Adına, okuma eylemi denilen menzili olmayan yolculukta bu kez de Amin MAALOUF’un “Doğu’nun Limanları” adlı eserine konuk olduk. Gözümüzü İstanbul’da Osmanlı’nın sarayında açıp oradan Adana, Beyrut ve Fransa’ya uzandıktan sonra kitabın kahramanı olan İsyan ile tanıştık. Aslında hüzün yanığı olan hikaye bu tanışıklıktan sonra başladı. Bir anda kendimizi savaş, halkların çatışması, toplum baskısı, aile tutumları gibi mefhumların çıkmaz sokaklarında bulduk. Olaylar ilerledikçe tarihi bir yolculuğa çıktığımızı idrak ettik. Yazarımız eserde; bu tarih yolculuğunu iki ayrı din, farklı aile yapıları, kültürel savaşlar, iki gencin yaşadığı sıkıntılar üzerinden bizlere aktarmaya çalışıyor. Paris sokaklarında bir anda karşısına çıkan bir adam ile ana karaktermiz olan İsyan’ın hayatının eşiklerine bizler de tanıklık ediyoruz. İsyan’ın şahit olduğu savaşlar, patlamalar, tüm bunlardan kaçış ve sonrasında şekillenen hayatı onu bambaşka olayların içine sürüklüyor. MAALOUF; eserin kurgusu ile kimliklerin önemsizliğini vurgulamaya çalışmış. Bir elin beş parmağı olarak adlandırdığı Ortadoğu milletlerinden olan; Türkler, Ermeniler, Araplar, Rumlar ve İsrailliler arasında din ve ırk farklılıkları yüzünden çıkan çatışmaları mercek altına almış. Hüzünlü bir bekleyişin ertesinde yaşanan olayların akışını da okurunun hayal gücüne bırakarak eserini sonlandırmış.