Beni Asla Bırakma’nın ardından yürüyen bir kitap bu. Orada organ bağışçısı olmak üzere klonlanan, kendilerine ait bir ruhu, duyguları , yaşamı olmadığı düşünülen insanların içine dalıyordu Ishiguro. Bu kitapta da yine distopik bir geleceğe götürüyor bizi ve yapay zeka Klara ile tanıştırıyor.
Başlarda Klara’nın çocukların yalnız kalmaması için geliştirilmiş bir yapay arkadaş olduğunu biliyoruz. Biz vay be, gelecekte çocuklar yalnızlıkla baş etmek için nelerle uğraşacak diye düşünürken, Ishiguro’nun asıl anlattığının bambaşka bir şey olduğunu fark ediyoruz. Spoiler vermeden anlatmak güç, ama bence kitabın üstüne en düşünülesi kısmı şu paragrafta:
"Sana şunu sorayım. İnsan kalbine inanır mısın? Sadece organ anlamında sormuyorum besbelli ki. Şiirsel anlamda konuşuyorum. İnsan kalbi. Böyle bir şey olduğunu düşünüyor musun? Her birimizi özel yapan, birey yapan bir şey?“
Bilim kurgu kitaplarla aram pek iyi değil. Ama İshiguro’nun tarzını seviyorum. Kalem kâğıt al, şimdi sana bu distopyanın ana hatlarını veriyorum demek yerine, okurun kendisinin dolduracağı muntazam boşluklar bırakarak yazıyor. Ve her seferinde insan ilişkilerine, bu dünyaya tutunma biçimlerimize dair düşündürmeyi başarıyor.