''Böyle bir anlatı kızgınlık ya da tiksinti uyandırabilir, münasebetsizlikle suçlanabilir. Her ne olursa olsun, bir şeyi yaşamamış olmak , kişiye onu yazmak için ebediyen geçerli bir hak verir. Yüksek hakikat, düşük hakikat diye bir şey yoktur. Ve eğer bu deneyimle kurduğum ilişkinin iznini sonuna kadar sürdürmezsem , kadınların gerçekliğinin karartılmasına katkıda bulunmuş, yeryüzündeki erkek egemenliğinin safında yer almış olurum.''
Üniversite yurdunun tuvaletinde , aynı anda hem bir hayat hem de bir ölüm doğurmuştum.
Bu nasıl bir anlatım ve gerçeklik. 1963 te Fransa'da kürtajın yasak olduğu dönemler. Telaffuzu bile yasak hele ki fiili bir eylem!
Annie Ernaux un 23 yaşanda başından geçen bir hayli acı bir olay neye kızacağımı şaşırdım. Kadın olmak heleki yalnız, ötekileştirilmiş, aillenin bile hor gördüğü bir kadın olmak , bütün yasaklarla, ayıplarla benim olan bedene saygı göstermemekle geçen bir yaşam.
Sahi kadın olmak neydi?, çok sarsıcı bir kitap , kısa ama net , çarpıcı ve vurucu. Ben hissettiğim acıyı anlatamazken nasıl çektin o eziyeti, o acıyı, nasıl yüzleştin ölüm ve yaşamla tek başına. Bu nasıl bir güç bilir misin kimseye tamah etmeden yaşanacak bir ömür demek.
kesinlikle okumalısınız ey kadınlar sadece bunu derim. Namus, ayıp, yasak, yasa hele ki yasanın kadını koruma yanında olması gerekirken dışlaması aşağılaması, sisteme ve bireysel güce karşı cesurca bir adım, bağnaz ve yobaz insanoğlu ,yargı hükmü çok farklı...
Gerçek yaşanmışlığa tanık olacağınız bir anlatı, iç döküş okuyacaksınız.