Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Unutma ki her birimiz sadece şu anı yaşıyoruz, bu da yaşamın çok kısa bir anıdır, yaşamımızın geri kalan kısmı ya zaten yaşanmış halde ya da belirsiz bir geleceğe dayanmakta. Her birimiz için yaşamımız küçük bir şey, yaşadığımız yer dünyanın küçük bir noktası, öldükten sonraki en uzun şöhret bile küçük ve bu şöhretin kendisi de çarçabuk yaşamdan göçecek olan ve uzun zaman önce ölmüş biri şöyle dursun, kendini bile bilmeyen bir dizi küçük insana bağlı.
Sayfa 55 - Can Yayınları - 1. BaskıKitabı okuyor
Ardından Joy, sözlerine devam etti. “Einstein’in öğretisine göre var olan her şey enerjidir, yani etrafımızda gördüğümüz tüm fiziksel şeyler ve hatta kendi vücudumuz bile enerjiden ibarettir. Üzerinde yaşadığımız yer enerjik bir evren ve bizimle ilgili her şey enerjiden ibaret. Fakat hayatın enerjiden oluştuğunu anlamak için çok derine inmene ve fen bilimleri hakkında çok bilgi sahibi olmana gerek yok. Tek yapman gereken kendi yaşamını düşünmek. Enerjini artıran ve onu tüketen insanları düşün. Yediğinde kendini harika hissetmeni ve üzerine ağırlık çökmesini sağlayan yiyecekleri düşün. İş yerinde seni enerjik kılan ve o enerjiyi yok eden projeleri düşün. Her şey enerjiden ibaret! O, düşüncelerimizde, söylediğimiz sözlerde, dinlediğimiz müzikte ve etrafımızda olmasını istediğimiz insanlarda mevcuttur. Bana katılıyor musun, George?”
Reklam
Günümüzün ileri sanayi ülkelerinde ve belirli bir oranda da bu ülkelerin oluşturduğu blokların içinde yer alan gelişmekte olan ülkelerde, iki ayrı kültür ortamı iç içe oluşturulmakta ve insanlar bu iki ayrı kültürü iç içe yaşamaktadır. Bunlardan biri acımasızlığı, yarışma etiğini, başka insanlarla kurulan ilişkilerde yalnızca "av ya da avcı" konumlarının olabileceği inancını, eşitsizliği, özel mülkiyeti, değişim değerinin her türlü değerin ölçütü oluğu inancını bütün insanlara aşılayan, benimseten kitle kültürüdür. Kitle kültürünün bu değerleri, toplumun değişik sınıf ve kesimlerinin zaman zaman birlikte yer aldıkları, birbirleriyle karşılaştıkları hayat alanlarındaki kültürün değerleri ile özdeştir. (...) Kitle kültürünün tüketicisi olmamız bize bu kolaylığı sağlar, ama içinde yaşadığımız toplumsal realiteye boyun eğmemiz, ona katlanmamız, kitle kültürünün bu yanılsaması ile de örtbas edilemeyen, hissedilmesi önlenemeyen acılara, karşıtlıklara, öfkelere, yeni aralışlarda bulunmamıza neden olur. Kitle kültürünün tüketicisi olarak kalmak istesek bile, yaşadığımız toplumsal realitenin yol açtığı acılar, bu acılarımızı, öfkelerimizi, bu yeni şeyler arama isteklerimizi, beklentilerimizi dile getireblieceğimiz popüler kültürün üreticisi ve tüketicisi olmamıza iter bizi.
Sayfa 158
(...) Tek kalemde karalamaktan kaçınmamız gerekiyor nostaljiyi. Yaşadığımız günlerin acılarından kaynaklanan nostalji, kendini biz uyanmadan bugüne vermeyen geçmişin için de yer alan farklılıkların varlığını görmemizi sağlar. Benjamin'in deyişiyle "istiridyenin içindeki inciyi" fark etmemizi sağlar. Bu olmadan, hayatın rutin akışına kapılıp gittiğimiz sürece peşine düşmeyeceğimiz "özgürleşim"sorunumuzu fark atmemizi sağlar. Önemli bir başlangıçtır bu.
Sayfa 152
Belki yanılıyorum ama bazen bir insandan ziyade bir soruna tutulduğumuzu bile düşünüyorum; o insanı diğerlerinden farklı kılan, onun yarattığı sorunların diğerlerinin yarattığı sorunlardan daha fazla ilgimizi çekmesi, başkalarıyla yaşadığımız sorunlarla bir zaman uğraştıktan sonra onlardan rahatça vazgeçerken o insanın yarattığı sorunlarla uğraşmaktan asla vazgeçemeyi işimiz, hattâ bu sorunlarla uğraşmaktan hastalıklı bir zevk bile almamızdı .
Bulmak için yıllarımızı harcadığımız insandan kaçabilmeye, ondan kurtulmaya çalışıyorduk. Aşk, mutluluk, güven, dostluk, yakınlık yerine güvensizlik, tedirginlik, mutsuzluk, hattâ bazen düşmanlık ve kızgınlık vardı . Bir başka insan, neredeyse hayat boyu bitmeyecek bir sorun haline gelebiliyordu bizim için. Ama onunla yaşadığımız huzursuzluklar, başkalarıyla yaşadığımız sükûnetten daha çekiciydi.
