Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yoga Yolcuları
Yoga yolcuları üç sınıfta incelenir: 1) Arurukşu: “tırmanmak isteyen”, 2) Yunjana: “uygulama ile hemhâl olmuş”, 3) Yogarudha, “Yoga'ya ermiş olan”. Her biri için gerekli yöntem ve yollar ayrı ayrı incelenir. Bhagavad Gita'da 6.4'te Yogarudha'nın şu şekilde tanımlandığını hatırlayabiliriz: “Yogarudha olan kişi artık hiçbir eyleme ya da hiçbir duyu nesnesine bağlanmaz; O, eylemlerinin tüm meyvelerini terk etmiş olandır. Bu en yüksek aşamaya varan kişi, gerekli öncül tüm evreleri önceki hayatında deneyimlemiş ve onları geçmiştir. Böylesi insanlar için gerekli olan tek şey düzenli Uygulama (Abhyâsa) ve Tutunmama'dır (Vairagya). Yoga'nın dışsal uygulamalarına ihtiyaçları yoktur. Yukarıda kastedilen “Uygulama”, “zihni sarsılmaz odaklanma hâline sabitlemeyebilme çalışmasıdır. Tutunmama ise geri kalan tüm dünya nesnelerine karşı “yeter” hissine sahip olmaktır, sadece arzusuzluk ya da bırakmak değildir, “yeter” hissidir. Arzusuzluk, tutunmama iki türde ortaya çıkabilir. Düşük formu nesnelerdeki eksikliği, yetersizliği görmek ile ortaya çıkabilirken, daha yüce olan biçimi nesnelere karşı kayıtsızlık ile gelir, onlarda istenmeyen bir nitelik olduğu için değil aksine onlar gerçek “ben” olmadığı içindir.
İşte Türkiye’de adına «Genç Türkler Hareketi» denilen ve 1889’dan başlayarak «Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti» mih­veri etrafında gelişen, 23 temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyetin ilânına varan hareket, Abdülhamit’in bu davranışları ile başlar denilebilir.
Sayfa 126
Reklam
1. Dünya Savaşı'nda ilk çöken imparatorluk Rus İmparatorluğu'dur. Rusya savaşa Sırbistan'ın savunması için girmişti. Ancak pek çok Rus devlet adamının iştahını kabartan bir başka hedef daha vardı: İstanbul ve Çanakkale boğazlarını elinde bulundurmak. Boğazların kontrolüne sahip olmak, Karadeniz'e giriş ve çıkışları kontrol etmek demekti. Böyle bir kontrol Rusya için stratejik ve ekonomik açıdan çok büyük önem taşıyordu. Örneğin Rus-Japon Savaşı'nda (1904-1905) Boğazların Rus savaş gemilerine kapanması, Karadeniz donanmasını işlevsiz hale getirmişti. Kasım 1913'te Çarlık hükümeti, "Avrupa'da büyük bir savaş çıkması halinde" Rusya'nın İstanbul'u ve Boğazları almaya hazır olması gerektiği sonucuna varan bir gizli raporun bulgularını kabul etmişti. Ancak bunun uygulanmasını zorlaştıran iki neden vardı: Londra, Rusya'nun İstanbul ve Boğazlar'a yönelik girişimlerine kesin bir kararlılıkla karşı duruyordu. İkinci neden ise karşısında Almanya ve Avusturya orduları bulunduğu sürece Rusya'nın İstanbul'un üzerine karadan yürümesi mümkün değildi. Rus ordularının Genel Karargâhı'ndaki (Stavka) üst düzey görevliler, bu görevin başarılabilir bir görev olduğuna da pek inanmıyorlardı. Boğazlara hâkim olmak için Anadolu'nun bir bölümünün kontrol altına alınması zorunluydu. Çar Nikolay Nikolayeviç de Boğazlara yönelik harekâtı Viyana ve Berlin'i yenmekten uzaklaştıran zararlı bir harekât olarak görüyordu. Rusya ne Boğazları alabilir, ne de ellerinde tutabilirdi. Şubat 1917'de gerçekleştirilen ihtilal ile çarlık rejimine son verilmiştir.
