Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
318 syf.
·
Puan vermedi
Yaşar Kemal bir hafıza. Olaylar kronolojisinin hafızası değil; acının, var olan toplumsal ve kültürel alışverişinin hafızası. Varoluş çığlıkları atan insanların bilinçaltı. Olaylara bakarız. Tarihsel olaylara; Mübadele, Sarıkamış, Çanakkale savaşı, Ezidi soykırımı, Ermeni olayları, ... Bunları ne savaşı başlatanı anlatarak ne de
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,5bin okunma
Uzun Bir Yolculuk
Bu kurumda çalışmak birçok şeyi tecrübe etmeme olanak sağlarken birçok şeyi gözlemlemem için bir film sahnesi de oldu. Birçok ebeveyn gördüm bir çok aile… Çocuklarını içten bir şekilde destekleyen hayat kadını da gördüm. Mal mülk içinde çocuklarını öksüz yetim bırakmış anne babalar da. “Kurumda kalırsan” koşuluyla ikna edilmiş çocuklar gördüm.
Reklam
düşmanlık
İlişkilerinde her an fırsat kollayan bir düşmanlık duygusu egemendi ve bu duygu da kaslarındaki devasız yorgunluk gibi insanların yakasını ölene kadar bırakmazdı. Bu durum, ruhsal bir hastalık gibi babadan oğula geçerek mezara kadar onları kara bir gölge gibi izler, nedensiz bir vahşetle türlü türlü tiksindirici davranışlara sürüklerdi.
Sayfa 7 - Karbon Kitaplar
Ana-baba ve çocuk ilişkileri konusunda yazılanların bir başka sonucu da, bazı yetişkinlerin kendi sorunlarından ana-babalarını sorumlu tutarak onlara karşı düşmanca tutumlar geliştirmeleri biçiminde olmuştur. İnsan yetişkin yaşamında ana-babasının kusurlarının izlerini taşısa bile bundan ötürü onları suçlamak kendisini de suçlu hissetmesine neden olur. Bu, yetişkin bir varlık olarak insanın kendi varoluş sorumluluğunu üstlenememiş olmasının suçluluğudur. Ana-babalarımızdan alacaklı olduğumuz bir gerçek de olsa, geçmiş yeniden yaşanamaz. Bazı insanların daha elverişli koşullarda yetişmiş olmasının yarattığı eşitsizliğe isyan etmek de bizi kendi sorumluluklarımızı görmekten alıkoyabilir. Üstelik ana-babalarına öfkelerini sürdüren insanlar onlara karşı duydukları korkuyu da sürdürürler. Ana-babadan korkmak ise olgunlaşmamış olmanın bir göstergesidir. Unutmamak gerekir ki, onların da ana-babaları vardı ve kuşaktan kuşağa aktarılan sorunlardan kimin sorumlu tutulabileceği sorusunun da yanıtı yoktur. Dolayısıyla, ana-babaların kusurlarını kendi sorumluluğumuzdan kaçınmak için gerekçe olarak kullanmak, vaktiyle bize karşı işlenen kusurları bizden sonraki kuşaklara da yansıtmamıza neden olabilir. Ana-babalar bizleri ayrı birer varlık olarak görememiş olabilir, ama biz de onları kendimizinkinden ayrı dünyaları olan varlıklar olarak göremediğimiz sürece gerçek anlamda yetişkinliğe ulaşmış sayılamayız.
