Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Savaşta yaralandığı için Atatürk'e 'Gazi' ünvanı verildi. Gazi olmak, savaşta yaralanmak anlamına geliyorsa, Atatürk hiçbir savaşta hiçbir yerinden yaralanmadı... Çanakkale Savaşı sırasında göğsüne gelen bir kurşunun saatini parçaladığını kendisi anlatıyor ama bu olayın belgesine rastlanmamıştır.. Kendisi bu olayı şöyle anlatıyor: '... Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin arasında daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel vücudumda kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı. Aynı gün, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi ordu komutanı Liman von Sanders Paşa'ya hatıra olarak verdim. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler..' Atatürk Liman von Sanders'in hediyesi olan saati saklamış -Anıtkabir Müzesi'nde sergileniyor- Liman von Sanders neden saklamamış peki? Hâlbuki askerler savaş hatıralarına meraklı olurlar.. Ortada 'delil' olmadığına göre bi sadece bir 'iddia'dır. Tarih iddialar üzerinden değil, gerçekler üzerinden gider."
Gerçekler, Tanrı ve bilim içindir. Bana gereken yalanlar. lçinde gelecek umudu, mutlu­luk hayali sakladığımız yalanlar ... lşte, size aşkın gerçek nede­ni: Yalan ihtiyacı; canlı olduğumuza inanma saplantısı. Ben bu nedenle aşık oldum. Ya o?
Reklam
Bir yanda gerçekler, bir yanda yalanlar vardı ve siz bütün dünyayı karşınıza alarak gerçeklere tutundunuz...
Gizlenmiş gerçekler, çılgın dokunuşlar, tutkun kalpler ve merhametle ilgili küçük yalanlar, işte hep böyle yaşadım insanların arasında.
Sayfa 217 - koridor yayınlarıKitabı okudu
"Gerçekler o kadar boğucudur ki biraz olsun rahatlayabilmek için yalan söylersin ancak bir bakmışsın ki içki gibi git gide dozunu artırmaya başlamışsın. Yavaş yavaş güçlü yalanlar kusuyor ve sıkı çalışmayla sonunda bu yalanlarda gerçekliğin ışığını yakıyorsun. Görünüşe göre bu durum sadece benim için geçerli değildi. İnsanların tüm yalanları gerçekti."
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Küçük şüphe alevini Kendine sakladı. Hiçbir şey bilmemek daha iyiydi; daha güvenli, daha akıllıca ve çok daha rahattı. .. puslu yarı-yalanlar, çarpıtılmış gerçekler ve imalardan oluşan bir kozayla öyle sarmalanıp dolanmıştı ki, gerçek karşısına dikilse tanımazdı onu. .
Sayfa 89 - İletişim
"Neye inanmak istiyorsan ona inan. Ama unutma: Gerçekler ve yalanlar genellikle aynıdır... Gerçek ve kurgu birbirinden çok ince bir çizgiyle ayrılır."
Sayfa 257Kitabı okudu
Bağışlayın çok açık konuşacağım ama sorunlara güzel yalanlar değil acı gerçekler derman olur. Batı ne çürümüş ne de dejenere olmuş değil. Komünist sistem, “çürümüş Batı" ifadesiyle kendi kendini kandırmanın bedelini ağır ödedi. Batı çürümüş değil. Batı güçlü, eğitimli ve teşkilatlı. Okulları bizim okullarımızdan daha iyi ve şehirleri bizimkilerden daha temiz. Batı'da insan hakları seviyesi daha yüksek, fakirlere ve acizlere yönelik sosyal destek daha organize. Batılılar insanlar genelde sorumluluk sahibi ve dakik. Benim yaşadığım tecrübeler bu yönde. Kendilerinin sağladıkları ilerlemenin karanlık yönünü de biliyorum ve bunu gözardı ediyor değilim. İslam en iyi, hakikat bu, ama bizler en iyiler değiliz. Bu ikisi, genelde birbirine karıştırdığımız farklı şeyler. Batı’dan nefret etmek yerine onunla rekabete girişelim! Kur'an bize tam da bunu emrediyor, öyle değil mi: “İyilikte yarışın....” İnancın ve bilimin yardımıyla ihtiyacımız olan güce ulaşabiliriz. Bunun uzun ve zorlu bir yol olduğu doğru ama bu zorlu bir dağ tırmanışı, Kur'an'ın bahsettiği zirveye tırmanma çabası ve bundan başka bir yol yok
Sayfa 483 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Gerçekler o kadar boğucudur ki biraz olsun rahatlayabilmek için yalan söylersin ancak bir bakmışsın ki içki gibi git gide dozunu arttırmaya başlamışsın.Yavaş yavaş güçlü yalanlar kusuyor ve sıkı çalışmayla sonunda bu yalanlarda gerçekliğin ışığını yakıyorsun. Görünüşe göre bu durum sadece benim için geçerli değildi. insanların tüm yalanları gerçekti.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Biz dolaylı insanlarız, bizde yalanlar ve gerçekler arabesk motifler gibi iç içe geçer.
