Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendim mücerred olduğum için bekarlık nedir bilirim, iyisi kötüsü ile. İyi, insana zaten yaklaşmaz ama mesele insanın da kötüyü kendine yaklaştırmamasında, ama öyle olmaz. Bu kadarcık bir hüneri bile yoktur insanın. O yüzden ben evlensin de dünya derdinin bildik şekli ile kendini o kabın içinde bir muska gibi sarsın istedim. Bildik derdi bulamayan dert aramaya çıkar çünkü eh bu kadarı öğrendim. Biliyorsunuz hemşerimdir, gariptir, anasız babasız ama insan evladıdır Allah için. Bilirsiniz ki uzlet ehli buluşur, uzlet ehli bilişir. Ben evlendirdim, hatta kızı da ben istedim, olmasam vermeyeceklerdi, ah keşke vermeyelerdi. İnsan işte alıyorum zannederken aslen hep verir. Üteyim derken ütülür. Düşüreyim derken düşer, ila ahir hep böyledir. Hasılı biz de düştük. Hem de İonya sütununun üstüne düştük. Taş gibi bir şeye düştük. Şekil vereceğiz ne olsa hamurcu, fırıncıyız derken, ağdarırız döndeririz derken daha haftanın içinde merdaneyi de fırını da oklavayı da elin elinde gördük, baktık ki un bizim üzerimize serpiliyor,
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Reklam
Kastamonu'da Lise: Komünistlerle İlk Mücadele Kastamonu'da lisedeyken pul merakım vardı, İstanbul'dan pul getirtmeye başladım, arkadaşım vasıtasıyla ve iyi paraya Kastamonu'da esnafa satmaya başladım. O paradan annemin "Oğlum babana şuradan acele para ver" deyip de para verdirttiğini hatırlıyorum. "Sonra alırsın
Deniz Kızı
"Biz hepimiz denizin içine düştük . Annem bana çok sıkı sarıldı. Bizim köyde deniz olmadığı için biz hiç yüzme öğrenemedik . Annem de öğrenemedi Annemle birlikte suyun dibine doğru gittik . Sonra biraz yukarı doğru çıktık. Ama kalabalık adamlar hep ayaklarıyla bizim üstümüze bastılar ,sonra yine dibe doğru gittik. Annem beni hiç bırakmadı ,sıkı sıkı sarıldı .Su tuzlu olduğundan boğazım yandı . Annem bana sarıldı , ben de içimden korkma anne dedim , biraz ağlamak istedim sadece . Annem de hiç korkmadı ,hep gözlerimin içine baktı .Hiç çıkamadık denizin dibinden. Benim adım Mina .Beş yaşındayım . İki ay önce Hama 'dan yola çıktık . Biz hayatımızda denizi hiç dışarıdan göremedik. Bir haftadır denizin dibindeyim, ben deniz kızıyım , Akdeniz'in kızı deniz benim annem artık. Annem beni sıkı sıkı sardı , hiç bırakmıyor . Bütün anneler kızlarını çok severler çünkü."
Sayfa 79 - DİPNOTKitabı okudu
Biz hepimiz denizin içine düştük. Annem bana cok sıkı sarıldı. Bizim köyde deniz olmadığı için biz hiç yüzme öğrenemedik. Annem de öğrenemedi. Annemle birlikte suyun dibine doğru gittik. Sonra biraz yukarı dogru çıktık. Ama kalabalık adamlar hep ayaklarıyla bizim üstümüze bastılar, sonra yine dibe doğru gittik. Annem beni hiç bırakmadı, sıkı sıkı sarıldı. Su tuzlu olduğundan benim boğazım yandı. Annem bana sarıldı, ben de içimden korkma anne dedim, biraz ağlamak istedim sadece. Annem de hiç korkmadı, hep gözlerimin içine baktı. HİÇ ÇIKAMADIK DENİZİN DİBİNDEN. Benim adım Mina. Beş yaşındayım. İki ay önce Hama'dan yola çıktık. Biz hayatımızda denizi hiç dışarıdan göremedik. Bir haftadır denizin dibindeyim, ben denizkızıyım, Akdeniz'in kızı, deniz benim annem artık. Annem beni sıkı sıkı sardı, hiç bırakmıyor. Bütün anneler kızlarını çok severler çünkü.