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı ne kadar anlatırsam anlatayım okumadığınız sürece ne hissettiğimi anlamayabilirsiniz. Miles kardeşleri gerçekten seviyorum ama özellikle Tristan Miles harika bir adamdı. Ne kadar zengin kendini beğenmiş ve istediği her şeyi elde edebilecek olsa da bu karakterinin arkasında öyle güzel bir adam vardı ki… Ve şimdide istediği kadın Claire
Anlaşma
AnlaşmaT.L. Swan · Martı Yayınları · 2024290 okunma
"Bütün bir samimiyetimle söylüyorum ki o gün gerçekten de göğsüm daralır gibi olmuştu. Olduğum yere sığamıyordum. Her yer bana dar geliyordu. Kendimi hemen dışarı atmak istedim. Lakin bu mümkün değildi. Yapmam gerekenler vardı. Ve ben bu halde ne gerekiyorsa onu yaptım. İnanılmaz saatlerdi. Duygularım içimi parçalıyordu. Aklım ise onları kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Bu duygu selinin, bu tsunaminin ilk etkisi oldukça yıkıcıydı. Tamamen harap olmuştum. Şimdilerde, yıkılan bu şehre rağmen ben, yaşamımı sürdürüyorum. İnsanlar bilse şaşıracaklar. Nasıl oluyor da evsiz, dışarıda, soğukta kendinle kalabiliyorsun diyecekler. Diyorum ki sağ olsun, başkaları da var. Lakin hiçbiri değil asıl olan. Beni ben yapan yaşama gücümdür artık. Ve o gücün içerisinde de sevgiden, dayanıklılıktan ve çabadan başka ne olabilir ki?" (Martin'den)
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
Aslında Her Şey Yolunda
Duygu Terim’in on üç öyküden oluşan Aslında Her Şey Yolunda adlı kitabı Şubat 2024’te Notos Kitap etiketi ile okurla buluştu. Gazi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü mezunu olan, bir süre finans sektöründe çalışan ve halen Ankara’da yaşayan yazarın öyküleri Notos, Trendeki Yabancı, Oggito gibi mecralarda yayımlandı. Kitabın arka kapak yazısı
Aslında Her Şey Yolunda
Aslında Her Şey YolundaDuygu Terim · Notos Kitap · 20242 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
Ebu’l A’lâ El-Mevdudî bu eserinde İslam’i hükümetin zaman içerisinde hilâfetten padişahlığa nasıl geçtiğini güzel bir dille anlatmaktadır. Mevdudî, ilk dört halifenin bu makama dair herhangi bir talepleri olmadan hilafet makamına getirildiklerini ancak Emevilerin söz konusu makam için mücadele ettiklerini ve bu mücadele sonucunda müslümanların
Hilafet ve Saltanat
Hilafet ve SaltanatEbu'l A'lâ el-Mevdudi · Hilal Yayınları · 201664 okunma
Onları inceliyordum; dinliyordum; sözlerini kesmek ya da çağırmak için “Kızlar!” diyordum, yaşlarına bakmadan, tek bir babacan sözde, ikisini aynı kefeye koymak hoşuma gidiyordu.
Sayfa 149Kitabı okudu
Ergenlik Dönemi
Kendi kişiliğine çeki düzen vermeye çalışır. Sanki bütün çocukluk dönemlerini yeniden yaşar bu dönemde. Kendi kimliğine kavuşabilmesi için, genç, önce anababa etkisinden sıyrılmaya çalışır. Onun gözünde artık anası babası hiç yanılmaz, hep haklı kişiler değillerdir. Onları eleştirici bir gözle yeniden değerlendirmeye girişir. Dolaylı ve açık olarak eleştirir. Beğenileriyle alay eder. Düşüncelerini eskimiş bulur. İnançlarını kuşkuyla karşılar. Sanki anadan babadan öğrenecek bir şeyi kalmamıştır. Öğütleri batar, uyarıları onu kızdırır. Bunları yaparken, genç hiç kuşkusuz çok aşırıya gider. Kişiliği olduğuna kendini inandırmak için işe yadsımakla başlar. Bu gerçeği gülmece yazarı Mark Twain çok iyi dile getirmiş: "On beş yaşındayken babamı çok bilgisiz sanırdım. Yirmibeşime geldiğimde babamın geçen on yılda ne çok şey öğrendiğini görerek şaştım". Kuşkusuz babası tüm bildiklerini on yıl içinde öğrenmedi. Ama genç olgunlaştı, duruldu. Babasını daha gerçekçi olarak değerlendirmeye başladı. Altı yaşındayken çocuk babayı en güçlü en çok bilen, hiç yanılmaz kişi olarak tanır. Neredeyse Tanrılaştırır. On altı yaşında onu tahtından indirir "Bizim ihtiyar !" diye küçümser. Yirmi altı yaşında da M. Twain'in gördüğü gibi görmeye başlar.
