“Affetmeye çalışmayı boş verin. Herkes her şeyi bilerek isteyerek ve gözünüzün içine bakarak yaptı. Affetmek ve unutmak yoktur. Artık etkilenmeyecek düzeyde dönüşmek vardır.”
Tunç Tataker
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz.
Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Uzaktakiler uzak olduğu için unuturlar yakındakiler yakın olduğu için unuturlar, unutmayanın ölçüsü kendisinde saklıdır. Bu bir gizdir. Hatırlanmak ve unutmak insanla birlikte ama insandan bağımsız işleyen iki mekanizma gibidir.
“Ölürken korkunun... artık bir... anlamı kalmıyor.” “Ölmüyorsun kaybolmuş!” dedi üzerine basa basa.
“Bana... şöyle seslenme!”
“Nasıl sesleneceğimi ben seçerim kaybolmuş melek,” dedi itiraz etmeme izin vermeyen bir tonda. “Sen nesin? Söylesene!” dedim birden ama gözlerimi inatla ona çevirmedim. Gözlerinin kızılı beni kavuracakmış gibi geliyordu. Sessiz geçen birkaç saniye, muhakeme yaptığının kanıtıydı. Sonunda konuştuğunda, “Zaten unutacaksın,” dedi. “Bilmenin önemi yok.”
“Unutmak mı?”
“Bana bak!” diye emretti. “Bu iş fazla uzadı.”
“Sana bakmak... cehenneme bakmak... gibi,” diye mırıldandım. Yine kollarıma pençelerini geçirdi ve az önceki tezimi yerle bir etti. Acıyı hissediyordum. Aslında onun bana yaptığı her şeyi hissediyordum.
“Bana bak!”
Neden ona bakmamı istediğini bilmiyordum. Belki de korkum onu eğlendiriyordu. Yine de ona itaat etmedi gözlerim. “Sana bakmamı istiyorsan... ne olduğunu... söyle!”
“Gerçekten bilmek istiyor musun?”
“E-evet.” Sesimdeki tereddüdü yok sayıp tekrarladım. “Evet.”
“Alastor! Lucifer'ın en güvendiği askeriyim.” Duraksayıp, “Askeriydim,” diye düzeltti. “Ta ki o itaat edilmeye layık olmayana kadar.”
Unutmak kolay olandı
Önemli olan hatırlamaktı
Yaşanan her şeye ve herkese rağmen
Unutmamaktı zor olan
Yaşanılan kötülüklere rağmen
Ölmek basit olandı
Zor olan yaşamaktı
Hayattaki acımasız gerçeklere rağmen
Nefreti herkes duyardı
Zor olan sevgiyi duymaktı
Hem bilmek hem de bilmemek, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayırdında olmak, çeliştiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak; mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlakı yadsımak, hem demokrasinin olanaksızlığına hem de Parti'nin demokrasinin koruyucusu olduğuna inanmak; unutulması gerekeni unutmak, gerekli olur olmaz yeniden anımsamak, sonra birden yeniden unutuvermek: en önemlisi de aynı işlemi işlemin kendisine de uygulamak. İşin asıl inceliği de buradaydı: bilinçli bir şekilde bilinçsizliği özendirmek, sonra da, bir kez daha, az önce uygulamış olduğunuz uykuya yatırmanın ayırdında olmamak.