Sayfa 183 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
272 syf.
·
Puan vermedi
Kaç vakit değerli kişiliğimizi açıkça seçenek bırakmadan tutarsız sevgilerde yer edinmesine yol açacaktır? Kitabın an ve mekanı tasvir etmesinin en önemli nedeni; Şundan veya bundan olacak olayları zemin hazırlanan bölgeye benzer değişimler yaşatmasıdır. Cibran, kitabı şunun için yazmış olabilir; İç durumda bulunan an-zaman grafiği bizlerin kişilik yapısına uymayan değerlere bakış açımızı değiştirecek boyutta görüktüğüdür. Kitap üç şekilde yazılmışta olabilir; 1- Değerli kişilik yapısına varan durumsal farkındalıklar 2- Bireysel psikolojinin öncülüğünü yapmak için 3- Alfred Adler psikoloji biliminin öncüsü konumunda olmak Alfred Adler ve cibran eski zamanların en önemli bilim insanlardandı. Ama Cibran sanırım bir adım önde olsa gerek. Nedeni, Adler'ın savunma yaptığı bilinen iç bireysel psikolojik açıklamaları Cibran'ın uç noktasal benzersiz ve şekilsel anlatımının önüne geçememiştir. Cibran, başarılı olurken, Adler eksik kaldığı noktasal kişiliklere geçiş yapmak için kitabın içeriğini araştırmak istemiştir. Saygılarımla...
Aforizmalar
AforizmalarHalil Cibran · Tutku Yayınevi · 20132,855 okunma
Next station is Kuasarlar.
(1) Kuasarlar, güçlü bir manyetik alana bağlantılı olarak hızla dönen olağanüstü kütleli dev-pulsarlardır; (2) kuasarlar, galaksinin göbeğinde yoğun birikimli milyonlarca yıldızın çok yanlı çarpışmalarından ileri gelmektedir. Bu çarpışmalar sonucunda, büyük kütleli yıldızların dış katmanları yırtılarak, iç kesimlerinin milyarlara varan derecedeki ısısı ortaya çıkıyor; (3) bir önceki savın benzeri bu sava göre, kuasarlar öylesine yoğun birikimli yıldız galaksileridir ki, yıldızların birindeki süpernova patlaması başka bir yıldızın dış katmanını yırtarak onu da bir süpernova yapar ve zincirleme tepkimeyle yıldızlarda patlamalar meydana gelir; (4) kuasarlar maddeyle madde-karşıtının (anti-madde) birbirini şiddetle yok etmesinden güç kaynağı alıyor ve her nasılsa bu gücü koruyor; (5) böylesi bir gökadanın göbeğindeki kara deliğe gaz, toz ve yıldızların düşmesiyle çıkan enerji bir kuasardır; ve (6) kuasarlar "beyaz delikler”dir. Yani kara deliklerin arka yanları. Evrenin öteki yanlarında, hatta belki de başka evrenlerde kara deliklere hortum gibi emilen maddenin görüntüye dönüşmesidir.
