Tebrik ederim.
Bir kız, babası tarafından tecavüze uğradı.
Sesinin duyulmaması için dayak yedi.
Adının çıkmaması için susturuldu.
Ve en sonunda zarsız, namussuz ve iffetsiz kaldı. Üzerine bir de babasından olan çocuğunu doğurdu.
Suçu neydi?
Savunmasız, küçük ve bu dünya için fazla temiz olmasıydı...
Bununla bitmiyor ki, o çocuk gibi binler var şu
Fakir Baykurt bu romanı ile;
1970 TRT Sanat Ödülleri (Tırpan),
1971 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü (Tırpan), 1980 Avni Dilligil Tiyatro Ödülünü (Tırpan)
olmak üzere üç tane ödül almıştır. Komik olan ise, Fakir Baykurt bu romanını ilköğretim müfettişliği görevinden
Şuan büyük bir şaşkınlık içindeyim. Osman Şahin gibi iyi bir yazarla yolum bugüne kadar nasıl kesişmemiş diye. Geçen gün sahafta kitaplara bakarken kendisinin iki kitabına rast geldim(Kırmızı Yel ve Acenta Mirza). Köy Enstitülü, öğretmen bir yazar olduğunu duymuştum. Seveceğimi düşünerek aldım. Bugün kitabı elime bir aldım, bir daha da bırakamdım.
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir
Öyle görünüyor ki, tek çare dini ve ahlaki eğitim ve ailedir. Ne var ki, ne bilim dine sığınabilmiş, ne de medeniyet klasik aile modeline dönebilmiştir.
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Bazı çocuk kitapları vardır ki; özgürlüğü, dostluğu, mücadeleyi, hiç kimsenin baskısı altında ezilmeden, toplumun belirlediği kalıplara girmeden yaşayabilmeyi anlatır. Bazı çocuk kitapları vardır ki; sürüden ayrı gidebilmeyi, herkes gibi olmamayı ve farklı düşünebilmeyi anlatır. Bazı çocuk kitapları vardır ki; yetişkin bile olsak arkamızı dönüp
Şunu net olarak söyleyebilirim: Kızıl Kahkaha, savaş temalı kitaplar arasından okuduğum en etkileyici eser. Bu durum üzerine belirleyici olan iki temel etken söz konusu: birincisi, yalın, az ama öz şekilde yer alan benzetmeler ve gerçekçiliğin yüksek olması. Gerçekçiliğin yüksek oluşunu yakinen anlamamı, yakın zamanda okuduğum Nadire Meter'in
* Gerçekte bütün devletlerin bütün devletlere karşı, ilan edilmemiş de olsa, doğa gereği bir savaşı vardır.
* Kendi kendini yenmek zaferlerin en başta geleni ve en güzelidir, kendine yenilmek ise bütün bozgunların en çirkini ve en kötüsüdür. Bu, hepimizin içinde kendimize karşı bir savaş olduğunu gösterir.
* İçimizde haz ve acı dediğimiz,
Maalesef, kadına hakaret dönemidir şu an içinde yaşadığımız dönem! Tek çare... Bütün kadınlar birleşin. Her kadının yarası yaramız olsun. Çünkü tehlike bizden uzak değil, hemen yanı başımızdadır.
Bu incelemeyi resmi tanımlamalarla doldurma amacında değilim ama yine de konuya ve bu kavramlara yabancı, uzak olabilecek insanlar için Wikipedia'dan alıntıladığım şu tanımı sizlerle paylaşıp incelemeye geçmek istiyorum:
Transseksüellik nedir?
"Transseksüellik, kişinin atanmış cinsiyetine ait hissetmeyerek farklı bir cinsiyet kimliğini
"Ya hep beraber ya hiçbirimiz!" yazarak imzalıyor Herlanda'yı İrfan Değirmenci. Ne düşünceler barındırıyor içinde bu güzel cümle. Tüm duygularımı, hissettiğim her şeyi bir cümlede birleştirip imzaladığını görünce bir kez daha sevdim onun mücadelesini ben...
Hiç uzatmadan konudan bahsedelim;
Herlanda... MS. 2104 yılında kurulmuş, 20
İncelememe önce kitapla ilgili olmayan kısa bir anekdotla başlamak istiyorum. Bu örneği verme nedenimi de açıklayacağım.Amerika’da sınır ötesi operasyonları yaptıracakları, her türlü insanlık dışı muameleyi acımasızca yapacak bir özel tim yetiştirmek istenir. Fakat bu özel timin kesinlikle çok acımasız olması gerekiyordur. Öyle ki daha sonra
İçel'in Toroslarının eteğindeki Arslanköy'ünde 1936 yılında, ilgisiz, şefkatsiz ve sevgisiz bir ailenin evladı olarak dünyaya gelir Behzat Ay. Çocukların iş gücü olarak kabul edildiği bir ortamda, köy hayatının sillesini yiyenler kervanına katılır. Dönemindeki birçok emsali gibi çocukluğunu yaşayamaz, bilemez hatta çocuk bile olamaz hiç! Çok dayak