Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geniş Çaplı Değişiklikler
İslam'ı onların mantıklarına uydurmak, arzularını, çarpık anlayışlarını tatmin etmek zorunda değiliz. Onlarla son derece açık bir şekilde konuşacağız: "İçinde yaşadığınız cehalet, fıtratınızı bozmaktadır ve Allah saflığınızı size geri vermek istiyor. Sahip olduğunuz alışkanlık ve adetler sizi kirletiyor ve Allah sizi temizlemek istiyor. Yaşadığınız hayat çok seviyesiz ve Allah sizi yüceltmek istiyor. İçinde bulunduğunuz koşullar çok güç, iç karartıcı ve adi. Allah sizi rahatlatmak, size merhamet göstermek ve iyilik yapmak istiyor. İslam sizin kavramlarınızı, yaşam şekillerinizi ve değerlerinizi değiştirecek; sizi başka bir hayata hazırlayacak ki böylece şu an yaşadığınız hayata yukarıdan baktığınızda ne kadar iğrenç olduğunu görebilesiniz; size öyle bir yaşam şekli sunacak ki, Batı kaynaklı olsun Doğu kaynaklı olsun diğer yaşam tarzlarına küçümsemeyle bakacaksınız ve size öyle değerler sunacak ki, şu an sahip olduğunuz tüm değerleri hor göreceksiniz. Şu an içinde bulunduğunuz üzücü durum yüzünden İslami yaşamın yarattığı gerçek resmi göremiyorsunuz. Çünkü düşmanlarınız aynı zamanda bu dinin düşmanları bu yaşam şeklinin kurulmasını, uygulamaya dökülmesini engellemek için birleşmiş durumda, bu şekilde bizim onu size göstermemize engel oluyorlar. Allah'a şükür, bu resim bizim kalplerimizde; ona Kur'an'ımızın, şeriatımızın, tarihimizin, gelecek anlayışımızın yarattığı pencereden bakıyoruz."
Sayfa 140 - Düşün Yayıncılık (2015)Kitabı okudu
"Ah, çok feci! Hâlâ inanamıyorum" diye mırıldanıyor. "Sizin için çok üzücü olmalı. Ruhi Bey de oğlu gibi severmiş Kemal'i." "Çok üzüldük" diyor Güzin Hanım. Bir an duraksıyor, sonra başlıyor anlatmaya: "Ölünün arkasından konuşmak doğru olmaz, ama söylemeden edemeyeceğim. Son dönemde Kemal çok bozulmuştu. O terbiyeli, sessiz çocuk gitmiş, yerine sinsi, kaba bir adam gelmişti. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor, paramızı çalıyordu."
Reklam
Madam de Mortsauf: "Artık nakışımı bitirmenin zamanı gelmişti. Neden bu uzun işe kalkıştığımı belki bilmiyorsunuzdur Felix? Erkekler yaşamlarının uğraşlarında acılarına, üzüntülerine karşı çareler bulurlar; işlerinin hay huyu onları oyalar ve avutur. Fakat biz kadınların dertlerimize, acılarımıza karşı ruhumuzda hiçbir dayanak noktası yoktur. Üzücü düşüncelere kapıldığım zamanlar çocuklarıma, kocama güler yüz gösterebilmek için, acıyı beden hareketleriyle dengeleme gereksinmesini duydum. Böylece hem birtakım sinirli çıkışları hem de insanın gösterdiği büyük çabalardan sonra gelen tembellikleri önlemiş oluyorum. Belli aralıklarla kolumu kaldırıp indirme eylemi, zihnimi bir beşikteymişçesine sallıyor, kasırgalar kopan ruhumu da bir sükunet kazandırarak, heyecanlarımı ritme sokuyor düşüncelerimi oyalıyor. Her ilmekte sırlarımın itirafı, üzüntülerimin dertleşmesi var, anlıyor musunuz? Eh, pekala! Son koltuğumun döşemesini işlerken sizi fazlasıyla düşünüyordum! Evet, çok fazla düşünüyordum dostum. Sizin buketlerinize koyduklarınızı, ben resimlerimde, desenlerimde söylüyordum."
Sayfa 134 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
“Yalnız kaldığımda çığlıklar benim için son derece asap bozucu hale gelmeye başlamıştı, saat öğleden sonrayı geçtikten sonra da gittikçe uzamış ve şiddetleri artmıştı. Başta üzücü geliyorlardı, ama sürekli olarak yinelenmeleri, sonunda tüm dengemi altüst etmişti. Okumakta olduğum Horace kopyasını bir kenara atıp, yumruklarımı sıkmaya, dudaklarımı ısırmaya ve odanın içinde volta atmaya başladım.”