Sayfa 262 - Onuncu Bölüm - Sonsuzluğun İpucuKitabı okuyor
Aristotales'e göre diyalektik, dar anlamda bilimsel olmayan sonuçlara varan bir akıl yürütme yöntemidir.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
“Arkadaşlığın en hayırlısı dört kişiden oluşandır. Harbe gönderilen birliklerin en hayırlısı dört yüz kişi olandır. Orduların en hayırlısı ise dört bin kişiden meydana gelendir. Mevcudu on iki bine varan ordunun mağlubiyeti sayısının azlığından değil başka sebeplerdendir.” (Buhari, Cihad 83)
Sayfa 409Kitabı okudu
Devrim Arabalarının Hazin Sonu
"Haziranın ortasında Devlet Demiryolları ve Cer Daire- sinden yönetici ve mühendisleri bir toplantıya çağırmışlar. Fikrin Erbakan'dan alındığı, Cemal Gürsel'in uygulamaya koyduğu proje, Ulaştırma Bakanlığı'nın, 'Ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştiril- mesi görevinin TCDD işletmesine verilmesini' duyurduğu yazısıyla başlamış. Projeye 1.400.000 lira ödenek ayrılmış. 129 günde, proje aşaması çıkınca 90 günde tamamlanma- sı, 29 Ekim'e yetiştirilmesi istenmiş. Eskişehir Demiryolu Fabrikası'nda dökümhane olarak yapılan ama kullanılma- yan bir bina şartlara uygun hale getirilmiş. 48 mühendis, 200 kadar işçi gecelerini gündüzlerine katarak, öncelikle siyah ve beyaz olmak üzere 2 Devrim otomobilini son gün törene yetiştirmişler. Hatta siyah olanın kaportasının son kat boyası, götürülürken trende yapılmış. Önlem almak adına benzin depolarını boşalttırmışlar. Ankara'ya sabaha karşı varan trendeki iki otomobil Sıhhiye semtindeki de- miryolu fabrikasına indirilmiş. Manevra yapabilecek kadar, tahmini birkaç litre benzin konmuş. Zaten asıl ikmal Sıh- hiye'deki mobil benzin istasyonundan yapılacak, ardından Meclis'e gidilecekmiş. Devrim otomobillerinin kalabalık eskortla yola çıkması, mobile uğramadan Meclis'in önüne gitmesi üzerine durum anlaşılmış. Acilen benzin getirtil- miş ve birine konmuş. Diğerine konmasına fırsat olmadan Cemal Paşa gelip de arabaya binince ikmal yapılamamış.
Sayfa 191 - AlfaKitabı okudu
Küfrün zıtlaştığı, uyuşmadığı, karşı durduğu "şey" sadece imandır. Diğer başka her şeyle küfür uz­laşabilir, başka her şeye intibak edebilir, başka her şeyle yoldaşlık edebilir. İnsan aklı dünyayı ve dünya­da geçirilen hayatı olduğundan güzel görmeye de, dünya hayatını her vasıtayla süsleyip güzel göster­ meye de gayetle müsaittir. Buna mukabil imanın ay­kırılık gösterdiği sadece küfür değildir. Ucu küfre va­ran her şey imana aykırıdır. İman nifakla da uyuş­maz, fitneyle de geçinemez, fücurla da uzlaşmaz, denaetle de anlaşamaz. İnsan aklı ancak dünyayı hor görecek düzeye ulaştığı zaman imana ayak uydurabilir.
Her Ramazan hanımlar, Hira'dan evine heyecan içinde varan ve Hatice'sine "Üstümü ört!" diyen Resûl'ün (Buharî, Bed'ü'l-vahy, 1) heyecanına tanıklık edercesine, Hatice validemizin imanına ve sadakatine özenircesine, ötelere uzanırlar...
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Küll'e doğru varan, küll'e ulaşan cüz'ün bütün dikenleri birer gül olur.
Sayfa 194Kitabı okudu
"Ey öfke, kişioğlunun onurunu, baskı tanımayan direncini yiğitçe dışa vuran güzelim öfke! Haksızlığa başkaldırma düşüncesinden başlayıp haksızı yerlebir etme eylemine varan o güzelim alışkanlık silsilesi. Kişinin kötü bir dünyayı yıkma, yerine yeni bir dünya yaratma, çirkini güzel kılma yetisi... vb... vb..."
..acı peşinde koşmak aşırılığa varan bir erdemliliktir. En güçlü ve en sert yapıda olanlar, yapabiliyorlarsa örnek alınacak yalnızlıklar kursunlar..
1.023 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.