Mutluluk nedir? Tanımı var mıdır? Sabit midir salt mıdır? Hep şöyle düşünmüşümdür mutluluk amaçlanması gereken bir şey değildir diye. Ama mutlu olursak da fena değil. Sadece amaç haline getirmemek önemli. Șopi mutluluğu içselliğe bağlar. Kişi içsellikten ziyade dışarıda mutluluğu arayacak olursa nafile olur der. İçsel mutluluk tamamen zihinsel
Hüzünleniyoruz, umut var.
Gündelik kelimelerle gün-dışına yolculuk.
***
Bu kitabı bir arkadaşımla kitap fuarından aldım. Fırından yeni çıkmış ekmek sıcaklığıyla birlikte rayihası da üzerindeydi kitabın. Arkadaşım kitabın ismini görünce "Neden tamamlanmamış" nevinden bir söz etti. Bunu söylerken devamı vardır illaki diye de dikkatlice
İstila
Bende bozuk bir şey var biliyorum; kırılmış, kopmuş bir kemik parçası gibi sallanıp batıyor. Sevgilimi aldatmaya karar verdiğimde bu yüzden hiç tanımadığım birini seçtim. İçimdeki bu çürümüşlüğün kokusunu alırsa kafasını yumurta gibi taşla çatlatır, sessiz sedasız hayatımdan çıkarıp atardım. Cinayetler hep belirsizliği iş üstünde yakalamak
Tek amacım eğitimimi bitirdikten sonra ülkeme gidip yararlı bir vatandaş olabilmek. Ama ne yazık ki Türkiye'deki bazı gençlerden duyduğum şey şu: "Sakın buraya gelme!" Bu da beni çok üzüyor. Biz niye ülkemize karşı bu kadar küstük? Avrupa ve ya ABD öyle uzaktan görüldüğü gibi değil ve bunu ancak yurtdışında yaşayanlar bilir.
Şuan bu sitede Dursun Akçam'ın okunma sayısı "44" Söz eyleme nasıl dökülür? Şair Ergin Günçe'nin bir cümlesi var: "Bildiri olup dağılmalı insan büyüyünce" evet dağıldık ama bildiri olarak değil değerlerden, mücadeleden, okuma eyleminden, gerçek yazarlardan uzaklara doğru dağıldık. Merkezde kalan bir avuç insanı da Dursun Akçam
Sabahları sizi kaldıran bir sevdiğiniz olsun mesela..
Saatleri sizin için kuran; geceleri sizle iyi, günleri sizle aydın olan biri..
Kahvaltıda ne hazırladığı değil, nasıl hazırladığı önemli olan biri..
İşe gittiğinizde sizi merak edip, işteyken özlediğiniz biri..
Sizin ruh halinizi, kapıyı açar açmaz yüzünüzün renginden anlayan biri..
Yemekten sonra çay isteyeceğinizi bilip de çayınıza tazelik katan biri..
Aslında o biri yanınızda.. O biri var..
O biri anneniz, annemiz, annelerimiz....
Annesi vefat edip yokluğunu taşıyanlar bunu daha iyi bilir, Allah mekanlarını cennet eylesin..
Ama annesi yaşayanlar?..
Gidip sarılıp öpün doyasıya koklayarak..
Çünkü insanlığın her biri bir olsa da, "Anne" gibi biri olamaz..
-Burak Dağkılıç
25.01.2021
Otuzların Kadını, Tomris Uyar’la ilk gerçek tanışma kitabım oldu. Kendisini İkinci Yeni şairlerinden biliyoruz çoğumuz. Hep paylaşılamayan bir kadın olarak kaldı aklımda. Bir çok şairin aşık olduğu kadın. Bildiklerimiz, itiraf edenler. Peki ya itiraf edemeyip aşkını içinde yaşayanlar ? Kim bilir kaç İkinci Yeni şiirinde onun ilham periliğini
Hayal mi gerçek?
Gerçek mi hayal?
İkisi de mi gerçek?
İkisi de mi hayal? . . .
Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Bu hayatta çok zorlanır insanlar... Acılarla yaşar, öyle acılar ki büyüyü küçüğü fark etmez bu acıların. Bir de acıyı içinde yaşayanlar vardır mesela. Her kesi mutlu edip kendini mutlu edemeyenler ama bunu bile kimseyi üzmemek için gizleyenler, kendini mutluymuş gibi gösterenler ve öyle göstermeye çalışanlar, deneseler bile asla mutlu olamayanlar, her mutluluğun ardından büyük kederlerin geleceğine inananlar... Bu kitabımı her kese ama özellikle size ithaf ediyorum. Çünkü böyle insanlardan biriydi 16 yaşlı, aile baskısı altında büyümüş Hayal. Savcı Özlem Zaman da böyle düşünüyordu. Ta ki mezun olup ilk davası Hayal İpekkaya'nın intihar davasını alana kadar.
"Hayat kötü bir yer değil Taylan. Dünya kötü bir yer değil. Belki de öyle, ama bu kendi hayatını güzelleştiremeyeceğin anlamına gelmez."
"O neden yapmadı peki? Hayal neden güzelleştirmedi hayatını?"
"O..." deyip sessiz kaldım. Maalesef verecek bir cevabım yoktu.
(Bir kitap yazıyorum da. Beğenirseniz oy vere bilir misiniz?"
wattpad.com/1381980129-esin...
"İçinden su geçen şehirlerde yaşayanlar
içinden su geçmeyen şehirlerde yaşayanlara
biraz küçümseyerek bakar hep
evi bozkırda olanlar bunu çok iyi bilir."
“ŞŞŞ ÇOCUKLAR BAĞIRMAZ?!!"
“İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez,” demiş Cengiz Aytmatov. Ne de doğru ve haklı bir söz. Şimdi ben de neyi nasıl hangi doğru kelimeyle kimlere ne şekilde anlatabilirim bilemiyorum açıkçası.
Bazı kitaplar okuruz.. İşte 1 saat.. 2 saat.. 3 gün.. 5 gün.. ya da bir ay. Az veya
‘’Ey benim şahım; hayatımı bağışladın ama karşılığında hikâyelerimi çaldın benden. Oysa ben sadece hikâyelerde yaşayabilirdim. Şimdi onlar tükendi ve benim hikâyem de sona erdi.’’
İnsanların duyguları olmasaydı, hayatımızda neler değişirdi düşündünüz mü hiç? Korktuğumuzda kalbimiz çıkacakmışçasına atmayı bıraksaydı, sevinince tüm dünyayı