Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aslına bakıldığında neredeyse 1035 anlaşmasının şartları 1039'da da tekrar edilmişti. Bununla birlikte barış şartları Selçuklular'in umurunda değildi. Aynı durum Gazneliler için de geçerli olduğundan kimse anlaşmanın uygulanmasının pesine düşmedi. Zaten Selçuklular anlaşmaya göre boşaltmaları gereken yerleri terk etmemiş, kısa süre sonra da maddelerin aksi yönünde faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardı. Aslında durum Hâkim Ebu Nasr ez-Zevzeni'nin ifade ettiğinden farklı değildi. Nitekim o, anlaşmadan sonra vezirle yaptığı özel bir görüşmede şöyle demişti:" Selcuklular'a hiçbir şekilde itimat edilmemelidir... Onların aldatıcı sözlerine inanmamak ve onlara asla güvenmemek gerekir. Onların düşüncelerine yerleşen padişahlık etmek düşüncesini ok ve kılıçla bile çıkarmak zordur. Sultana karşı aldıkları mağlubiyet sebebiyle barışa rıza göstermiş ve geri çekilmişlerdir. " Ona göre Selçuklular hedeflerine ulaşmak için özellikle Maveraünnehir'den yeni kuvvetler getirecekti. Hatta onlar bir süre itaat etmiş gibi görünse de sonra artan nüfusları sebebiyle yeni şehirler isteyecek, yağma faaliyetlerinde bulunacak ve yaşadıkları yerlerin az olması sebebiyle bunları yaptıklarını söyleyeceklerdi. Nitekim zaman onu haklı çıkaracaktı.
kapitalizm'e övgü; (işte bir fikir böyle savunulur!)
Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Reklam
Berkiyaruk'un, aleyhine olan durumu düzeltmek, bunun için de ilk şart olan sultanlığı tekrar elde etmek üzere Huzistan'dan Bağdad'a doğru giderken uğradığı Vâsıt şehrinin askerleri tarafından yağma ediliş şekli, bu Selçuklu hükümdarının devlet reisi değil, bir çete reisi durumuna düştüğünü gösteriyor. Halkın malı müsadere edilmekle kalmamış evlerinin çatılarına varıncaya kadar yıkılmıştır.
Biliyorsunuz, para her kötülüğün kaynağıdır... O da, paranın tipik bir ürünü. Rearden, Francisco’nun bu sözü duyabileceğini sanmamıştı, ama genç adamın ciddi ve nazik bir gülümsemeyle oraya döndüğünü gördü. “Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç
Plato Film Yayınları - Çeviren: Belkıs Çorakçı DişbudakKitabı okudu
"Bogu Han" dan otuz göbek sonra, torunlarından "Yulun Tigin" tahta çıktı. O zaman Çin' de, Tang sülalesi hakimdi. Çinliler Türklerden korktukları için "fağfur" "Kie-Lien" adlı kızını hakanın oğlu "Galı Tigin"e göndermeye karar verdi. Bir elçi refakatiyle, prensesi gönderdi. Elçi yolda
Para nedir?
“Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Reklam
Hz. Muhammed'den (s.a.v.) sonra ortaya çıkan askerî başarıları, önceki sayfalarda göstermiştik. Bu başarılar, sık sık Batı'nın, "barbar kavimler" dediği kavimlerin istilaları ile kıyaslanarak anlatılmaya çalışılır. Timur, Moğollar, kuzey kavimleri vb. istilalarda da çok hızlı bu tarz fetihler görebiliyoruz. Burada daha önce
Sayfa 358
KAFKASYA ve KAFKAS DAĞLARI Çocukluğumuzda ninelerimizin bize anlattıkları masallar arasında bir Kafdağı ve bu dağın arkasında büyük bir sarayda periler padişahı yaşardı. Periler, cinler, altından saraylar... Dünyada ne kadar meraklı ve cazip şey varsa hepsi orada idi. Böylece, bu masallar ülkesi uzun zaman çocuk muhayyilemizde yaşadı durdu.
RUS İSTİLA ve TERÖRÜ Yirminci asır, asırların en kanlısı!.. Hiçbir asırda insanların kanına bu derece girilmemiş, hiçbir zaman böyle vahşet görülmemiştir. Yirminci asır, Türkleri yeryüzünden kaldırmak isteyen cellâtların en çok azdığı, en çok kudurduğu bir asırdır. Silâhlı, teşkilâtlı kızıl tiranların rejimi: Bolşevizm... Bu asrın
-Anneciğim! bana izin ver de Bağdat'a gidip, ilim öğreneyim. Sâlihleri, evliyâyı ziyaret edeyim. Annesi de dedi ki: -Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir'im! senin ayrılığına dayanamam. Sensiz ben ne yaparım? Bu bakımdan müsâade edemiyorum. Abdülkâdir-i Geylâni Hazretleri, tarlada olan bitenleri anlattı. Annesi
Reklam
Doğu Yüzü - Bilge Kağan Kitâbesi
Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağanı … Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz çadırlı beyleri, milleti … Türk tanrısı … üzerinde kağan oturdum. Oturduğumda ölecek gibi düşünen Türk beyleri, milleti memnun olup sevinip, yere dikilmiş gözü yukarı baktı. Bu zamanda kendim oturup bunca ağır töreyi dört taraftaki … dim. Üstte
Brutus ve Caesar Konuşması
“Bütün Roma düştüğünü görmek için bekliyor,” dedi Decimus Junius Brutus. Uzaklara dalmış bakışların ve bir hamlede kendilerine dönecek sırtların arasından geçip banyoya doğru yürüyorlardı. “Çakallar kan kokusu almakta ustadır Brutus, ama ne var ki yara almış bir arslanı yakalayacak cesaretleri bile yoktur,” dedi Gaius Julius Caesar, aşağılayıcı
Kısa Bir Türk Tarihi (Önsözden )
Göçer dalgaları yüzyıllar boyunca yüksek Avrasya bozkırlarından batıya, Çin sınırlarından başlayarak Türkistan üzerinden daha ötelere doğru aralıksız aktı durdu. Kırsal kesimlerde çadırlarda yaşayan, hayvancılıkla uğraşan, besin ve giyim kaynağı olan sürülerini beraberlerinde taşıyan bu insanlar dönem dönem mevsimlik meralara doğru yer
60 yaşında, 70 yaşında dedeler, ebeler "PKK'ya yardım etmek-yataklık yapmak” iddiaları ile aylarca nezarethanelerde, karakollarda ve cezaevlerinde tutulmaktadırlar. Bütün Kürtler karakolu ve jandarmayı yakından tanımaktadır ama, bu insanların çoğu mahkemeyi, hapishaneyi yaşantılarının bu kesiminde görmektedirler. Tahliyelerinden üç ay
Orhonlar Cengiz Han Semerkant’ta iken, Muhammed Şah’ın güneye çekilmek üzere şehri terk ettiğini öğrenmişti. Moğol serdarı, Muhammed Şah’ı, istilacılara karşı yeni bir ordu toplamaya zaman bırakmadan yakalamak istiyordu. Harzem hükümdarına yetişmeyi başaramayınca Cebe Noyan’la Subatay’ı çağırttı ve onlara şu emri verdi: “Muhammed Şah dünyanın
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.