Sayfa 207 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bizim tarihimiz unutarak gömdüğümüz günahlarımızın tarihidir. Kurcalayıp durmayın. Eski defterleri açmanın ne faydası var canım? Biz dolaylı insanlarız, bizde yalanlar ve gerçekler arabesk motifler gibi iç içe geçer. Bizim milli ikilimiz Suç ve Ceza değildir. Bizim milli ikilimiz Suç ve Nisyan'dır.
BEN SÖYLEYEMEDİKLERİMİM, dersiniz.
Birisinin ölümüne üzülmek bile, o kimse için bambaşka bir ölüm düşlediğiniz içindir. O nedenle, insan yaşamı yarıda bırakıp, başka bir şekilde çekip gitmelidir. Yaşayanlar arasında bulamadığını orada bulabilir. Tıpkı cümleler gibi: Çoğu cümlenin başı doğru, sonu yalandır- bunun gibi... Cümleleri tamamlamanın gereksizliği ve zararı da buradadır. Tek bir kelime söyleyip, ya da biraz ilerleyip, susabilirsiniz. Nasıl olsa gerçeğe ihanet etmeden bir şeyi anlatmanın olanağı yoktur. Daha söylerken, içinizdeki ses ile dış sesinizin ne denli farklı olduğunu hisseder, ve BEN SÖYLEYEMEDİKLERİMİM, dersiniz. Öğrenilen tüm gerçekler, başkalarına söylenen yalanlar sayesinde bulunur. Oysa içtenlik, gürültüden başka bir şey değildir. Bazı şeyleri içten yaptığını söyleyen, buna inandırmaya çalışan içi boş insanların içtenliklerinden çıkan kof ses, kafa şişirmekten başka bir işe yaramaz.
Sayfa 19 - İletişimKitabı okudu
....Bağışlayın çok açık konuşacağım ama sorunlara güzel yalanlar değil acı gerçekler derman olur. Batı ne çürümüş ne de dejenere olmuş değil. Komünist sistem,"çürümüş Batı "ifadesiyle kendi kendini kandırmanın bedelini ödedi. Batı çürümüş değil. Batı güçlü, egitimli ve teskilatli .Okulları bizim okullarimizdan daha iyi ve şehirleri bizimkilerden daha temiz. Batı da insan hakları seviyesi daha yüksek, fakirlere ve acizlere yönelik sosyal destek daha organize. Batılı insanlar sorumluluk sahibi ve dakik. Kendilerinin sağladığı ilerlemenin karanlık yönünü de biliyorum ve gözardı ediyor değilim.......
Dudaklarımdan yalanlar dökülecek, ama bunların arasına karışmış bazı gerçekler de olabilir, bu gerçeği bulup çıkarmak ve saklamaya değer bölümü olup olmadığına karar vermek size düşüyor. Saklanmaya değer bir yanı yoksa, tümünü çöp sepetine atar, unutup gidersiniz.”
Sayfa 7 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
938 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.