"Ah, ne delilikler yaptım bir bilsen! Elinin değdiği kapı tokmağını öptüm, dairene girmeden önce fırlatıp attığın izmaritini çaldım ve onu, dudakların değmiş olduğu için kutsal bir nesne saydım..."
Denizli'li amcamızın dediği gibi "çok tepkiliyim"
Okuduğum tam olarak neydi ? Masal mı, kişisel gelişim klavuzu mu yoksa "Hayal kırıklığı mıydı?"
Evet, çok popüler olan bu kitap "hayal kırıklığı" intibası bıraktığı üzerimde. Hoş, popülaritenin bir ölçütü olmadığı için bazen duvara toslamak da mümkün.
Hiçbir Şey Anlamadım kitabında:)
Bu seneki okuma hedefimin arasına, yeni yazarların kaleminden çıkan kitapları da serpiştirdim. Bunlardan bir tanesi de
Hiçbir Şey Anlamadım kitabıydı. Yeni yazarlara karşı oluşan önyargıları bir kenara bırakıp bu kitaplara diğelerine nazaran bir nebze daha hassas yaklaşıyorum. Zira kitap hakkında
İlk defa katıldığım bir seminerde konuşmacı olarak dinlemiştim yazarı. Benim gibi sosyoloji mezunu olduktan sonra para meraklısı üniversitelerin açtığı kursla değil de psikolojide yüksek lisans yaparak aile danışmanlığına adım atmış. Bu süreçte de kendisine gelen aileler ve sorunları üzerine, evliliğe ve öncesine dair başlıklar oluşturmuş.
Kitap, dil olarak çok akıcı, psikolojide her hastalığa verilen karmaşık isimler yok. Sorunların adı geçimsizlik, huysuzluk, kibir, bencillik gibi hepimizin alışa geldiği klasik insan modellerini oluşturan türden. Buda okuyucuyu zora sokmadan sürece dair fikir sahibi yapıyor.
Kitabın bir çok yerinde "hakikaten de öyle, ne gereksiz detaylar, bak bu doğru!" gibisinden tepkiler verebildiğim için tavsiye ederim. Ama yazarın da dediği gibi "evlenmeden mutlaka okuyun, hatta başucu kitabınız olsun mutlaka" falan da demem yani.
Kendini hazır hissediyorsa bir insan, toz pembe gözlükle işlerin yürümediğinin de farkındaysa, e bir de kendi kafasına uyanı bulduysa çok da abartıya kaçmadan kursun yuvasını ne diyim.
Kırk gün kırk gece düğünle, çevreye özenip kocama/karıma sunumlar/sürprizler yapmam lazım kafasıyla, kalplerle, emojilerle yürümüyor bu işler:) tüm arkadaşlarını evlendirip de bu süreçlerine yakından şahit olan biri olarak kitap bana çok da bir şey katmadı. Sonuçta unvansız da olsa çok danışmanlık yapmışlığım vardır. Şu zamana kadar da boşanan olmadıysa iyi iş çıkarmışım demektir :))
Sözlerime başlamadan evvel, selamların en güzeli olan yüce Allah'ın selamıyla sizleri selamlıyor, Cenab-ı Hakk'tan cümlemize afiyet ve esenlikler vermesini niyaz ediyorum.
Okuyup istifade etmeye çalıştığım bu eser, adından da anlaşılabileceği üzere Peygamber Efendimizin (sav) çeşitli sünnetlerini aktaran ve bu sünnetlere ek olarak çeşitli din
Tabiin alim ve muhaddislerinden Ebu Said el-Makbüri şöyle dedi: Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümaya uğramıştım. O sırada ya nındaki adamla konuşuyordu. Onlara doğru ilerleyince İbni Ömer göğsü me vurdu ve: "İki kişiyi konuşurken gördüğünde, kendilerinden izin almadan yanlarına sokulup onlarla oturma!" dedi. Ben de: "Ey Ebu Abdurrahman! Allah hayrını versin! Ben senden sadece fay dalı sözler duymak istemiştim. dedim
Seni bilmem ama benim hayatımda kronometreye çok kez erkenden basmışlığım vardır. Yanlış yapmışlığım vardır. Doğrularım da çoktur, iyiliklerim de... Sana kim ne derse desin; kimse kimsenin acısını bilmez. Kimsenin birazı da kimseye yetmez.
Eski evlerde hayat sıfırdan başlamaz, çocuklar gelenek ve kültür birikiminin üzerine doğarlar.
Hayata, bu birikim üzerinden başlayıp devam ederler.
Eski evler yaşlı insanlara benzer, çatısı altında birçok hatıra biriktirirler. Kızları gelin olup el kapısına gitmiş, oğulları gurbete çıkmış ebeveynler gibi öksüz ve hüzün doludurlar.
Yine de
İncelemeye geçmeden önce içimi dökmek istiyorum, kitap alıntısı paylaşmaya kalkarken of ama kim şimdi fotoğraf çekecek dedim ve kitabın çekilmiş resimlerini aradım bu fotoğrafı kitabı ilk okumaya başladığım zaman çekmiştim, normalde eski ben olsaydı şimdi kitap bitince konsept oluşturur, inceleme için yeni bir fotoğraf çekerdi. Fakat artık hiç
Yapmışlığım vardır,,,
"Ah, ne delilikler yaptım bir bilsen! Elinin değdiği kapı tokmağını öptüm, dairene girmeden önce fırlatıp attığın izmaritini çaldım ve onu, dudakların değmiş olduğu için kutsal bir nesne saydım..."