Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ahlak kuralları sadece kadın için mi vardır?
Reşat Nuri en sevdiğim Türk yazarlardan biridir. Çalıkuşu ile hayatıma girdiğinden beri ona sevgim hep ayrı olmuştur. Çalıkuşu’nu ilk okuduğumda öğretmen olup Anadolu’nun köylerinde gezmeyi hayal etmişimdir. İlk atandığım köyde kendimi Çalıkuşu gibi hissettiğim zamanlar da olmuştur :) İkinci kitabını okuduğumda yine karakterimiz öğretmen Zehra’ydı. Kitap boyunca yine hüzünlendim, kızdım, mutlu oldum. Araya başka kitaplar girdikten sonra Lamia ve Kenan girdi hayatıma. Kitabı elime aldığımda aşk hikayesi okuyacağımı düşünmüştüm. Evet kitap bir aşk hikayesi etrafında şekillenmiş ama içeriğinde birçok eleştiriyi de barındırıyor. Toplumsal ahlak toplumdaki her birey için geçerli midir? Bunu sorguluyoruz önce. Kadının ve erkeğin ahlaksal bir sorunda nasıl yargılandığına daha doğrusu kadının nasıl yerden yere vurulduğuna şahit oluyoruz. Erkeğin yaptığı her şey kapatılırken neden kadın ahlaksız olarak yaftalanır? Namus kavramı sadece kadın için mi vardır? Namusu neden sadece kadının bacak arasında arıyoruz? Kitap boyunca Kenan’a kızdım ama en çok topluma kızdım. Her şeyin sorumlusunu kadın gördükleri ve savunma hakkı dahi tanımadıkları için. O zamandan bu zamana ne değişti diye sordum kendime. Neredeyse hiçbir şey. Belki de kitabın beni etkilemesinin en önemli sebebi de buydu. Kadın için de erkek için de ahlak kuralları eşittir. Hala kadının giyimine takılıyoruz mesela. erkekleri baştan çıkardığı! İçin. Kitabın konusu o kadar güncel ki elinize alıp tek solukta bitirebilirsiniz. Keyifli okumalar…
Dudaktan Kalbe
Dudaktan KalbeReşat Nuri Güntekin · İnkılap Kitabevi · 19996,6bin okunma
"Celal, kızkardeşinin tebrik için gözlerinden öptün mü? Bir mutlu evlilik..." "Kendisine sorunuz." "Niçin sorayım? Evlilik için lazım olan asalet ve ikbal değil midir?" "Hayır anneciğim. Güzellik ve namus. Sevgi de çoğunlukla bunların ardından gelir."
Reklam
193 syf.
10/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Beni baya etkileyen şairin hayatına dair kesitler
Furuğ bu ikililiği yaşamının sonuna kadar halkta görüyordu. Bu insanlar bir yandan namus, şeref, vefa gibi sözcükleri gece gündüz kendilerine şiar edinmiş ve bu kadında içselleşmiş olanları söylemekten vazgeçemiyorlardı, diğer yandan ise ellerine fırsat geçtikçe, onu aldatmaya kalkışıyorlardı. Ancak onlar Furuğ'un şiirlerinin içeriğinin
Yaralarım Aşktandır
Yaralarım AşktandırFuruğ Ferruhzad · Kanguru Yayınları · 20091,973 okunma
 Eski kavramların mezarı üstünde yeşeren Dört yapraklı yoncayı kokluyorum ben Bekleyiş ve namus kefenin de toprak olan kadın, benim gençliğim miydi? Acaba tekrar çıkabilecek miyim merak merdivenlerimden Evin çatısında adım atan güzel Allaha selam vermek için ?
424 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Kemal Tahir yine kalemini konusturmuş tutuklu bulunduğu cezaevindeki anılarının bir derlemesidir. Gerek bulunduğu toplumun bütününü gerekse cezaevindeki her bireyin psikolojisini en ince ayrıntısına kadar irdelemiş ve böylece Anadolu insanının ızdırabına tercüman olmuştur. "Namus" davası sebebiyle cezaevinde bulunan "namussuz" insanlar anlatılmış bize.. Kimi karısını vurmuş, kimi kızını doğramış, kimi namusunu temizlemek için cinayet işlemiş bir grup insanın gerçek hikayesini; töreler, ağalar, şeyhler, hayat kadınları ve olmayan adalet kavramı çerçevesinde ele almış yazar. Okumaya değer bir eser.
