzenidir ve bu yeni dünya düzeninin denklemlerinin taraflarıdır. Her tarafın kendine ait bir rolü vardır.
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden ? Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak ?
REFORMİZM VE MODERN REVİZYONİZM
Reformcu ve revizyonist faaliyetlerin yoğunlaşması, faşist faa- liyetlerin yoğunlaşmasını tamamlayıcı niteliktedir. Fanatik gericiler çirkin karşı-devrimci eylemlerde bulunsalar dahi, reformist numa- raları asla bırakmazlar. Modem revizyonistlerle buluşma aşamasına kadar gideceklerdir. Reformizm ve modern revizyonizm faşizmin kırılgan
Reklam
Marquis de Sade ve Marquise de Brinvilliers gibilerini anımsatan bir zevk duyan bazı centilmenler vardı. Bana kalırsa bu duygu, sözü geçen centilmenlerin yüreklerini titreten, hem tatlı hem acı bir duygudur. Kaplanlar kadar kana susamış insanlar vardır. Böyleleri yaradılıştan aralarında hiçbir fark bulunmayan, hatta İsa’nın kanununa göre kardeşleri sayılanların vücutları, kanları, ruhları üzerinde şu ya da bu şekilde sınırsız bir egemenlik kurduklarında, eziyet etmekten bir an geri kalmazlar. Zulüm bir alışkanlıktır; insanda bu alışkanlığın kökleşmesi, sonunda hastalığa dönüşmesi mümkündür. Sarsılmaz inancıma göre, en iyi bir insan bile alışkanlıkla, sanki bir hayvanmış gibi kabalaşıp o derece aptallaşabilir. Kanla, kudretle mest olur; hoyratlığı, ahlaksızlığı, içindeki kötülüğü büsbütün geliştirir; aklı, duyguları kesinlikle doğal olmayan hareketleri yadırgamaz ve sonunda bundan zevk almaya başlar. Bir zalimde hem insanlık, hem de vatandaşlık tamamıyla yok olmuştur; yeniden onurlu bir insan olması, pişmanlık duyup eski hayatına dönmesi hemen hemen imkânsızdır artık. İşin asıl kötü yanı, böyle bir başına buyrukluk kolayca topluluğa sirayet edebilir; kudret, son derece ayartıcı bir şeydir. Toplum da böyle bir etkiye kayıtsız kalırsa, bu alışkanlığın toplulukta kökleşmesi işten bile değildir. Kısacası, bir insana kendi benzerine fiziksel ceza verme hakkının tanınması topluluğun yaralarından biridir; bu yara bir yandan o topluluktaki özü ve vatandaşlık duygusunu kemirirken, öte yandan önüne geçilmez bir düzensizliğe de yol açar.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Hülyâlarımın Şehri, Antalya ~Ahmet SELEN
"İnsan da şehir de seçici olmalı, her ikisi de bulduğunu hazmetmeden midesine indirirse, bu bir büyümeye ve gelişmeye karşılık gelmiyor aksine şişmanlamış, hantal bir yapıya dönüşür... Kalabalıklar, tıpkı yukardan akıp gelen bir su kütlesi gibi kendisine benzemeyeni hep kendi istikametindeki su yoluna katma çabasında. Medeniyetten beslenen veya medeniyeti besleyen şehir ise yaz kış düzenli akan bir nehir misali kendi içine karışan yağmuru çamuru temizleyerek yoluna devam eder Ancak bu medenî hüviyeti deruhte eden şehirler, rafine edilmiş estetik değerlerin taşıyıcısı olur. İnşâ etmek bir yana imha edici kalabalıklar, adeta çılgın akan bir seli andırır, bulduğunu önüne katar, yaş kuru, temiz kirli demeden sürükler, götürür."
Sayfa 33 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Al benden de o kadar :)
Bir süre su görmeden zaman geçirince, sanki bir şeyleri yavaş yavaş kaybediyormuşum gibi bir hisse kapılıyorum.
Sayfa 93 - Doğan Kitap / Dünya Edebiyatı / Deneme 22. BaskıKitabı okuyor
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra? Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.
Şimdiyse çok eski ve çok kalıcı bir şeye bakar haldeydim. Bu okyanus benden çok önce­leri buradaydı, diye düşündüm, benim ufak tefek kaygılarım unutu­lup gittikten çok sonra da burada olacak. Twitter size, tüm dünya ka­fayı sizinle ve küçük egonuzla bozmuş, sizi seviyor, sizden nefret ediyor, şu an sizden bahsediyor gibi hissettiriyor. Okyanus ise dünya sizi yumuşak, ıslak ve sıcak bir kayıtsızlıkla selamlıyormuş gibi his­settiriyor. Avazınız çıktığı kadar bağırsanız da karşılık vereceği yok.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.