Reklam
Çocuk kitapları, eğitsel geçmişinin hayaletini hala taşıyor ama öğretmeye çalıştıkları şey değiş­ti. Çocuk kitapları bana eskiden olduğu gibi şimdi de umudu anlatıyor. Diyorlar ki, bak, cesaret böyle bir şey. Cömertlik böyle bir şey. Çocuk kitapları bana büyücüler, aslanlar ve konuşan örümcekler aracılığıyla, yaşadığımız dünyanın şakalar yapan, çalışıp didinen ve acılara katlanan insanların dünyası olduğu­nu anlatır. Çocuk kitapları der ki dünya ko­caman bir yer. Der ki umut kıymetli. Der ki yiğitlik önemli, ince zeka önemli, duygudaşlık önemli, sevgi önemli. Belki doğru belki de­ğil. Bilmiyorum. Umarım, doğrudur. Bunları duymanın, bunları konuşmanın acilen gerekli olduğunu düşünüyorum.
Sayfa 47 - Domingo
“Bizi mahvedenin kabalıklar olduğunu zannederiz. Oysa, asıl incelikler yıkar hepimizi. Kabalık, içinde yaşadığımız, kendimizi hazırladığımız, hatta bir dereceye kadar baş etmeyi öğrendiğimiz bir şeydir. Dünya iyi bir yer değildir. Hayat acımasız, insanlar hoyrat, mutluluklar geçicidir. Bunu beş yaşında falan öğreniriz. Sonrası üç aşağı beş yukarı hep aynı teranedir.”
Sayfa 95 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yaşadığımız stres, zekamızın kısıtlanmasına, ve bilinçli algılarımızda bir azalma olmasına neden olur. Stres altında net düşünemez ve bilinçli kararlar veremeyiz. Doğal olarak da, endişemizin oluşturduğu enerjiden sıyrılıp, olumlu bir rezonans alanı oluşturmakta da oldukça zorlanırız. Hepsi bu kadar da değil. Korku ve stres duyguları ile uykuya daldığımız zaman, bu enerji sadece uykumuzu etkilemekle kalmaz, aynı zamanda hafızamıza da kaydedilir. Beyin üzerinde yapılan incelemeler, hafıza içeriklerinin gece kaydedildiğini ortaya çıkarmıştır. Demek ki herhangi bir yaşantı ile uyku arasındaki zaman aralığı ne kadar az ise, bu yaşantı o kadar kuvvetli kaydedilir. Yani, korku enerjisi gitgide tek gerçeğimiz halini alacaktır. İlk bakışta oldukça masum görünen bu durum, devasa sonuçlar doğurur. Peki, bu kısır döngüden nasıl çıkılır? Cevap oldukça basit; seni olumsuz etkileyen etkenlere dur demelisin! Bir hafta boyunca, haberleri dinlemeden yatıp kendi olumlu enerjini bulmak için zaman ayırmanın sende nasıl bir etki bırakacağını gözlemle. Politikacıların, seçimlerden kısa bir süre önce halkın korkularını alevlendirdikten sonra, en uygun çözümlerin ellerinin altında halihazırda beklediğini ve endişelenmememiz gerektiğini söyledikleri dikkatini çekti mi hiç? Bu bana, dünyanın en dehşet verici manzaralarını yayınladıktan sonra iyi geceler dileyen sunucuyu hatırlatıyor. Belki kendine iyi bir geceyi kendin hediye edersin. Hayatının akışı senin elinde ve ait olduğu tek yer de orası.
Don Juan, Carlos un değişmesi gerektiği söyler. Carlos, yavaş yavaş değişmekte olduğunu, zamana ihtiyacı olduğunu belirtir. Don Juan, 'Benim konuştuğum, bir anda olan değişme, der. Ve tüm sorunun nerede yattığına işaret eder; 'Sorunun temelinde, senin istediğin kadar zamanın olduğunu düşünmen yatıyor, der. Carlos, düşüncesinde ısrar
Reklam
Araz elindeki kahve fincanını masaya bırakıp öne doğru eğildi. "Yer altında da ne demek?" diye sordu anlamayarak, "Çocukları gömdünüz mü?" dedi dehşet içinde. "Hayır, hayır! Öyle bir şey yok! Sakin olun. Bakın, bakın fotoğrafları..." dedi Seden telaşla elindeki kağıtlardan birkaçını Araz'a uzatarak. Almanya'da tam on beş yıl önce kurulmuş bir şirket var, şirketin ismi Bronex. Yıllardır üzerinde çalıştıkları konu yer altı şehirleri. Yerin altında bizim yerin üzerinde yaşadığımız gibi yaşam alanları yaratmak, sokaklar ve evler yapmak. Orada bitki yetiştirmek, hidroponik tarım yapmak, yerin altında güvenli yaşam alanları oluşturmak üzerine çalışıyorlar." O sırada Araz elindeki fotoğrafları inceliyordu. Bu fotoğraflar tam bir delilikti, yerin altında yapılmış evler, evlerin fotoğrafları, yürüme yolları, bitkiler...
Kendi varlığımızı inkâr ettiğimiz ve kabullenemediğimiz sürece dünya çirkin bir yer olmaya devam edecek­tir. Çünkü yaşadığımız bu gezegeni düzeltmek yine biz insanların elinde...
Sayfa 54 - Destek Yayınları | Felsefe: 23Kitabı okudu
"Ben bir gün yan yana yürümeyi öğreneceğimize inanmak istiyorum. Düşündüm ki eğer her birimiz , diğerine elini uzatırsa bu dünyayı, huzur dolu bir ahenk içinde yaşadığımız daha güzel bir yer haline getirebiliriz . "
Sayfa 288Kitabı okudu
hepimizin içinde sevgi var. ancak bu sevgiyi bazı insanlar kendi içlerinde bastırarak nefrete dönüştürmekte ve içinde yaşadığımız dünyaya, hayvanlara ve insanlara zararlar verebilmektedir. şunu hiç unutmayın ki aklını ve kalbini ikisini de bir arada kullanamayan insan ilk önce kendine ihanet etmektedir. kendi menfaati uğruna her şeyi yok sayan insanların eninde sonunda varacağı yer hüsrandır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.