Namuscular
NamuscularKemal Tahir · İthaki Yayınları · 2020252 okunma
Bu katilin saikleri insanı deli edebilecek kadar kuvvetli yahut deli etmeden her şeyi göze aldıracak kadar kudretlidir. Bu kan, intikam için değil, nefis ve namus müdafaası için dökülmüştür. Hatta namustan da daha kuvvetli olan saik, bir sakat çocuğun müdafaasıdır. Söyleyecek çok şeyim kalmadı. Sözlerime müdafaa ismi bile vermek istemem. Muhterem heyetiniz müvekkilime lâyık gördüğü cezayı verebilir. Yalnız şunu ilâve edeceğim: Adaleti ihsanla tadil etmek insanî ve lüzumlu bir harekettir. İnanıyorum ki, insanları sırf kuru bir adaletle muhakeme etsek hepimizi belki kapamak lâzım gelecek kadar içimizde tehlikeli temayüller vardır. Adaleti ihsanla –yani anlayışla– tadil etmek her adalet teşekkülünün şiarıdır. Büyük bir dünya şairi, ihsanın –bu manada– en namdar hükümdara, tacından ve tahtından çok yaraşacağını söylüyor. Ve diyor ki, yeryüzünde adalete lütuf ve anlayış karıştırdıkları zaman, insanlar en çok samedaniyetin birer mümessili oluyorlar. Büyük bir Fransız kadını, “Anlamak affetmektir,” demişti. Ben affediniz demiyorum. Yalnız şunu demek istiyorum ki, cemiyetimizin hayırlı ve lüzumlu bir ferdi, adalet mekanizmasının gözünden kaçan, elinden kurtulan bir hırsıza, bir katile cezasını vermiştir, cemiyetimizi insan şeklinde bir kurttan halâs etmiştir. İsterseniz ceza verin, fakat anlayın. Ve cezası bittikten sonra bu genç hayata yaşamak fırsatını verin. Cemiyete borcunu ödesin, fakat canıyla değil, onu bir gün cemiyete iade edin. İnsanlar arasında o kadar sevdiği zayıf mahlûkata bakmak, bir gün en hayırlı bir ana olmak ihtimalini elinden almayın.
Reklam
Çünkü evlilik yapılırken soruşturulan şey yalnız mevki, yalnız servet ve yalnız namus meselesidir. Ahlak ve tavır, eğilimler ve fikirler bizim için o kadar önemsiz şeylerdir ki bahse bile layık görülmez, Düşünmezler ki hayat yalnız bunlardan oluşmuş ve yalnız bunlardan ibarettir.
NEDİR İLMİN BAŞI? Vaktiyle köyün birinde Deli Hüseyin diye anılan bir adam varmış. Yirmi yaşına varan Deli Hüseyin evlenmiş, düğün yapmış. Düğün gecesi, nikâh kıymaya gelen iki hocaefendi bir dînî mesele hakkında güzel bir sohbete başlamışlar. Genç Hüseyin hayran hayran bu mubâhaseyi dinlemiş, o yaşına kadar geçirdiği zamana hayıflanmış, içinde
520 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar Orhan Pamuk’un yaklaşık yedi yıldır üzerinde çalıştığı son romanı “Masumiyet Müzesi”, 29 Ağustos itibariyle kitapevi vitrinlerindeki yerini aldı. Yazarın, 2001 yılında “Kar” romanını bitirdikten sonra yazmaya başladığı ve aralıklarla devam ettiği roman, 2003 yılında, “İstanbul” adlı kitabının yayımlanmasından
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,1bin okunma
120 syf.