Sayfa 280Kitabı okudu
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
"Yalansızız artık. Hâlâ birkaç sırrımız var. Ama yalansızız.” Evlenip aynı çatı altında yaşıyorlar diye karı koca olur mu insanlar? Aynı ana babadan oldular diye birbirlerine sahiden kardeş olur mu çocuklar? Yıllar kalbini dağlasa da içlerindeki o kor söner mi âşıkların? Her şeyi aşikâr olanların sakladıkları sırlar daha mı çoktur? Dışardan birbirine çok düşkün görünen, haftada bir toplanan büyük bir ailenin sırları iplik yumağı gibi çözülüyor. Her karakter kendi hikayesini anlatıyor. "Kimse dışarıdan göründüğü, sizin düşündüğünüz gibi değil". İnsanları dışarıdan gördüğümüz gibi yargılıyoruz, onları anlamaya ya da davranışlarının altında yatan nedenleri öğrenmek istemiyoruz , bu yanlışa hepimiz düşüyoruz. Tavsiye edeceğim kitaplar arasına girdi, okuyun okutturun :)
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,958 okunma
Cetlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu. Duvar, kubbe, kemer, mihrap, çini, hepsi Yeşil’ de dua eder, Muradiye’de düşünür ve Yıldırım’ da harekete hazır, göklerin derinliğine susamış bir kartal hamlesiyle ovanın üstünde bekler. Hepsinde tek bir ruh terennüm eder. Dedelerimiz bu mucize ile ve onun etrafına taşırdığı imanla Bursa’nın ve İstanbul’un çehresini değiştirdiler, onları yarım asır içinde halis Türk ve Müslüman yaptılar. Bursa fethedildiğinden elli sene sonra Bursalı Türk çocukları arasında şairler yetişir ve İstanbul’u saltanatının başlangıcında olan Fatih’in nâşı bu şehre getirdiği zaman İstanbul, ananesiyle, semt adlarıyla, evliya türbeleriyle, şiir ve sanat hayatı halis Türk’ tür. Bursa’da ve İstanbul’da Türk anne babadan doğan ilk çocuk nesli büyüdükçe, kendileriyle beraber büyüyen bu geniş hamlenin etrafa dal budak saldığını gördüler. Bu ilk çağın Bursalı anneleri şüphesiz müstakbel gaza erlerinin yaşından bahsederken “Oğlum, Orhaniye veya Muradiye’ nin yapıldığı sene doğdu” derlerdi. Ve onların uzun, yorucu seferlerden sağ salim dönmeleri için yaşıtları olan camilere adaklar adarlardı.
Sayfa 110 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Böyle babadan, böyle öğüt...
Beyler, oğullarım yetişkin olduğunda, paraya ya da başka bir şeye erdemden daha fazla önem verdiklerini görürseniz, benim sizi rahatsız ettiğim gibi sizler de onları rahatsız edip cezalandırın. Bir hiç oldukları hâlde kendilerini bir şey sanır, yapmaları gerekenleri yapmaz ve hiçbir değerleri olmadığı hâlde bir değerleri olduğunu düşünürlerse, benim size yaptığım gibi onları eleştirin. Böyle yaparsanız, hem ben hem de oğullarım, sizden hak ettiğimiz karşılığı almış oluruz.
Sayfa 63 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
-"Osmanlı'nın da bizim gibi adam olacağı hiç aklıma gelmezdi. Ben onları canavar sanırdım." Balaban cevap verdi: -"Bir tokatta adam öldürmek canavarlıksa dediğin doğru. Arkadaşlığa gelince Osmanlılar güvenilir kişilerdir."
Sayfa 138 - Ötüken
1.315 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.