İki çeşit merhamet vardır: zayıf, duygusal olanı, bir yabancının ızdırabı karşısında kalbin, duyduğu üzücü sarsıntıdan bir an önce kurtulmak için gösterdiği sabırsızlıktır. Böyle bir merhamet acıyı paylaşmaz, ruhun yabancı bir acıya karşı kendini savunma içgüdüsüdür sadece. Asıl değerli olanı, duygusallıktan uzak, ama, yaratıcı merhamettir; ne istediğini bilir, sabırla, acıyı paylaşarak, gücünün son damlasına kadar, hatta gücünün de ötesinde her şeye katlanmaya kararlıdır.
Doğada hiçbir karmaşık yapı son haliyle, bir anda, öylece hiçlikten var olmaz! Mutlaka basit bir başlangıçtan başlanır ve evrimsel süreç içericinde bir eleme/seçme sonucunda karmaşık yapılara kademeli olarak ulaşılır. Evrimsel Biyoloji'nin "yoktan var olma" gibi bir iddiası olmamasına rağmen, kendi iddiaları bu tip bir varoluş sistemi olan kimseler, Evrimsel Biyoloji'yi böyle bir iddiaya sahip olmakla itham etmektedirler. Dikkat edilecek olursa, Evrimsel Biyoloji'nin karşıtları, canlıların yoktan, bir anda, son halleriyle var olduğunu iddia ederler. Evrimsel Biyoloji'de böyle bir anlayışa yer yoktur. Bu üzücü, komik ve sinir bozucu bir ironiden öteye gidememektedir ve bilim karşıtlarının ikiyüzlü tutumuna bir örnektir.
Reklam
Evrimsel Biyoloji’nin “yoktan var olma” gibi bir iddiası olmamasına rağmen, kendi iddiaları bu tip bir var oluş sistemi olan kimseler, Evrimsel Biyoloji’yi böyle bir iddiaya sahip olmakla itham etmektedirler. Dikkat edilecek olursa, Evrimsel Biyoloji’nin karşıtı konumundaki kimseler, canlıların yoktan, bir anda, son halleriyle var olduğunu iddia ederler. Evrimsel Biyoloji’de böyle bir anlayışa yer yoktur. Bu üzücü, komik ve sinir bozucu bir ironiden öteye gidememektedir ve bilim karşıtlarının iki yüzlü tutumuna bir örnektir.
Dinle küçük adam: İnsan varlığının çaresizliği senin sürekli işlediğin küçük suçlarla aydınlanıyor. Senin küçüklüklerinin her biri, yazgının iyileşme umudunu biraz daha uzağa atıyor. Bu üzücü bir şey, küçük adam, bu son derece yürek parçalayan bir üzüntüdür. Bu üzüntüyü hissetmemek için küçük, aptalca şakalar yapıyorsun ve buna "halk mizahı" diyorsun.
Sayfa 30 - Alter yayınlarıKitabı okudu
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar ... Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur. Snelman
jung un en sevdiği hikaye şuymuş:Yeryüzünde bilinmek isteyen abıhayat,bir artezyen kuyusundan yükselip zahmetsizce ve sınırsızca akmaya başlamış .İnsanlar gelip bu büyülü sudan içmeye,onunla beslenmeye başlamışlar çünkü pek temiz ,saf ve canlandırıcıymış.Ama insanlar yaşamın bu cennet hali içinde sürüp gitmesiyle yetinmemişler .Zamanla kuyunun
Reklam
İki çeşit merhamet vardır: Zayıf, duygusal olanı, bir yabancının ızdırabı karşısında kalbin duyduğu üzücü sarsıntıdan bir an önce kurtulmak için gösterdiği sabırsızlıktır. Böyle bir merhamet acıyı paylaşmaz,ruhun yabancı bir acıya karşı kendini savunma içgüdüsüdür sadece. Asıl değerli olanı, duygusallıktan uzak, ama, yaratıcı merhamettir; ne istediğini bilir, sabırla, acıyı paylaşarak, gücünün son damlasına kadar, hatta gücünün de ötesinde her şeye katlanmaya kararlıdır.
Bir daha aslalar ne kadar felç edici ve üzücü olursa olsun son çıkışın verdiği his mükemmeldi.
Sayfa 239Kitabı okudu
1.066 öğeden 1.051 ile 1.065 arasındakiler gösteriliyor.