4/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Sosyal medyada sıkça karşıma çıkması ve yorumların da olumlu olması sonucu kitaba yüksek beklenti ile başladım fakat pek de umduğum gibi olmadı. Öncelikle yazarın kalemi bence öyle tatmin edici bir edebilikte değildi. Çoğu zaman bir romandan çok, düşünce yazısı okuyormuş gibi hissettim. İçerik ise havada gibiydi, olaylar arasında neden-sonuç
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · Karakutu Yayınları · 200633,4bin okunma
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Böyle bir anlatı kızgınlık ya da tiksinti uyandırabilir, münasebetsizlikle suçlanabilir. Her ne olursa olsun, bir şeyi yaşamamış olmak , kişiye onu yazmak için ebediyen geçerli bir hak verir. Yüksek hakikat, düşük hakikat diye bir şey yoktur. Ve eğer bu deneyimle kurduğum ilişkinin iznini sonuna kadar sürdürmezsem , kadınların gerçekliğinin karartılmasına katkıda bulunmuş, yeryüzündeki erkek egemenliğinin safında yer almış olurum.'' Üniversite yurdunun tuvaletinde , aynı anda hem bir hayat hem de bir ölüm doğurmuştum. Bu nasıl bir anlatım ve gerçeklik. 1963 te Fransa'da kürtajın yasak olduğu dönemler. Telaffuzu bile yasak hele ki fiili bir eylem! Annie Ernaux un 23 yaşanda başından geçen bir hayli acı bir olay neye kızacağımı şaşırdım. Kadın olmak heleki yalnız, ötekileştirilmiş, aillenin bile hor gördüğü bir kadın olmak , bütün yasaklarla, ayıplarla benim olan bedene saygı göstermemekle geçen bir yaşam. Sahi kadın olmak neydi?, çok sarsıcı bir kitap , kısa ama net , çarpıcı ve vurucu. Ben hissettiğim acıyı anlatamazken nasıl çektin o eziyeti, o acıyı, nasıl yüzleştin ölüm ve yaşamla tek başına. Bu nasıl bir güç bilir misin kimseye tamah etmeden yaşanacak bir ömür demek. kesinlikle okumalısınız ey kadınlar sadece bunu derim. Namus, ayıp, yasak, yasa hele ki yasanın kadını koruma yanında olması gerekirken dışlaması aşağılaması, sisteme ve bireysel güce karşı cesurca bir adım, bağnaz ve yobaz insanoğlu ,yargı hükmü çok farklı... Gerçek yaşanmışlığa tanık olacağınız bir anlatı, iç döküş okuyacaksınız.
Olay
OlayAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,356 okunma
“Kişisel değer saydığımız şeylerin, toplumun baskısıyla edinilmiş sahte nitelikler olabileciğini de hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız. Örneğin, soyut ahlak kavramlarını ele alalım. Namus, iyilik iş ahlakı gibi her toplumun temel dayanakları sayılan kavramlar vardır. Bu kavramların her toplum için aynı olduğu ve bunlarla ilgili kurallara her toplumda uyulması gerektiği belirtilmiştir bizlere. Biz, ancak kendi özlediğimiz toplumda uymalıyız bu kurallara. Onlar ise, şartlar ne olursa olsun toplumu ayakta tutmak için bizi soyut kavramlarla uyutmaya çalışırlar. Ben, sadece namuslu olmakla öğünen kişiyi adamdan saymıyorum; toplumu iyiyice, güzel götürmek için kendi gibi namuslu insanlarla birlikte bir çaba harcamamışsa, çevresindeki uygunsuz gidişe baş kaldırmamışsa, o kişi namussuzdur benim için. Benim de değerlerimin arasına bu çeşitli nitelikler karılmışsa atmalıyım onları; onlarla öğünmemeliyim.”
evlilik yapılırken soruşturulan şey yalnız mevki, yalnız servet ve yalnız namus meselesidir. Ahlak ve tavır, eğilimler ve fikirler bizim için o kadar önem­siz şeylerdir ki bahse bile layık görülmez.
Sayfa 20 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
274 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
SENDE KARA SEVDA VAR;
Aynı anda iki hayat yaşamak zor olsa gerek.Biri yaşamak zorunda olduğu ve alıştığı, diğeri de hiç bilmediği öğrenmeye çalıştığı bir o kadar da huzur bulduğu hayat.Saçlarının üzerindeki yıldızlardan ve parlamasından dolayı koyulmuş lakabı ona.İstanbulun bütün kaldırımlarında en izbe köşelerinde ayaklarının izleri vardır onun.Delikanlı gibi de
Fosforlu Cevriye
Fosforlu CevriyeSuat Derviş · İthaki Yayınları · 20211,516 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.