Sayı gizemciliği Pisagorcularla başlamış değildir. Örneğin yedi sayısı, büyük olasılıkla haftanın yedi gününe ad olan gökyüzündeki yedi yıldıza bağlanarak özel bir yere konulmakta ve saygı gösterilmesi istenmektedir.
Tek sayıların erkek, çift sayıların dişi özellikler taşıdığını ileri sürenler bir tek Pisagorcular değildir. Neredeyse Shakespeare döneminde bile "tek sayılarda ilahi bir yan" olduğu iddia edilmiştir. Birçok eski kültür, numerolojinin bir takım özelliklerini benimsemiştir; ancak Pisagorcular sayılara hayranlığı iyice abartıp numerolojiyi bir ibadete dönüştürmüş, felsefelerinin temeline oturtarak bir yaşam biçimi haline getirmişlerdir. Onlara göre bir sayısı tüm diğer sayıları doğuran üreteçti ve akıl ile sağduyuyu temsil ediyordu. İki sayısı ilk çift ve dişi sayı olduğundan düşünce ve inancı ifade ediyordu. Üç sayısı, ilk gerçek eril sayıydı ve hem birlik ve bütünlük, hem de çok yönlülük içeren, denge ve uyumu temsil eden bir sayıydı. Dört, yerine göre ceza, ya da ödül anlamına gelen adaletin sayısıydı ve bir aritmetikte kare almayı
gösterirdi. Beş, ilk eril sayı ile ilk dişi sayının birleşiminden oluştuğu için evliliğin ifadesiydi. Altı, yaradılışı temsil ediyordu. Elbette her sayının kendine özgü ve tuhaf öznitelikleri vardl. En kutsal sayı, evreni temsil eden on sayısıydı (tetractys: on noktadan oluşan Pisagor üçgeni) ve mümkün olan bütün geometrik boyutları içerdiği kabul edilirdi.