Asırlardan beri süre gelen “devlet” hakkında yazılan bütün eserlerin yazımlarının aslında birer cevap olduğunun gerçeği su götürmezdir. Aristoteles’ten günümüze kadar yazılan bütün bu eserler aslında “Devlet” isimli bu esere cevaptır.
Platon MÖ 428 - 348 tarihleri arasında yaşamış ileri görüşlü Yunan düşünce adamı, ekstremisttir. Platon
ㅤ
''Kötü olmamızın, karanlıkta olmamızın sebebi ışığı tanımıyor olmamızdı. Oysa Papalagi, ışığı tanımasına rağmen, karanlıkta ve kötülük içinde yaşıyor.'' (s. 98)
Her şeyden önce kitabın ismiyle başlamak istiyorum: Der Papalagi.
‘’Papalagi’’ Samoa dilinde ‘’Göğü Delen Adam’’ anlamına gelmektedir. Papalagi denince akla
Orhan Pamuk
Bu yazarla ilk karşılaşmamdı bu kitabı. Kitabı bitirdikten sonraki içimde bıraktığı bu hissiyattan da belliki son da olmayacak.
Açıkça söyleyecek olursak. Bu adamda veya bu kitabında insanı kendi yanına çeken, gel gel izle diye seslenen bir akıcılık var. Öyle ki şu an a kadar elime aldığım her kitap da, hep bir olaya dahil oluş,
Bir buçuk yıldır sizlerle olmanın, sizlerle okumanın mutluluğunu yaşıyorum. Okuduğum kitaplar için izlenimlerimi spoiler vermeden, duygu ağırlıklı sizlerle paylaşmaya çalıştım. Umarım uygulamaya küçük de olsa bir katkım olmuştur. İncelemeye başlamadan fark ettim ki bu inceleme benim 300. incelemem olacak...
Yine bir şiir kitabı... Bunu
Ahh Gülendam, ne güzel hayallerin vardı gelecekle ilgili. Haydar'la bir yuva düşlemiştin. Her ne kadar Haydar, "Ben devrimci oldum" dese de sen hayallerinden vazgeçmedin. Haydar da hayallerinden vazgeçmedi, her ne kadar abisi "Lan oğlum biz çalgıcıyız, çalgıcıdan komünist olur mu, devrimci olur mu?" dese bile. Ama hayat
Öncelikle herkese Merhaba.
Bu benim yapacağım ilk inceleme olacak. Yapacağım ilk incelemeye olabilecek en zor olan "Kinyas ve Kayra" kitabıyla başlamak delilik olsa gerek ama yapacağım işte, galiba kitabı okuduktan sonra onların deli tarafından biraz ilham aldım ya da kimlerin hakkımda ne düşündüklerini önemsememem gerektiğini öğrendim
Mary Stuart .
Dünya tarihinde belki başka hiçbir kadın edebiyata bu kadar konu olmamıştır, dramlarda , romanlarda , biyografilerde ve tartışmalarda böylesine konu edilmemiştir.
Şansı ve gücü, pırıl pırıl bir gökyüzünde beliren bir sabah yıldızı gibi çevresine ışık saçarak çok kolay bir şekilde ve hızla yükselmiştir. Kraliçe olarak doğmuştur, henüz daha çocukken kutsanıp ikinci defa kraliçe olmuştur. Ama bu hızlı yükseliş gibi düşüşü de çok ani ve çok hızlı olmuştur.
Bir kraliçe olsa da o da her kadın gibi aşka boyun eğdi. Zweıg’ın dediği gibi “Kendini aşk ateşiyle yakanlar, bütün hayatlarını da yakmış olurlar.” Mary Stuart aşkını hiçbir tehlikeden ve ölümden korkmadan kahramanca yaşadı. Duygularının varacağı en son aşamaya kadar, kendi kendisini bitirip yok edinceye kadar aşkını yaşamasını bildi. Belki aşık olmak için seçtiği adam çok yanlış kişiydi ama kendisi onu doğru aşkla sevmesini de bildi.
Kendisi vaktiyle brokar bir kumaşın üzerine şu cümleyi kendi elleri ile işlemişti
“SONUM BAŞLANGICIM OLACAK” sanki kendisi adına kehanette bulunmuşçasına bir cümle.
I Elizabeth tarafından idama mahkum edilince kutsanmış kraliçe olarak başını cellat kütüğünün üstüne koyarken takındığı tutum ve davranışları bütün dünya ve kendisinden sonra gelen kuşaklarca hep konuşuldu .
3 koca , 3 ülke, 1, oğul ve sonunda 1 kelle kaybeden bu kraliçenin biyografisini Zweig tarihi belgelerden faydalanarak ve kendi yorumunu da katarak çok güzel bir iş çıkarmış .
Mary StuartStefan Zweig · Can Yayınları · 2019744 okunma
.
"Kaç yaşındasın sen?"
"Beni boş ver. Konu ben değilim ki. Hiçbir zaman da olmadım. Asıl sen kimsin? Senin heyecanların neler, tutkuların neler, hayal kırıklıkların neler? Şu hayatta başın sıkıştığında ilk kimi ararsın? Seni karşılıksız seven insan kimdir? Eğer böyle biri varsa bu akşam onu, halini hatırını sor bu vesileyle. Yoksa sende bir gün benim gibi yapayalnız kaldığında, ufacık bir şeyi danışmak için bile arayacak kimseyi bulamazsın. Bu sözlerimi harcanmış yıllarımın manifestosu olarak kabul edebilirsin. Çünkü büyük bir tecrübeyle konuşuyorum, tecrübe ıstıraptır güzelim ve zannettiğinden çok daha fazla ıstırap çektim. İstersen sonra yine araşalım, daha 64 dakika bedava konuşma hakkım var çünkü."
.
Kitapların önsöz kısmında genelde yazarları üç aşağı beş yukarı (Nerede dünyaya geldi? Hangi okuldan mezun oldu? vb.) tanıtan bilgileri muhakkak görürüz ve okuruz ama sizce bu yazarı tanıma adına ne kadar yeterli oluyordur diye hiç düşündünüz mü?
Böyle bir soruyu kendime yönelterek ve nasıl yazarları daha iyi tanıyabilirim düşüncesiyle bu işin