Bir kez, Agerstown'dan dönerken otobüste yan yana düştük, biraz konuştuk. Sevdim kızı.
Reklam
İzmir
Ey İzmir'in hayâli, sen ey gönlümün kızı, Gezdik peşinde, kalmadı bir yer sorulmadık, Düştük senin yolunda, fakat hiç yorulmadık; Baktık o dik, sarp kayalardan uzaklara, Uyduk o saçlarında esen deli rüzgâra; Bazan durup karanlığı, etrafı dinledik; Bazan bu yâd-ilindeki hicrânı inledik...
Kuyucaklı Yusuf'un konusu İkinci Meşrutiyet'in ilanından önce başlar ve Birinci Dünya Savaş'ının ilanından sonra biter. İlle bir tarih söylemek gerekirse, 1903 1915 yılları öne sürülebilir. Nitekim, romana şu satırlarla girilir: "1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir günde... " Sonra, kitabın değişik sayfalarında
Koridorda dolaplar, dolaplar. Eskiden alınmış ahşap dolaplar, yeni çelik dolaplar. Dolapların içi dolmuş, üstüne taşmış: tozlu dosyalar. İplere, kâğıtlara sarılmış dosyalar. A2, B4... Ne anlamsız bir yaşantı. Dolabın kapağında bir yazı: yangında ilk kurtarılacak eşya. Onu değil beni kurtarın. Nasıl dayanabilirim ben, Turgut Özben, bu beklemeye?
Sayfa 244
Benim basın tecrübem , ilk olarak Vietnam'da yoğun bir makineli tüfek ateşi altında sinmiş ne halt edeceğimizi düşünürken , bir habercinin burnuma mikrofonu dayamasıyla başlamıştı. Haber kamerası üzerimize çevrilmiş ve haberci bana , '' Neler oluyor? '' diye sormuştu. Her ne kadar durum açıksa da genç bir aptal olduğumdan gayet ciddi , '' Bir düşman makinelisinin menziline düştük , '' diye yanıt vermiştim. Adam , '' Şimdi ne yapacaksınız? '' diye ikinci bir soru yöneltmişti. Ona , '' Seni ve kameracını burada bırakacağım , '' demiştim.
Reklam
zam, zam, zam, nutkumuz durdu
Tanrım, biz sana ne yaptık da bu durumlara düştük? ....... .....
Sayfa 12
Aşkta erkeğin sistemi daha basittir: Erkek eğer arayıştaysa ve genel kıstaslarıyla uyumlu bir partner adayıyla karşı karşıyaysa, üstelik şansı olduğunu da düşünüyorsa, alt beyin devreleri kontrolü hemen ele alabilir. Filmlerde kızı görür görmez eli ayağı birbirine dolaşan, dili tutulan genç adam tiplemeleri bu halin karikatürize edilmiş biçimidir. Zira erkeğin duygusal ve dürtüsel beyni fa aliyete geçtiğinde, zaten kadınlara göre biraz zayıf olan ön beyni iyice ve hızlıca devreden çıkar. Cinsel suçların büyük oranda erkeklerde görülmesinin bir nedeni de işte bu kontrol zaf i yetidir. Erkek l erin böyle bir duyguya düştük l eri anda çoğunlukla yaptık l arı ilk şey, kendilerini bir şekilde gösterme davranışıdır. Kendini gösterme davranışı erkekte içgüdüseldir ama duruma, kültüre ve zamana göre şek l i değişebilir. İçgüdüsel olarak dişi tarafından seçilmesi gerekiyordur. Bu nedenle ortama ve duruma uygun çeşitli becerilerini göstermesi lazımdır.
İNTİHAR' A YERGİ Adam ölmek istiyor Sebep Aşkta hüsran, ihanet, vesaire Durup durup, Aysel bunu yapmamalıydı diyor Anlayacağınız tam bir fasit daire Adam deyip de geçmeyin Koskoca bir fabrikatörün oğlu
'' Hakkında neler biliyorsun? '' '' Tabii ki o da bir kafa ütüleyici. Doktora mı yapmış ne. Anaç bir tavuk , biraz da üşütük. Bütün okul toptan üşütük ya... Bazen etrafına bir tel örgü çevirip nöbetçi kuleleri dikmeyi düşünüyorum. ''
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.