Not: Bu ileti eserleri orijinalinden ve sonrasında Türkçe çevirilerinden okuyan insanların görüşlerinin derlenmesiyle yazılmıştır. Sonrasında sitedeki okurların katkıları eklenmiştir.
Günlerdir çevirmenlerin dünyasına daldım ve haklarında o kadar çok şey okudum ki beynimden dumanlar çıkıyor. Yabancı dilde yazılmış eserlerde en rahatsız olduğum
Karamazovlar’ı Dostoyevski’nin zirvesine hatta cahilliğimden cüret alarak edebiyat tarihinin zirvesine koyarak başlamak istiyorum. Bu noktada Suç ve Ceza’yı öne atarak itiraz edenler olacaktır ki bana kalırsa bu iddiada bulunanlar henüz Karamazovlar’ı okumayanlardır. Ecinniler de Raskolnikov karakterini şöyle böyle içinde barındırdığından Suç ve
Bugün sizler ile birlikte Türk Edebiyatının son zamanlarda sıklıkla duyulan, birçoğumuz tarafından okunan, bilinen yazarı Sabahattin Ali ve onun Kürk Mantolu Madonna eserini incelemek istiyorum.
Bugüne kadar eskiye dönük edebiyat eserleri okumuş olmama rağmen, Sabahattin Ali ve kalemi ile hiç tanışmadığımı söylemek ve hatta bu konuda da biraz ön
Merhabalar,
Malum koronalı moronalı karantinalı kısa çalışma ödenekli işsiz güçsüz günlerimde açtığım ve sizlerin değerli destekleriyle her geçen gün büyüyen Youtube kanalımın bugün 17. günü.
1 Nisan tarihinden başlayarak iki ay boyunca neredeyse her gün bir kitap incelemesi bir de edebiyat sohbeti olarak devam ettiğim kanalıma Haziran ayı
Bulutsuz bir yaz gecesiydi. Şehir ışıklarından mahrum kalan köyümde yıldızlar daha net bir şekilde seçiliyordu. Kendime birini seçebiliyordum bu yıldızlardan ve o en parlak olanı olurdu içlerinden. Köy pencerelerini bilenler bilir oldukça geniş olur duvarların kalınlığından dolayı. İşte pencere kenarına oturup kitap okumak gün içerisindeki köy
Fantastik edebiyatla karıştırılmaması gereken Büyülü Gerçekçilik akımının yanı sıra Kolombiya'nın da kutsal kitabı mertebesine erişmiş muhteşem ötesi bir roman Yüzyıllık Yalnızlık.
Nedir Büyülü Gerçekçilik? Gerçekdışı bir olayın oldukça sıradan ve normal şekilde aktarılmasıdır. Ne karakterler ne de okur yaratılan dünya içinde bu gerçekdışı olayı
Son saniyede yetiştiğim Bulgakov etkinliği sayesinde hem Bulgakov'la hem de onun bu başyapıtıyla planladığımdan daha erken buluşma, tanışma fırsatı yakalamış oldum. Bu vesileyle etkinliğe katkısı olan herkese bir kez daha teşekkür ederim.
Eserle ilgili sitede çok nitelikli incelemeler yer aldığı için tekrara düşmekten özenle kaçınmaya
Asırlardan beri süre gelen “devlet” hakkında yazılan bütün eserlerin yazımlarının aslında birer cevap olduğunun gerçeği su götürmezdir. Aristoteles’ten günümüze kadar yazılan bütün bu eserler aslında “Devlet” isimli bu esere cevaptır.
Platon MÖ 428 - 348 tarihleri arasında yaşamış ileri görüşlü Yunan düşünce adamı, ekstremisttir. Platon
Kitapların önsöz kısmında genelde yazarları üç aşağı beş yukarı (Nerede dünyaya geldi? Hangi okuldan mezun oldu? vb.) tanıtan bilgileri muhakkak görürüz ve okuruz ama sizce bu yazarı tanıma adına ne kadar yeterli oluyordur diye hiç düşündünüz mü?
Böyle bir soruyu kendime yönelterek ve nasıl yazarları daha iyi tanıyabilirim düşüncesiyle bu işin
Saçlarımı 'kaskatı ve kendi başına duran, mükemmelliğiyle bir yabanarısı kovanına benzeyen bir topuz' halinde toplamışım, kulağımda inci küpelerimle. Dile kolay yüzyılın romancılarından birinin kapısı önündeyim. Böyle insanı büyüleyen, hapseden, on kere okutan cümleleri yazan adamın karşısında ne yapılır? Ama ondan sonrası karanlık. Kapının
Kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum.
Yeni bir dil yaratmak istiyorum.
Beni kendime anlatacak bir dil. Çok denediler, efendimiz.
Allahtan, ne denediklerini bilmiyorum, Olric.
Hiçbir geleneğin mirasçısı değilim. Olmaz, diyorlar.
İsyan ediyorum. Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric.
Ben Karagöz filan değilim. Herkes birikmiş bizi seyrediyor.
Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.
Kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. Son kapıya geldik. İnsaf sahiplerine sesleniyoruz. Ey insaf sahipleri!
Ben ve Olric sizleri sarsmaya geldik..
Yazarın okuduğum ilk eseri olduğu için incelememe onun hakkında biraz bilgi vererek başlamak istiyorum.
Ukrayna asıllı Rus yazarımız Gogol "Palto" isimli hikayesini 1842 yılında yazıyor. Aynı yıl en yakın arkadaşı ve meslekdaşı olan Puşkin'i kaybediyor. O öldükten sonra da Rusya'daki popülerliği artıyor.
Hepimizin duyduğu bir söz
ÖNSÖZ
Sevgili erkek okurlar, yazdıklarımı lütfen yanlış anlamayın. Ben okuduğum kitapları sizlere tanıtarak, kadınların yaşadığı şiddeti anlamanızı istiyorum sadece. Her erkek böyledir demiyorum, ama böyle erkeklerin de var olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben, bu erkekleri size anlatmaya çalışıyorum sadece. Daha önceki incelemelerimde yazdıklarımla